kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Ağustos 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

Meraklı turşucu

Siyaset gına getirdi. Bu kez sıradan ama evrensel bir konuya değinmek istiyorum: Trafik.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin güzel bir hizmeti var: İnternette 'http://tkm.ibb.gov.tr' adresine tıklarsanız, kamera görüntülerine bakarak yolların durumunu anlarsınız.
Ayrıca trafik akış durumunu farklı renklerle gösteren bir harita da var ki çok işe yarıyor.
Geçenlerde Sabiha Gökçen Havaalanı'ndan kente doğru geliyoruz. Yol tıkanıverdi. Milim milim ilerlemeye başladık.
Bir süre gittikten sonra mesele anlaşıldı: Kaza!
Kaza ama nerede? Karşı yolda.
Ancak meraklı sürücüler bizim tarafı da tıkıyordu.
Tabii daha da beteri öbür yolda göze çarpıyordu. Kazaya bakmak için yavaşlayanlar, o taraftaki kuyruğu kilometrelerce şişirmişlerdi.
Kısa bir süre sonra eve geldiğimde internetten baktım: O taraf hala kıpkırmızıydı.
Sanırım kaza ne kadar " yakındaysa ", sürücüler o kadar çok yavaşlıyor ve yolun gereksiz yere tıkanmasına neden oluyor.
Bu ve benzeri davranışlar bize özgü mü? Yani sadece Türkiye'de ya da genelleme yaparsak, " doğu " ülkelerine mi has?
ABD'de yayınlanan bir kitap insanların trafikteki davranış biçimlerinin çok da farklı olmadığını gösteriyor.
Tabii cezaların miktarı ve trafik polisleri tarafından uygulanış biçimleri bazı farklara sebep oluyor.
Hani hep deriz ya: Avrupa'da kuzu gibi araç sürenler, Kapıkule'den geçer geçmez canavarlaşıyor.
Tom Vanderbilt'in araştırmasına göre, bu tip farklar haricinde, insanların trafikteki davranış biçimi hemen hemen aynı.
Mesela ABD'de " trafik hangi durumlarda yavaşlar " diye bir araştırma yapılmış. Sıkışıklıkta yaklaşık yüzde 13'lük payın kazaları seyredenlere ait olduğu ortaya çıkmış.
Yani "kaza" şeridi tıkamasa da, " merak " trafik akışını engelliyor.
Tom Vanderbilt'in " Traffic " ( Trafik ) adlı kitabında verdiği örnekler, bizim hiç de yabancımız değil.
ABD'li 'meraklı turşucular' da, aynı bizdeki gibi, bir kaza gördükleri an, frene basarak ve yoldan gözlerini alarak, yeni kazalara yol açıyor.
Özellikle cep telefonları kameralı hale geldikten sonra, işi daha da abartıp kazaları çekmeye başlamışlar. Ben buna hiç rastlamadım ama ya çoktan gelmiştir Türkiye'ye ya da gelecektir.
Vanderbilt'in bize yine çok tanıdık gelecek bir başka saptaması da şu: İnsanlar, sadece ve sadece otomobilleri olduğu için, normalde gitmeyecekleri yerlere gidiyorlar.
Mesela evin yakınında süper market olmasına rağmen, arabaya atlayıp uzaktakine gitmek ya da aynı şeyi yalnızca kahve içmek için yapmak gibi.
Özellikle büyük kentlerde, araç fazlalığını ve dolayısıyla trafik sıkışıklığını yaratan bir başka neden de park yeri arayanlar.
Sadece yolda bulunarak değil; yavaşlayarak, durarak, geri geri giderek de bunu yapıyorlar.
Özellikle taksiciler yolların darlığından ya da azlığından yakınır ya; ABD'deki araştırmalar bunun da doğru olmadığını gösteriyor.
Şerit eklemek ya da yeni yol açmak kısa bir süre işe yarıyor. Sonra, durumu fark eden diğer taraflardaki sürücüler, yeni yola akın ediyor.
Son olarak: Kazaların çoğunlukla yağışlı zamanlarda değil, kuru yollarda meydana geldiğini söylesem şaşırır mısınız? Valderbilt, "Kendimizi ne kadar emniyette hissedersek, kaza yapma riski o kadar artıyor" diyor.