kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Nisan 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Esen Hünal

Balık konusunda anlaşamıyorlar!

29.03.2008
- Yeme-içme kültürüne çok hâkimsiniz. Müşterilerinize rehberlik de yapıyor musunuz?
- T.H:
Tabii. Mesela 90'lı yıllarda müşterilerimize espressoyu götürdüğümüz zaman kızarlardı, 'Ya ayıptır, doldurun bari fincanları,' diye... Makarnanın ana yemekten önce yendiğini anlatmamız altı ay filan sürmüştü.

- Siz neler seversiniz Lale Hanım?
- L.H:
Ben rakıcıyım. Her gece bir içkim vardır, ya bir kadeh şarap ya rakı... Balık yiyorsam rakı.

- Siz balık seviyorsunuz yani.
- L.H:
Çok severim. Pazar günleri kendime güzel bir balık sofrası hazırlarım.

- Siz ne yapıyorsunuz Teoman Bey?
- T.H:
Mutfağa girmemeye çalışıyorum.
- L.H: Ben rakımı şarap kadehinde içerim mesela. Çok zevklidir.

- Neden peki?
- T.H:
Aslında rakı öyle içilir çünkü. Osmanlı'daki o küçük rakı bardakları da ağzı geniş, küçük şarap kadehi şeklindedir. Bizim bildiğimiz rakı kadehleri, 40'lı yıllarda, savaş döneminde yokluk varken ortaya çıktı. İlk önce Haliç kıyısında bir meyhanede... Gaskonyalı Toma vardı, rakıyı limonata bardağında vermeye başladı.
- L.H: Pazar günü arkadaşlarımız telefon açarlar, "Lale balığa gidelim mi?" derler. O kadar keyif alırım ki, bütün yorgunluğum gider.
- E.H: Babama da yakındaki bir kebapçıdan bir porsiyon et sipariş verilir balıkçıya.
- T.H: İşte aşk dediğiniz böyle bir şey... Esen Hünal