kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Ağustos 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

İşim yokken telefonum hiç çalmazdı

- Şimdi karşınızda sıkı rakipler var. En genci sizden 15 yaş büyük...
- F.K:
Mehmet Ali Birand, Uğur Dündar, Ali Kırca arasında bana da yer açıldığını düşünmek bile hoş. İnsanların yaptıklarını eleştirebilirsiniz ama yaptıkları birer marka oldu. Türk televizyonculuğu 100 yıl sonra onların yaptıklarıyla anılacak. Niye kendimi kandırayım. Beni anchorman'ler içinde bir tek Birand kutladı. Washington'da karşılaştık. Beyaz Saray'ın bahçesinde bana elini uzattı, mesleki tavsiyelerde bulundu. Onu Birand yapan da bu olsa gerek. Egosunu, komplekslerini rahatça gömmüş bir insan. Gömememiş insanlar da var Türkiye'de. Ben çalıştım Mehmet Ali Birand'la, Amerika'da birkaç dosya haber yaptım ona. Mithat Bereket'in kameramanlığını yaptım mesela. Körfez Savaşı sırasında kameramandım.

- Örnek aldığınız gazeteciler vardır mutlaka?
- F.K:
Var tabii, Nuri Çolakoğlu gibi. Sedat Ergin, Mustafa Karaalioğlu... Günümüz medyasında kendi kulvarlarında iyi iş yapan isimler onlar. Diğer taraftan ilk dört kanalın içinde bir anchorwoman'ın olmadığı Türk televizyon dünyasının her zaman bir bacağı eksik olacak.

- Anchorman olduktan sonra, düğün davetiye sayısı dışında ne arttı?
- F.K:
İşim yokken, telefonum hiç çalmazdı. Bulunduğum koltuk yüzünden bu aralar fazla çalıyor. Çoğu da samimi olmayan telefonlar. Kimseye muhtaç olmadan bu hayatı götürebilmenin temellerini ilk zamanlarda oluşturdum. Çünkü birçok insanın nasıl işsiz bırakılabildiğini gördüm. Mesela Duygu Asena. TV 8'de maç yorumculuğu yaptırırlardı ona. Benimle dertleşirdi. Bana 'Hiçbir şeyini erteleme olur mu? Ben her şeyi ertelediğim bir yaşam bıraktım geride,' derdi. Ertelemeden yaşamaya çabalıyorum. 'Seni seviyorum,' demeyi ertelemeden Buse'yle yaşlanmak istiyorum.