kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Mayıs 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Dört madde

1) Hak gaspının kolaylığı, haksızlığın olağanlaşması, sıradanlaşması, haksızlıkta yarışılması;
2) Hak teslim etmemenin yaygınlığı; güç, kuvvet, kudret, servet ve her boyuttan küstahlığın hak teslim etmeme fütursuzluğu;
3) Hak aranmasını zorlaştırmak, yasaklamak, yıldırmak, gözdağı vermek, tehdit etmek, baskı altına almak, ezmek, suç saymak;
4) Hak aramamak; aramasını bilmemek, aramaktan korkmak, boyun eğmek, kabullenmek, mücadele ve dayanışmadan kaçınmak.
Bir memlekette;
Bireylerin çoğunun kafası ve yüreği bu dörtlü içine sıkışmışsa, hatta sıkışmak ne kelime, bizzat o dört maddenin bir aktörü olarak çalışıyorsa...
Memleketin sadece "bütün tersaneleri" değil, bütün kurumları bu dört maddeden oluşan bir zihniyetin işgali altında ise, işgali ne kelime, onun temel direkleri ise...
Memlekette aile, eğitim, iş ortamları dört maddenin izinden gidiyor, onlara yaslanıyor, onlarla besleniyor ve onları besliyorsa...
Memlekette devlet, hukuk, adalet, siyaset, güvenlik, sosyal güvenlik ağırlıkla bu dört maddenin yeniden üretimi ve sürekli icrası ise...
Dinin nice kelamının da, din dışı nice felsefenin de, cumhuriyet idealinin de, demokrasi kültürünün de, vicdanın ve adaletin de bir biçimde temelini oluşturan "hakkaniyet duygusu" ndan fiilen eser yoksa...
Konuştuğumuz, savunduğumuz, takındığımız, yakındığımız bir sürü şey palavradır.
Kolayca hak gasp edebilen, hakkı kolayca gasp edilebilen, ama hak aramasını bilmeyen, arayamayan, velev ki hak aradı, o zaman daha çok hakkı ve hakkı daha çok gasp edilebilecek insanlardan oluşan "imtiyazsız, sınıfsız bir kitle" olarak, "birlik ve beraberlik içinde", "bölünmez ve bütün bir ülke"de yaşayıp gitmemiz istendi.
Altı adaletsizlikle, haksızlıkla, haksızlığın olağanlaşmasıyla dolu bir sisteme cumhuriyet, demokrasi, anayasal düzen, hukukun üstünlüğü" gibi "lakaplar" takıldı.
Tabii, bu kadar hakkaniyetsizlik ve haksızlıkla olmuyor.
Yürümüyor.
Ama başka türlüsü de mümkün olmuyor.
Sistemin en büyük mutabakatı, en büyük rüşvet teklifi, herkesi içine çektiği yaygın suç ortaklığı şu:
Haksızlıklara uğrayabilirsin, hakkın gasp edilebilir; lakin sen de başka bir yolda, başka bir zeminde, başka bir arazide aynısını yapabilirsin. Gücüne, boyuna, imkanına, göre; haddini de bilerek tabii. Önce boyun eğerek, sonra eğdirerek.
Daha doğumundan itibaren onca adaletsizliğe maruz kalan milyonlarca insanın, kendini, haksızlıklarla mücadele yerine, kendi çapında haksızlıklara adaması o yüzden muhtemelen.
On dakika önce bir şiddete maruz kalanın, on dakika sonra şiddet uygulaması yahut uygulayan birine yamanması...
Beş dakika önce yolda hakkı çiğnenen birinin beş dakika sonra bir başkasının yoldaki hakkını yutması o yüzden muhtemelen.
Bizlerin, ama ailede, ama okulda, ama dinden, ama başka bir felsefeden, hele hele hayat tecrübesinden "hakkaniyet" öğrenmemiz pek istenmedi. Öğretmemiz de. Talep etmemiz de, Mücadele etmemiz, hiç!
"Dört madde" bizim turnusol kağıdımız.
Zurnamızın zırtladığı yer.
Her iki manasında da, yani hem en başınıza hem kendi başınıza, "başınıza gelenler" e bir de öyle bakın.
Durun, bir de kendi halinize, kendi halimize bakın.
Bakın hele.
Bir hak, bir hukuk, bir hakkaniyet, bir adalet ki...