kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Ağustos 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Pafuli'nin yeni yeri daha geniş ve yine Boğaz manzaralı.

İstanbul'da 24 yıllık Karadenizli

Melis D. ÇALAPKULU
26.07.2008
Lazcada patlamış mısır anlamına gelen Pafuli, Kuruçeşme sahilinde 24 yılını dolduran bir Karadeniz restoranı. Eski yerinin yanında, yeni bir binaya taşınan Pafuli'de mıhlama, fasulye turşusu kavurması gibi yemekleri bulmak mümkün..
İstanbul'da, Avrupa Yakası'nın Boğaz hattı boyunca gezenler, Kuruçeşme'deki Pafuli Restaurant'ı mutlaka görmüşlerdir. Zira Pafuli, tam 24 senedir Kuruçeşme'de geleneksel Karadeniz yemekleri yapan bir mekan. Geçtiğimiz günlerde her zamanki yerinin yan tarafındaki binaya, daha geniş bir alana taşındı. Biz de bu vesileyle Pafuli'ye yolumuzu düşürdük. 24 yıl içinde İstanbul'da başka Karadeniz lokantaları da açıldı elbet, kimi tuttu kimi kapandı. Ancak Pafuli'nin özelliği, bu klasik Karadeniz yemeklerine içkinin de eşlik etmesi. Yani burada mıhlama, kara lahana sarma gibi yemeklerin orijinal tariflerini tadabiliyor, içki içebiliyor ve aynı zamanda balık da yiyebiliyorsunuz...

PATLAMIŞ MISIR!
Pafuli'nin kelime anlamı patlamış mısır. 1985 yılında, o zaman 25 yaşında olan Hasan Tezcan ve politikacı amcası Yaşar Tezcan tarafından kurulmuş. Mekanın isim babası da Yaşar Bey'in arkadaşı, eski İstanbul Belediye Başkanı Aytekin Kotil olmuş. Onlar Rizeli bir aile. 'İstanbul'da Karadenizli çok ama hepsi kebapçıda yemek yiyor' gerçeğinden yola çıkmışlar. Ama Hasan Bey şimdi, müşterilerinin çoğunu Karadenizlilerin değil, Karadeniz yemeklerini merak edenlerin oluşturduğunu anlatıyor. Üstelik müdavimleri arasında Japonlar bile var... Müdavimler demişken, politika, sanat çevreleri başı çekiyor. Örneğin Yaşar Kemal, Yaşar Tezcan'ın yakın arkadaşıymış. Zülfü Livaneli, ressam İbrahim Balaban gibi isimler de yakınları. İki yıl öncesine kadar Tarkan bile sık sık gidermiş Pafuli'ye. "Ama yeni nesil sanatçılar kendi kültürlerine pek yakın değil. Bu tür yerlere gelmeyi tercih etmiyorlar," diyor Hasan Tezcan. Yılların nasıl geçtiğini ise şöyle ifade ediyor; "24 sene. Burada büyüdüm ben. İstanbul'da kara lahana bulamazdık. Giderdim akrabaların tarlalarına, 'Topla al,' derlerdi bana, toplar alırdım. Hamsi lokantalarda satılmazdı o zaman. Bunları yapmaya başladık. O zaman her şeyi memleketten getiriyorduk. 92'den sonra İstanbul'da bazı şeyleri bulmaya başladık. Aşçımız Bülent de benim kuzenim olur, 17 yaşındaydı burada çalışmaya başladığında. Şimdi de ben oğlumu yetiştiriyorum."
Haberin fotoğrafları