kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Kasım 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

Hayattan ne çok şey öğrenmişim?

Kendinize hiç sordunuz mu, "Hayattan neler öğrendim?" diye... Ben de sormamıştım. Ta ki Esquire dergisi Kasım sayısı için bana sorana kadar... Dergi her ay bir ünlüye bu soruyu sorup, yanıtlarını tam sayfa yayınlıyor. Bu ayki "kurban" bendim. Aslında hiç de fena olmadı. İnsan hayata karşı kendini "ara sınavdan" geçirmiş oluyor. Bu vesileyle hayattan ne öğrendiğimi sizinle de paylaşmak istedim. Belki siz de kendi hayat sınavınızı yaparsınız diye. İşte o yazı...
* Bir kadını asla hayatımın merkezine oturtmamayı öğrendim. Zira bir süre sonra "merkez kaç kuvveti" etkisini göstermeye başlıyor!
* Bir kadının ruhuna sahip olmanın üç yolu olduğunu öğrendim. Sevdiği "diziyi" onunla sarmaş dolaş izlemek. Boynuna iki "dizi" inci takmak. Ve mum ışığında kendi yazdığınız iki "dizeyi" kulağına fısıldamak...
* Dizilerin son reklam kuşağını izlememeyi öğrendim. Çünkü geri dönüşte sahne sadece iki saniye sürüyor.
* Televizyonun sadece bir eğlence aracı değil, doğru açıdan ekrana bakarsanız, "sosyal laboratuvar" olduğunu öğrendim. Yalnız bu laboratuvarda Ajdar ile Semra Hanım'ı aynı tüpe koymamanızı tavsiye ederim. Patlama yıkıcı oluyor da!..
* "Benim için iç güzelliği önemli" diyenlerin aslında "muzu soymak istediklerini" öğrendim.
* Bir sarışına ofsayt kuralını anlatmanın, anaokulu öğrencilerine kuantum fiziği öğretmekle eşdeğer olduğunu öğrendim.
* Televizyonda VJ'lik yapabilmek için Türkçe'yi 40 kelime ile konuşmanın yeterli olabileceğini öğrendim.
* Trafik, enflasyon ve reyting canavarlarının tıpkı hava gibi gözle görülmeyip, elle tutulmadığını ama "yaşamsal önemde" olduğunu öğrendim.
* İnsanın hayatındaki "keşke" lerin hiçbir toprakta filiz vermediğini öğrendim. "İyi ki"lerin ise toprağıma toprak kattığını anladım.
* Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmadığını öğrendim. (Bağdat gibi bir diyarın "olmadığını" öğrenmemde ABD ordusu da yardımcı oldu!)
* Sabah şirkette gazeteleri okuduktan sonra ellerimi yıkamadan beyaz gömleğimin yakasını düzeltmemem gerektiğini öğrendim. (Öğreneli beş dakika oldu.)
* Birkaç kez işten kovulunca "uçuk" olduğumu öğrendim. (Sözünü ettiğim, "uçuk-kaçık" anlamındaki değil, dudakta oluşan yaradan bahsediyorum. Hani patron ve genel yayın yönetmenlerinin iki dudağı arasında yaşıyoruz ya, o yüzden...)
* Sigarayı bırakmanın verdiği o müthiş keyfi, hiçbir maddenin veremeyeceğini öğrendim. Sigarayı bıraktıktan üç ay sonra elmanın gerçek tadını keşfettim. Meğer sigara içerken tüm yediklerim saman niyetineymiş! (Diğer aktiviteler de öyle tabi...)
* Ters yöne giren, ansızın önünüze atlayan, yol vermemekte ısrar eden şoförleri gülümseyerek mahcup etmeyi öğrendim. Adam küfür ve el kol hareketi beklerken, karşısında tatlı tatlı gülümseyen birini görünce inatlaşmanın ne kadar saçma ve komik olduğunu anlayıp, gülümsemeye başlıyor. Henüz "Ne sırıtıyon lan pis pis?" deyip, levyeyi kaparak üstüme yürüyen birine rastlamadım ama en iyisi siz şansınızı fazla zorlamayın.
* Japon yapıştırıcının kapağını dişlerimle açmamam gerektiğini öğrendim. Neyse ki kendi tecrübelerimle değil, dişleri birbirine yapıştığı için gece yarısı dişçinin kapısına dayanmak zorunda kalan bir arkadaşım sayesinde. (Dişçiye derdini yazarak anlatmış)
* Siyasilerin icraatlarının, pazar geceleri futbol maçlarındaki pozisyonlar kadar "iştahla" tartışıldığı gün, refaha ereceğimizi fark ettim.
* Tüm dünyada bilinenin aksine, bizim ülkemizde demokrasinin "azınlığın çoğunluğa hükmetmesi" anlamına geldiğini öğrendim.
* Bir tek depremle, trafik anarşisiyle, terör kabusuyla ve düğün magandalarıyla yaşamayı öğrenemedim. Kursum devam ediyor...