kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Kasım 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HAŞMET BABAOĞLU

Bir daha dünyaya gelsem...

Son yıllarda yazar çizer takımıyla yapılan röportajlarda dikkatimi çekiyor. Kime "bir daha dünyaya gelseniz, ne olmak veya ne yapmak isterdiniz?" diye sorulsa ya "aynı işi" diye geliyor ya da "yine ben olmak isterdim" diye...
İşte bunu anlamıyorum.
Çünkü böyle bir cevap hem kibir kokuyor hem de sorunun
fantazi özelliğine turp suyu sıkıyor.
E nolmuş!
İşini çok iyi yapıyor ve çok da seviyor olabilirsin...
Ama "varoluşun" imkânları o kadar sınırlı mı canım? Maksat hayallerimizi ve dünyaya bakışımızı kurcalamak değil mi?
Başka bir şeyi seç ve onu iyi yap!
Ya da hiç değilse böyle bir soruya cevap verirken maceraya atıl!
Böyle cevap verenlere bakıyorum da...
İçimden söyleniyorum: Eninde sonunda nedir yani, köşe yazarlığı veya televizyonculuk veya ünlülük? Yok mu bunun başka ve güzel alternatifleri? Neden olmasın?
Geçen Yaşamdan Dakikalar' da Nebil birden bana dönüp aynı soruyu yöneltti. Neden beni seçti bilmem? Sormadım da. (Birçok izleyici bilmiyor olabilir; Yaşamdan Dakikalar'a hazırlanmıyoruz, neler konuşacağımızı önceden tasarlamıyoruz.)
Hemen cevapladım: "Yeniden doğsam sıradan bir lokalde haftada birkaç gece çalan sıradan bir rock grubunun gitaristi olmak isterdim."
Sevgili Bekir Hazar'ın kafası cevabıma takılmış! Geçen gün köşesinde yazdı: "Pek inandırıcı gelmedi bana... Büyük bir gazetede köşe yazarlığı yapıyorsun, sıradan bir gitaristliği daha önemsiyorsun!.. Hadi canım sen de miydi! Gerçek neydi?.." (Yeni Şafak. 17 kasım)
Bu cevap köşe yazarlığımın değerini bilmememden değil; bana yöneltilen sorunun kışkırtıcı yanlarının değerini bilmemden...
Gazeteci olduğumdan beri, sevdiğim bir işi yapabildiğim için kendimi "Tanrının sevgili kulu" sayarım.
Fakat Bekir, bırak da hiç değilse bu oyuncu, bu fantazi soruya cevap verirken hayatın genişliğinin tadını çıkarabileyim.
Peki neden sıradan bir lokalde çalan sıradan bir gitarist olmak?..
Çünkü büyük ve ünlü bir gitarist olmayı istemek, gitarist olmayı değil "büyük ve ünlü olmayı "istemektir.
Acısıyla sevinciyle; sıkıntısıyla ferahlığıyla kendi halinde bir grupta çalmak ise başka bir yaşam tarzıdır. Müziği seversin; ünü değil...
Dinleyicilerini seversin, hayranlarını değil...
Gitarını seversin, gitarcılığını değil...
Başka bir hoşluktur bu! Yıllarım rock barlarda, müzisyenlerle dostluklarla geçti.
Anlatması uzun sürer!
Hem kız arkadaşlarına gitarınla şarkılar söylemek; o seni dinlemeye lokale geldiğinde gözlerinin içine bakarak çalmak, yaşlanıp herkes çevrenden çekildiğinde gitarınla dostluk etmek nasıl güzel bir şeydir, bilmeyene anlatılmaz!
Yani sevgili Bekir, o cevabı verirken öyle içtendim ki...
Şimdi sor, yine aynı şeyi söylerim.
Hatta belki "bir daha doğsam uzun yol şoförü olmak isterdim" gibisinden bir cevap da verebilirim.
Şimdi köşe yazarıyım, bir başka hayatta neden tekrar edeyim!
Bu kadar basit!