kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Şubat 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Sanal şöhret ile gerçek sanatçılık arasında gidip gelen bir kariyer

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
Sahne aldığı Çeşme'de ayağından vurulan Özcan Deniz'in çocukluğundan itibaren tek hayali bir BMW'ydi. Nedeni ise çırak olarak çalıştığı fabrika ile evinin arasındaki bir saatlik yolu yürüyerek gidip gelmesi... Özcan, bu BMW'yi kazanacak paranın peşinden giderken şöhreti de buldu..
Bazı şöhretler vardır ki, gerçek mi yoksa hayal ürünü mü olduklarını ayırd etmek mümkün değildir... Gerçek ile hayal olanı bazen dudaklardan hiç düşmeyen bir nakarat, bazen unutulmaz bir film sahnesi ayırır. Sadece o güne özgü şöhretler, hafızalarda yer edemiyorlarsa uçup giderler... Özcan Deniz'in kariyeri de hayal ürünü bir şöhretle, unutulmaz bir sanatçı arasında gidip geliyor... Aslında Ağrılı olan Özcan Deniz, bugün en çok konuşulan dizi oyuncularından biri. Bölgenin en büyük aşiretlerinden Zilanlara mensup. Zilan aşiretinin mensupları arasında, Kürtler için efsane olan Dengbej Şakiro da var. Özcan Deniz, sesinin güzelliği nedeniyle 'Kürt bülbülü' de denilen Şakiro'nun yeğeni...

DÜĞÜNLERİN ARANAN İSMİ

Deniz'in ailesi 12 Mart 1971 darbesinin hemen ardından Ankara'ya, kentin hem gecekondu hem de isyan kültürünü bünyesinde barındıran Yenidoğan'a göç eder. Ancak aile Ankara'da tutunamaz. İş bulamadığı için çalışmayan baba, dördü kız altı çocuğu nasıl doyuracağını düşüren anneyle aile, hep birlikte Aydın'a göç eder. Boş buldukları bir arsaya binbir güçlükle yaptıkları gecekondu, belediye tarafından yıkılır. Yeniden yaparlar, yıkılır, yeniden yaparlar... Sonunda pes eden, belediye ekipleri olur. Özcan, küçük yaşında ağabeyiyle birlikte yer karoları üreten bir fabrikada ekmek parası peşine düşer... O kadar parasızdırlar ki, evden fabrikaya olan bir saatlik yolu yürüyerek gidip gelirler... Yolda en çok konuştukları şey ise bir otomobildir, bir otomobilin hayali... Elbette bir BMW... Özcan Deniz'in kaderini değiştiren, bir arkadaşının mahalle arasında yapılan düğününde mikrofonu eline alıp İpek Mendil Dane Dane... türküsünü söylemesi olur. Düğün orkestrası bu parlak, temiz sesi kaçırmaz, birlikte çalışmaya başlarlar... Ağrılı Özcan henüz 15 yaşında, döne döne Harmandalı oynanan, diz vurula vurula Zeybek çevrilen, gerçek efelerin son günlerini yaşadığı 80'li yıllarda Aydın düğünlerinin en aranan ismi olmuştur. Ama onun aklı, o BMW otomobilin peşi sıra uzaklardadır. Daha iyi para kazanmak için pavyonlarda şarkı söylemek üzere İzmir'e gider. Ancak ilk kez sahne alacağı gece talihsiz bir polis baskını yaşanır... Yaşı küçük olan Özcan mutfağa saklanarak kurtulur, pavyonun kapısına kilit vurulur. Özcan şansını ikinci kez Antalya'da dener. Ünlü İnci Baba'nın kardeşinden yardım ister... İsteği geri çevrilmez. Bu kez polisin giremeyeceği kadar büyük bir pavyonda sahne alır. Bu arada pavyonda çalışan ve kendinden yaşça büyük olan Dilara ile bir aşk yaşamaya başlar. Sonunda bu aşkı kalbine gömecek ve zengin olmak hayaliyle İstanbul'a gelecektir... Hem de İbrahim Tatlıses'ten, Burhan Çaçan'dan türküler okuyup kaydettiği, kaybolmasın diye ceketinin cebine diktiği bir kasetle...

