kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Çocuklarımın kurbanı oldum

ŞİRİN SEVER
17.10.2008
"Oğlumun ve kızımın başına gelenler yüzünden ne mafyalığım kaldı, ne kurcalanmayan şeyim... Bunlardan önce hakkımda tek şey bulan, duyan var mı? 40 senedir sanatçıyım, deli gibi spor yaparım, efendiliğimi de herkes bilir, albüm çıkardım ama bunlardan kimse bahsetmez. Varsa yoksa o hanımefendiyi tehdit etmişim!"..
Benim doğduğum yıl, onun şöhretli zamanları...
Demem o ki şarkılarıyla büyümedim ama anlatılıp, yazılanlara göre romantik bir prens, ödüllü bir sanatçı, hızlı bir çapkınmış. Yani şöhret ne gerektiriyorsa hepsi varmış adamda...
Canan Yaka evliliğinden bir kızı oluyor; Aslı. Ceyhan Cem'le ilişkisinden ise oğlu; Hakan Ural.
Oğlunu 17 yaşına kadar kabul etmediğini herkes biliyor zaten. Araları düzeliyor ama gün geliyor Hakan Ural, babasının itirazlarını dinlemeden, Türkiye'nin en ünlü kadınlarından Sibel Can'la evleniyor. Aldatma hikâyeleri, mafya usulü şantajlar, tartışmalar ve boşanmayla son buluyor peri masalı tabii.
Bitiyor mu? Hayır! Bu kez kızı Aslı'nın Nice'te yakalanan Alaattin Çakıcı ile birlikte olduğu gündeme bomba gibi düşüyor. Ardından Tevfik Ağansoy cinayeti sırasında 'Bebek'teki Deniz Taksi Cafe'de bulunması tesadüf değildi' iddiaları ortaya atılıyor.
Adı 'mafyöz' sanatçıya çıkıyor haliyle.
Sonra o kendi yaşamına gömülüyor, her şey unutulup gidiyor. Ta ki geçtiğimiz haftalarda Ural bir sabah programına katılıp eski defterleri ortaya dökene kadar. Ural "Oğlum evliliğinde ihaneti de, sevilmemeyi de, kullanıldığını da gördü. Oğlumu uçuruma sürükleyen olay Sibel Can'la evlenmesiyle başladı," diyerek günlerce konuşuldu.
Sibel Can "Oğluna babalık yapmayan adam torunlarına dedelik de yapamaz," dedi ve ekledi: "Dava açıyorum, mahkemeye bizzat gideceğim!" Ural'ın karşılığı gecikmedi: "O giderse ben de bizzat giderim, o anlar!" Bu sözler tehdit miydi, Ural neden durdu durdu yıllar sonra patladı, oğlu şikâyet etmezken ona ne olmuştu, albümü için reklam mı yapıyordu? Aradım "Konuşalım mı?" dedim; kırmadı beni, tenis oynadığı Levent Tenis Kulübü'ne davet etti.
Bakalım, röportajı okurken siz de benim gibi "Tam filme çekilecek hayatmış," diyecek misiniz?

- Bir dönemin ünlü ses sanatçısı Selçuk Ural'ın adı neden karanlık işlerle, karanlık isimlerle anılıyor sürekli?
- Benim adımın geçtiği olaylara bakın, neden girmişim? Ya oğlumu korumak için girmişimdir ya kızımı korumak için...
Arşivlere bakın; bundan önce bir tane dahi böyle olayım var mı? Ne zaman ki kızımın veya oğlumun olayları olmuştur, beni de bu işlerin içine çekmişlerdir...

- Çocuklarınızın kurbanı mı oldunuz?
- Onun takdirini Cenab-ı Allah yapar ama biraz öyle. Ben en yanlış yaptıkları zaman bile onların yanında durdum, babalık vazifemi yerine getirdim. Tabii benim ismimin bu kadar kullanılmasının sebebi de kıskançlık! Bu mesleği 40 yıl yaptım ben.
Statlarda söylenmiş nice şarkılarım var, yıllarca Türkiye'nin en iyi giyinen adamı, en yakışıklı adamı seçilmişim, en güzel arabalara binmişim, şu anda da çok güzel bir hayatım var, çok güzel bir yaşam tarzım var.

- Bunları yaşayan bir sürü insan var, neden onlar değil de siz?
- Evlatlarından dolayı onların başına böyle olaylar gelmedi ki!

