kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Ağustos 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

1994 ve 2001'den farkımız ne?

Hazine 14.2 milyar lirayla en yüklü itfasını yaptı. Bunun için açtığı ihalelerde de 9.8 milyar YTL borçlandı. Ödediğinin yüzde 70'i kadar yeniden borçlanmaya gitti. 4,4 milyar lira da piyasaya bırakıldı.
Hazine bu borçlanmasını yaparken koşulların uygunluğundan dolayı faiz oranları geriledi. Piyasaya çıkan para dövize yönelmedi. Hazine temmuz ayından sonra ağustos ayındaki itfalarını da başarıyla atlatmış oldu. İki ay arasındaki faiz düşüşü 3 puana vardı.
Demek ki faiz düşüşüne rağmen Hazine'ye borç verme isteğinde azalma yok. Hatta gelen teklifler bono-tahvil alıcılarında artış olduğunu gösteriyor.
Bunun bir nedeni Türkiye'nin siyasi belirsizliği atlatması olabilir.

- Enflasyon korkusu- Diğer nedeni ise küresel faizlerin hemen artmayacağı beklentisinin gündeme gelmesi. Dünyada durgunluk korkusunun yerini enflasyon korkusu almıştı. Ancak petrol ve emtia fiaytlarındaki düşüşle birlikte son gelişmeler enflasyonu yeniden korku liginin liderliğinden düşürdü. Ekonomide durgunluk veya resesyon korkusu yeniden baskın hale geldi.
Böyle bir ortamda merkez bankaları faiz oranlarını kolay kolay artıramaz. Bunun en tipik örneği de Avrupa Merkez Bankası'nın tutumundaki değişim. Sonbaharda yeni bir faiz artırımına gideceği beklenirken ortaya çıkan ekonomik durgunluktan dolayı şimdi düşüş bekleniyor. Japonya'da da resesyon korkusu yeniden ortaya çıktı. Bu nedenlerle faiz artışlarının gecikeceği bekleniyor. Dünyadaki bu gelişme ile itfaların kolaylıkla atlatılması, bugünkü Para Politikası Kurulu'nda Merkez Bankası'nın faiz artışına son vermek için elini güçlendiriyor.

- En yüksek faiz- Kaldı ki Türkiye'nin verdiği faiz, dünyanın en yüksek faizi.
Bunun yanında Türkiye Hazinesi'nin borçlarını ödeme riski son yıllarda önemli oranda geriledi. Bu konuda AB kriterleri bile tutturuldu. Net kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 90 düzeyinden yüzde 40'ın altına indi. Borçların çevrilebilirliği sorunu ortadan kalktı. Bir kaç yıl üst üste yüksek borçlanmaya gidilmesi durumunda dahi, tehlikeli sınıra varılmayabilir. İflas riskinin önemli ölçüde azalmasına karşılık Türkiye hâlâ dünyanın en yüksek faizini veriyor.

- Kritik rol faizin- İşte bu durum hem Hazine'nin rekor borçlarını kolaylıkla atlatmasına hem de küresel kriz ortamında cari açığın finanse edilmesine yol açıyor. 1994 ve 2001 krizlerine göre bugünün en önemli farkı burada yatıyor. O krizler öncesinde cari açık yüksek, Hazine'nin iflas riski yüksek, buna karşılık faizler negatifti.
Bugün ise küresel kriz ve yüksek cari açığa rağmen Hazine'nin iflas riskini büyük ölçüde azaltması ve dünyanın en yüksek faizini vermesi, Türkiye'nin krize girmemesinde en kritik rolü oynuyor.

- Sonuç- "Dağına göre kar yağar." Türk Atasözü