POPÜLER OLMANIN YOLU

Tepebaşı'nda, İstanbul'a hayalle gelip kaybolup giden nice garibanın ruhunun dolaştığı izbe bir otele yerleşir. Unkapanı'na gider, ağır kadife kumaşlarla, yaldızlı tablolarla kaplı yazıhanelerde, tepsi içinde kebap yiyip, kasetini dinleyen yapımcılardan hep "Hayır," cevabı alır. Çareyi Laleli'de bir lokantaya çırak olarak girmekte bulur. Abisiyle hayalini kurduğu BMW, giderek uzaklaşmaktadır. Almanya'ya turneler düzenleyen bir organizatörün yardımıyla bu kez şansını Almanya'da denemeye karar verir. Oturma izni alabilmek için genç bir Türk kadınla kağıt üzerinde evlenir. Bir tarafta yine Almanya'daki düğünlerde sahne alırken, diğer taraftan temizlik şirketinde çalışır. Ve bir gün Hilmi Topaloğlu'nun gözdelerinden olan Yaşar Yağmur'un uçağının rötar yapması şansını değiştirir. Yağmur gelene kadar idare edilmesi için Özcan Deniz sahneye çıkar. Ancak kulisten Özcan Deniz'i dinleyen Yağmur, hemen Hilmi Topaloğlu'nu arar ve sesini dinletir. Topaloğlu, "Hemen kap getir," deyince Özcan Deniz yeniden İstanbul'a döner. Hemen bir albüm yapılır. Üç ay sonra da Yine Ağlattın Beni piyasaya çıkar. Özcan, kendisini radyoda ilk dinlediğinde saatlerce sevinçten ağlar. Artık şöhreti yakalamıştır. Kazandığı parayla, borç para bulup Aydın'dan kendisini İstanbul'a uğurlayan abisine hayal ettiği o BMW'yi alır. Ardından iki albüm daha çıkarır. Askere gitme vakti geldiğinde müziğe üç yıl ara vermek zorunda kalır. Döndüğünde neredeyse unutulmuştur. Kimse onu tanımıyordur. Bu çok zoruna gider. Bu sırada Yalan mı? adlı bir albüm çıkarır. Ardından Prestij ailesinin meşhur üçlüsü içinde yer alır: Mahsun Kırmızıgül, Alişan ve Özcan Deniz. Her yere birlikte giden bu ekibin o dönemde yaptığı her şey tutar. Prestij Müzik'in koca bir gemi gibi batmasından sonra çizgisini tamamen değiştirir. Giyim tarzından başlayarak, popa daha yakın olmaya çalışır. Ama müzik tarzını değiştirmeden, daha çok güzellik salonları sayesinde... Bu ona yeni kapılar da açar. Yeni yeni patlayan dizi sektörüne girer. Öz dayısının gerçek hayat hikâyesinin anlatıldığı ve TGRT'de yayınlanan Aşkın Dağlarda Gezer iyi reyting yakalar. Popüler olmanın yolunu da biliyordur artık; bir derginin kapağı için çırılçıplak soyunur. "Neden?" diye sorulduğunda tek cevabı vardır: "Radikalim." Sonra dizi dünyasına damga vuran Asmalı Konak gelir. Seymen Ağa rolünde Batı'da eğitim alan bir ağayı oynar. Ardından Haziran Gecesi... Bir de sinema var tabii; O Şimdi Asker'de paralı askerlerin 28 gün askerlik yapan birliğin komutanını, Neredesin Firuze'de ise kendisinin ünlü olma sürecini canlandırır. Bir de Keloğlan Kara Prense Karşı filminde karşımıza çıkar. Ama müziği de hiç aksatmaz. Nerdeyse her yıla bir albüm sığdırır. 2002'deki albümüne adını veren, en çok dinlenen parçanın adı Leyla'dır. Şirvan Perver'le özdeşleşen bu ünlü Kürt halk türküsünü, ruhuna ters sözler yazarak söyler. Hiçbir röportajında da bunun tanınan bir halk müziği parçası olduğunu belirtmez.

SANAL ŞÖHRET
Deniz'in bugüne kadar müzik adına en iyi çıkışı açıkçası geçen yıl yayınlanan Hediye albümüyle oldu. Nedeni de albüme Nazan Öncel'in elinin değmesiydi. Albümün çıkış yapan parçası Bir Dudaktan'da Nazan Öncel imzası vardı. En son geçen hafta, bu kez mafya usulü saldırıyla gündeme geldi. Çeşme'de sahne alan Deniz, Mustafa Adaş tarafından topuğundan vuruldu. Nedeni ise hâlâ belirsiz... Ama alacak- verecek meselesi olarak görünüyor... Peki Özcan Deniz'inki nasıl bir kariyer? Nelerin üzerine kurulu? Deniz'in en büyük rahatsızlığı arabeskçi, türkücü olarak anılmak. Müziğini etnik pop olarak tanımlıyor. Özcan Deniz'in müziğinin türkü olmadığı kesin. Her ne kadar o türkücü hitabını 'karizması' için zedeleyici bulsa da türkü söylemek zannedildiği kadar kolay değil. Ayrıca keşke etnik müziğin ne olduğuna bir baksa! Yaptığı müziğin adı arabesk ya da 'arabeskin yumuşak' hali olarak nitelendirilen fantezi müzik. Zaten Özcan Deniz'in kariyerinde müzik çok temel değil. Özcan Deniz'in kariyeri cilalı bir imaj. Kariyerini televizyona borçlu. Diziler, şov programları ve suni projelerden oluşan, ne geçmişiyle ne de gerçekliğiyle bağı olmayan, 90'lı yıllar boyunca o ya da bu nedenle büyük şehirlere göçen Kürt gençlerinin kendilerinden bir şey buldukları sürece var olan bir kariyer...
Haberin fotoğrafları