kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Şubat 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar

Abuzittincim
Duydun değil mi, hapishanelerde yer kalmamış. Mahkûmlar yatabilsin diye yerlere yatak sermeye başlamışlar. 77 binden fazla camimiz var. Yüzde 99'u Müslüman, başta Cumhurbaşkanımız hepimiz, namazında niyazında adamlarız. Fakat ne hikmetse, hapishanelerimiz dolu kardeşim. Sana geçen defa yazmıştım. Dünyada en çok suç işlenen ilk 10 ülkeden biriymiş Türkiye. Duruma Müslüman ülkeler açısından bakacak olursan Mısır'dan sonra ikinciymişiz. Nasıl oluyor da o kadar cami (ilçe başına 40 adet) o kadar hoca, o kadar imam, Cumhurbaşkanından, Diyarbakır'daki pamuk işçisine kadar öylesine "İnanmış" insanımız varken, camilerimiz, bilhassa bayramlarda ve de cumaları dolup taşarken, hapishaneler neden böylesine tıklım tıklım Abuzittincim?
Camiler doldukça hapishanelerin boşalması gerekmez mi kardeşim?
Her ne kadar okuldan çok camimiz varsa da, ve de İran'dan sadece 3 bin eksikle dünyadaki en çok camili "Müslüman" ülkelerden biriysek de, şu da bi gerçek ki, hapishanelerdeki Müslüman sayısının fazlalığı dini hayatımızın akışında bi kara deliğin mevcudiyetini bütün vahametiyle ortaya koyuyor.
Ya cami sayısı az veya cami var da içi boş, yani imam yok, imam az.
Bu durumda, Diyanet İşleri'nin "100 bin din adamı kadromuz boş!" feryadına bir an önce kulak vermemiz gereği çok ciddi bi biçimde karşımıza çıkıyor.
Eğer bunu görmezsek korkarım ki, çok yakın bi gelecekte TOKİ konutlarını hapishanelere çevirmek durumunda kalabiliriz.
Bi başka düşüncem de şu Abuzittincim,
2008 turizm rezervasyonları, bi derece Antalya dışında, pek parlak gözükmüyor. "Eğer kuş gribi de hortlarsa (sanki hortluyormuş gibi bi durum mevcut) 2006'ya dönüş olabilir mi?" endişesi içindeyim.
Tabii dünyadaki ekonomik durgunluğun getireceklerini de buna eklemek lazım. Ama umut verici bi haber, bi fotoğraf eşliğinde Madrid'den geldi. İspanya' daki Fitur fuarında İstanbul'u tanıtım standında, konukları ağırlayan hanımefendinin türbanlı olduğunu görünce, bu son derece modern görünüşün Türkiye'nin tanıtılmasına büyük katkı sağlayacağı gerçeği içimi rahatlattı.
Hatta derim ki öteki fuarlarda da yalnız türbanlı değil, kara çarşaflı ve de mümkünse peçeli hatta burkalı zarif hanımefendiler Türkiye'yi tanıtım görevini yüklenecek olurlarsa ülkemiz turizmi açısından çok hayırlı bi işlevi yerine getirmiş olmazlar mı?
Ben böyle bi tanıtım şeklinin, turistlerin kafasında yaratılacak "Kara çarşaflı ve de burkalı Türkiye" imajıyla, kötüymüş gibi gözüken 2008 sezonunu, Allah'ın izniyle, lehimize döndürebileceğine bütün kalbimle inanıyorum. Ama tabii benim inanmam yetmiyor, başta Turizm Bakanımız bütün yetkililerin bu konuda bir an önce harekete geçmesi gerekir ki memleketimizin içine, iyice.. nur gibi turist bereketi yağmasını hep birlikte, elhamdülillah, sağlayalım.
Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim.
Kardeşin Güneş.