- Peki sessiz sakin yaşarken, bütün tatsız olaylar geride kalmışken neden bir sabah televizyona çıkıp eski defterleri yeniden açtınız söyler misiniz?
- Eski defterler açılmadı! "Hakan Bey nasıl, hiç gözükmüyor," diye sordular.
"Hakan bir sürü sıkıntılar atlattı, kilo aldı, pasif depresif diye bir hastalığa yakalandı, elleri ayakları yara oldu, 19 kilo aldı, ölümlerden döndü, şu anda çok iyi, çok mutlu ve bir diziye başladı," dedim. Benim söylediğim bu! O hanımefendinin ismini ağzıma almadım, öyle bir şey yapacak olsam sekiz sene önce yapardım. Sustum, konuşmadım, hiçbir şey söylemedim, evim dinlendi, gene bir şey söylemedim. Eğer bir şey kusacaksam, bir şey konuşacaksam, içimde bir yara varsa o zaman söylerdim. Onun için beni bu işlerin içine çekmeye kimse cesaret etmesin.

- "Oğlum aldatılmayı da gördü, kullanılmayı da gördü," diyen sizsiniz ama!
- "Her türlü ihaneti gördü," dedim. İhanet demek, sadece kadından gelmez. İhaneti arkadaşından da görürsün, annenden de, babandan da, her taraftan görürsün.

- Yapmayın Allah aşkına! Tüm Türkiye bu aldatılma hikâyesini konuştu. İhanet dediğinizde akla bu gelmez mi?
- Türk milleti için ihanetin lugat manası illa boynuzlanmak mıdır?

- Bunu kastetmediniz mi yani?
- Her şey olabilir... Ama ben o hanımefendinin ismini kullanmadım. Ondan sonra ben Esra Ceyhan'a çıktım, Esra Hanım da bantı yayınladı. Ben orada dedim ki, "Torunlarımın annesi hakkında konuşmam.
Ben oğlumun çektiği sıkıntıları söyledim, oğlumun çektiği kötü günleri söyledim, oğlumun hastalığını söyledim..."

- Çeviriyorsunuz lafı. Torunlarınızın annesinin adını anmasanız da olay onun etrafında dönmüyor mu?
- Onun etrafında niye dönsün?

- "Bu evlilikten dolayı çekti sıkıntıları," diyorsunuz?
- Evlilikte tabii sıkıntı çekti. Ama o öyle şeylere yansıdı ki; sinir sistemine, iş hayatına... Bu çocuk yeni toparlandı, bunları söyledim, yoksa benim kimseyle alıp veremediğim yok. Çıkıp dediler ki 'Albümünün reklamı için söylüyor bunları.' Benim albümüm martta çıktı, o zaman söylerdim! Böyle şey olur mu? Ayrıca o hanımefendi üç cümle söylüyor yayınlıyorsunuz, benim söylediklerimin içinden üç cümle cımbızla çekip koyuyorsunuz.

- Sonuç olarak eski gelininizle davalık da oldunuz?
- Canım davalık falan olunmaz, hiçbir şey olunmaz...

- "O mahkemeye gelirse ben de gelirim," diyerek tehditvari konuştunuz!
- Tabii ben mafyayım ya! 30 tane ölüm, 40 tane yaralım var çünkü! Ya ben sanatçıyım, ben şarkı söylerken ağlayan adamım. Yıllar yılı Türkiye'nin romantik prensiydim milyonlarca kadın benim şarkılarımla ağladı...

- Ne oldu da o romantik prens, mafyöz adam olarak anılmaya başladı peki?
- Oğlumla kızımı korudum sadece. O olaya gelene kadar bir şey bulan var mı hayatımda? Bulanın alnını karışlarım.

- Hakan Ural-Sibel Can evliliği tepe taklak olurken ikisinin de yanındaydınız, onlara destek verdiniz siz. Şimdi neden çıkp konuşuyorsunuz?
- Benim o gün ne şartlarda konuştuğumu biliyor musunuz? Birisi bir elimi öpüyor, birisi diğer elimi; "Baba ne olur bizle gel," diye...
Gittik de ne oldu! Ben yapabileceğim her şeyi yaptım, en ufak bir vicdan azabım yok. Sevip evlenen onlar, geçinemeyen onlar, bana sormayan onlar. Hangi baba, hangi devlet lideri oğullarına, kızlarına sahip olabilmiş ki? Özal mı oldu, Kennedy'ler mi?