kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Mayıs 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Bırakın gelinlikli İtalyan'ı zihinsel engelli gidemezdi

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
Cinsel suçlar üzerine araştırmalarıyla bilinen Prof. Fatih Yavuz: Tecavüz edilerek öldürülen İtalyan kadın sanatçı için sonuç Gebze'de değil 100 kilometre sonra farklı olmazdı. Toplumda büyük bir zafiyet var..
Çocuklara yönelik cinsel saldırıların yüzde 90'ı tanıdık kişiler tarafından yapılıyor. En önemlisi tecavüze maruz kalan erkek çocukların kızlara oranı eşit

Çocuk tecavüzcülerinin kişilik bozukluğu dışında çok ciddi ve dışarıda gözlemlenebilecek anormal durumları yok. Toplumda ahlaklı olarak bilinen kişiler de bu suçu işliyor

Türkiye'nin gündeminde son iki aydır tecavüz olayları var. Gazetelerin birinci sayfasında neredeyse her gün bir cinsel saldırı haberi yer alıyor. 10 yaşındaki çocuktan tutun 70 yaşındaki nineye kadar. Ama barış için İsrail'e doğru yola çıkan İtalyan sanatçı Pippa Bacca'nın Gebze'de tecavüze uğradıktan sonra öldürülmesi tüm dikkatleri bu yöne çevirdi. Üstüne bir de Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in 14 yaşındaki bir çocuğa tecavüz iddiasıyla tutuklanması geldi. Aynı dönemde Avusturya'da bir babanın kızını 24 yıl boyunca evinin bodrumuna kilitlemesi ve tecavüz etmesi medyada çok geniş işlendi. Gerçekten tecavüz ve taciz olaylarında bir patlama mı var? Bu olayların mağdurları kimler? Doktorlar, 5 yaşındaki çocuğa cinsel saldırıyı nasıl açıklıyor? Tüm bunları adli tıbbın en yetkin isimlerinden, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Yavuz'la konuştuk. Cinsel suçlar, aile içi şiddet, çocuk istismarı ve adli DNA analizleri üzerine araştırmalarıyla bilinen Yavuz, aynı zamanda Alman Hastanesi Adli Tıp Merkezi'nin de başında. Yavuz'a göre cinsel saldırılarla mücadele için Tecavüz Tanı Merkezi şart: "Tüm altyapısı hazır. Bir tek organizasyon sorunu var. Adli tıp alanında da Batı'dan geri değiliz."

SUÇTA ARTIŞ YOK
*Cinsel suçlarda patlama mı yaşanıyor?
Yaptığımız bilimsel araştırmalar sayılarda bir artış olduğunu gösteriyor. Ama bu olayların gerçekleşmesindeki artış değil ortaya çıkmasıyla, gizli kalmamasıyla ilgili. Daha çok kamuoyuna yansıyor, yoksa suç sayısında artış yok. Örneğin aile içi cinsel saldırı yani ensest olgularının 20 sene önce on binde biri, 10 sene önce binde biri şimdi ise yüzde biri ortaya çıkıyor.

* Neden şimdi gizli kalmıyor?
Bireye ve insan haklarına verilen önem ön plana geçtikçe bu tür suçların ortaya çıkmasında artış oluyor. En çok da ensest olaylarında. Bireye önem dediğimiz zaman; anne-babayı çocuğun sahibi değil de ona bakmakla yükümlü kişiler olarak görmek önemlidir. Anne babalığı hak değil bir görev olarak görüyorsanız o zaman bakış açısı değişiyor. Onu birey olarak yetiştirmeye görev olarak bakıyorsanız ve sevgi de varsa bunlar yaşanmıyor. Çocuğun göreceği zararla ilgili toplum da duyarlı hale geldi. Yine de cinsel saldırıların en ağır türlerinin bile ortaya çıkma oranı yüzde 5- 10'u geçmiyor. Bu rakam Amerika'da da diğer Batı ülkelerinde de böyle. Yılda 15 bin civarında cinsel suç davası açılıyor. Bunu 10 veya 20 ile çarpmanız lazım ki gerçek veri ortaya çıkabilsin. Üstelik bunlar sadece ağır vakalar, sarkıntılık dediğimiz, dokunmalara dayanan, cinsel saldırılar bu rakamın dışında.

* Barış için yola çıkan İtalyan sanatçı Pippa Bacca o kadar ülkeden geçti ama Türkiye'de tecavüze uğradı. Bazı sosyologlar "Gebze'de olmasa Ankara'da ya da başka yerde mutlaka tecavüze uğrardı" dedi. Gerçekten o noktada mıyız?
Maalesef o noktadayız. Aziz Nesin'in sinemaya da uyarlanan Müjde Ar'ın başrol oynadığı trajik-komik öyküsündeki gibi. İtalyan sanatçının yürüyüşünde İstanbul'a geldiğini duyduğumuzda Adli Tıp olarak kaygılanmaya başladık. Sonuçta toplumda cinsel saldırıların sıklığını da gördüğümüz için; yalnız başına, gelinlik giymiş ve yabancı bir kadının bizim toplumumuzda korunması gerekirdi. Maalesef daha İstanbul'dan uzaklaşmadan da böyle bir olay meydana geldi. Ama sonuç Gebze'de değil de 100 kilometre sonra farklı olur muydu? Ne yazık ki olmazdı. Toplumumuzda bu açıdan çok ciddi bir zafiyet var. Bırakın yabancı kadını, zihinsel engelli bir çocuğun Gebze'ye kadar gidebileceğinden emin değilim. Muhtemelen aynı sonuç yaşanırdı. Çünkü bizim uygulamalarda gördüğümüz bu; korumasız bir kadın ve çocuklar bunlara maruz kalıyor.