kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Nisan 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Önce Müslümanız sonra eşcinsel

MÜJGÂN HALİS
12.04.2008
İslam'ın gölgesinde yaşayan gay ve lezbiyenlerin yaşamlarını anlatan Aşk İçin Cihad filminin yönetmeni Parvez Sharma filminin İslam'a karşı değil, İslam'ı anlayan ve koruyan bir film olduğunu söylüyor..
İLİŞKİLİ HABERLER
Önce Müslümanız sonra eşcinsel
Parvez Sharma, Hindistan'da doğan ve yaşamının son sekiz yılını ABD'de geçiren bir yönetmen. Kendisini 'gay' ve Müslüman olarak tanımlıyor. 2002 yılında başladığı ve altı yılda bitirdiği belgesel filmi Aşk İçin Cihad: İmanınız Sizi Gerçekten Öldürebilir Mi'yi 12 ülkede ve dokuz ayrı dilde çekti. Müslüman ülkelerde yaşayan gay ve lezbiyenlerin gerçek yaşam öykülerinden oluşan filmde Sharma, eşcinsel kimliğine rağmen İslam dinini terk etmeyen kişilerle konuştu. 11 Eylül'den sonra bu filmi çekmeye karar verdiğini söyleyen Sharma filmi çekme nedenini anlatırken, "Usame bin Ladin yerine gay ve lezbiyen Müslümanların İslam dini adına konuşması gerektiğine inanıyorum," diyor. Güney Afrikalı bir imam olan eşcinsel Muhsin, Mısırlı Mazen, Faslı Abdullah, Sana ve Meryem, İranlı Amir, Arsham, Payam ve Moctaba, Hindistanlı Kasım ve Ahsan ile Türkiyeli Ferda ve Kıymet'in yaşamlarının tanıklığını yapan Parvez Sharma film aracılığıyla şunu söylüyor: "İslam onun adına konuşanların değil, gerçek inananların dinidir." Film vesilesiyle İstanbul'da uluslararası bir konferans düzenlemek isteyen Sharma, daha sonra da Bollywood tarzı bir Müslüman müzikali yapmak istiyor. İstanbul Film Festivali nedeniyle İstanbul'da olan yönetmenle buluştuk ve ondan filminin öyküsünü dinledik.

- Siz Müslümanlığa nasıl bakıyorsunuz?
- Benim İslam'a bakışım çok derin. "La ilahe illallah Muhammeden resulallah" cümlesinde inanılmaz bir derinlik var. Böyle bir film yaptığım için çok iyi bir Müslüman olduğumu düşünüyorum. Ama aynı zamanda sigara içiyorum ve gayim. Eğer bir imamla konuşursanız, benim cehenneme gideceğimi söyler. Ama Ramazan'da orucumu tutuyorum, günde beş vakit olmasa da namazımı da kılıyorum. Biz kıyamet gününde derdimizi Humeyni'ye, Mevlana'ya ya da imamlara değil Allah'a anlatacağız.

İZİN ALMADIM
- Filmde yaşamlarına tanıklık ettiğiniz insanlar, zaman zaman İslamiyet'te eşcinselliğin yerini tartışıyor. Bu duruma dair oluşmuş bir kanı var mı?
- Kuran'da eşcinsellikten bahsedilmez. Filmde duyduğunuz birçok çözümleme imamların hadisler üzerinden vardığı kanılardır ve hepsi de doğru değildir. Aşk İçin Cihad'da bazen çok derin teolojik irdelemeler yaptık. Kuran'daki ifadelerin doğruluğunu ve yanlışlığını tartıştık. Eşcinselliğe dair yorumlanacak ibareler, birçok sureye dağılmış. Ama bunların cinsel tercihlerle ilgisi olmaya da bilir. Günümüzde birçok din bilginin araştırdığı şey, herhangi bir şekilde ilişki yaşayan iki kişinin Kuran'da nasıl tanımlandığı. Yine de bunun zor bir argüman olduğunu kabul etmek lazım. Birçok imam bu yorumu yaparken bugünün yansımalarını göz ardı edecektir. Şu da bir gerçek ki, eşcinsellik Osmanlı'da günlük yaşamda, sanatta açık bir olguydu, son 200 yılda tartışılması yasaklandı.

- Konuştuğunuz insanları nasıl buldunuz?
- Bu filmi çekmek benim için bir cihattı. Zaten cihat için de çok büyük çaba harcamak gerekmez mi? Sinema tarihi aynı zamanda bir riskler tarihidir. Unutulmaması gereken şu ki, gerçekleri uzun zaman saklayamazsınız. Müslüman gay ve lezbiyenler her yerde var.

- Filmi çekerken ne tür zorluklar yaşadınız?
- Çekim yaptığım hiçbir ülkede devletten izin ve destek almadım. Bu yüzden hep gizli yöntemlerle çalıştım. Toplamı 400 saati bulan çekimlerde her kasetin ilk ve son 15 dakikalarını sağdan soldan görüntülerle dolduruyor, filmin parçalarını ortaya koyuyordum ki, yakalanmayayım, yakalandığımda da filmimi kurtarmak için bir şansım olsun.

- Siz Müslüman bir gay olarak yaşamınızda ne tür zorluklar yaşadınız?
- Benim en büyük şansım, Hindistan'da doğup büyümüş olmam. Çok kültürlü ve çok dinli bir ülkede yaşadığım için, daha az sıkıntı çektim.

- Filmde her insana sorduğunuz tek bir soru var aslında: "Neden dini bırakmadınız?" Bu soruya nasıl bir yanıt aldınız?
- Çünkü din kalpten gelir. Birçok şey değişse de, dinin varlığı sorgulanamaz. Dışına çıkmak kolay olsaydı, belki de çoğu insan dini terk ederdi. Hepsinin cevabı, içinde kalıp, bağlılığını koruyarak var olmak oldu. Ayrıca dininizi terk ederseniz; toplumunuzu, ailenizi, kültürünüzü de terk etmiş olursunuz ki, bunu göze almak kolay değil.

- Yani cinsel tercihi nedeniyle dışlanmayı göze alanlar, dinleri nedeniyle dışlanmayı göze alamıyor mu?
- Evet, çünkü İslam hayatınızdaki birçok tutumunuzu dikte eder. Biz kendimizi hayatta 'Müslümanlar' olarak konumlandırıyoruz, 'gay ve lezbiyenler' olarak değil. Üstelik diğer dinlerle kıyaslandığında bizim dinimiz, seks konusunda en çok kelamı etmiş dindir.

- Bu 12 ülke için ne söylemek istersiniz?
- Benim bütün ülkeler için kurmak istediğim tek bir cümle var: Aşk için cihad. Herkes sevilmek istiyor, herkes aşka aç. Ve bu film evrensel yanıyla, eşcinsellik kavramını dokunulabilir ve tartışılabilir kılıyor. Şu anda filmim Güney Afrika ve Singapur tarafından yasaklandı. Ama ben bu yüzden, insanların sokağa çıkıp protesto etmesini istemiyorum. Çünkü bu film, anti İslam bir film değil, İslam'ı anlamaya ve korumaya çalışan bir yapım.