kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Ocak 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

"Devlet" gözaltında

Bir bakıma artık böyle. Komutanıyla, başsavcısıyla, bürokratıyla, polis şefiyle "bir kısım devlet" gözaltında.
Devlettir, ne yapsa yeridir geleneğinden olmadığım için, (yukarıda olduğu gibi) devletlerin, devletin, devlet birimlerinin, devlet görevlilerinin kendi halkına, kendi insanına ve başka halklara karşı suç isleyebileceğine inanırım.
İnanca da gerek yok, bunlar hep oldu zaten.
O yüzden, "tanınmış, itibarlı, devlete hizmet etmiş, en üst görevlerde bulunmuş" gibi nitelemeler, hakikaten bağımsız yargı, hakikaten kanıtlı iddianame, hakikaten adil yargılama karşısında bir şey ifade etmez.
Şimdi, bu dalgayla birlikte, kimi "Susurluk destekçisi, Ergenekon karşıtı" ile kimi "Susurluk karşıtı, Ergenekon destekçisi"ne inat, ikisi arasında, darbe girişimleri güzergâhında bağlantı kuruluyor.
Gözaltına alınanların (ve tutuklananların) bağlantıları bulunur yahut yoktur...
Onlar nasıl şu anda sadece "şüpheli" ise, maalesef iktidar (veya başka güçler) karşısında "yargı bağımsızlığı" da "şüpheli"!
Bir ilginç olay; Genelkurmay'ın askeri kişileri alma ve aramaya izni hemen vermesi. Susurluk sırasında olmadığı şekilde.
Unutmayalım, şu anda kimse "suçlu" değil. Henüz kanıtlanmadı. Kimi henüz yargılanmadı bile.
Yine unutmayalım ki, Susurluk, Ergenekon, darbeler gibi meseleler de, kim mahkûm olur veya suçsuz bulunursa bulunsun, asla masum değil!