kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Bebek Parkı'nda rüzgâr gülleriyle poz veren Şafak: Eyüp bunları görünce çok şaşıracak!

'Aynılaşmak türbandan kötü'

- Üniversitede din ve kadınlar üzerine de çalışmalar yapan bir akademisyen olarak Türkiye'deki 'yaşam tarzım elimden alınacak' korkusunu paylaşıyor musunuz?
- Bu korkuyu anlıyorum ama paylaşmıyorum! Bana çok düşündürücü geliyor... Kafamızda genellemeler yapıyoruz; sanki orada bir yerde türbanlı kadınlar diye yekpare, tek renkli, tek sesli güruh var, öbür tarafta da onun karşıtı varmış gibi bir tablo. Bu çok yanıltıcı. Türkiye her anlamda sentezler ülkesi... Bununla övünmeyi bilirsek çok da pozitif bir özellik.

- Bu dini motifler ezelden beri vardı Türkiye'de ama şu andaki korkunun nedeni bunun devlet eliyle kamusal alana çıkarılması değil mi?
- Anlıyorum ama korkularımızı yenmemiz gerektiğine inanıyorum. Sonuçta türbandan falan endişe etmiyorum, benim endişem, aynılaşmak.

- Aynılaşmaktan kastınız ne?
- Şunu kastediyorum, bireyselliğe izin verilmemesi, bireysel farklılıkların saygı görmemesi, bastırılması, insanların bir kolektif kimlik altında biçimlenmeleri ve ondan çıkamamaları... 'Herkes benim gibi olsun' diye dayatmak; sol adına da, İslamcılık adına da...

- Türbanın anayasal güvence altına alınması peki? İnsanları korkutan bu mu aslında?
- Ben üniversitede ders verdim, veriyorum. Türban yasağı her şeyden önce bir kadın olarak beni rahatsız eden bir yasak, çünkü cinsiyet ayrımına yol açıyor. Aynı dünya görüşüne sahip bir erkek öğrenci elini kolunu sallayarak üniversite kapısından girerken kız öğrenci geri çevriliyor. Kızların zaten kolay okuyamadığı bir ülkede bu, iki kat ayrımcılığa yol açıyor. Açıkçası bu tür korkuların, kaygıların kültürel elitte daha fazla olduğunu düşünüyorum. Ben Zaman gazetesinde yazdığım için o kadar çok tepki aldım ki, 'Ne işin var orada?' dediler. Sanki orası başka bir Türkiye, sanki orası kaf dağının arkası!

- Laiklerin korktuğu kadar vahim bir tablo var mı sizce ortada?
- Bence yok. Ama şunu yaparsak; kamplaşırsak, kutuplaşırsak, korku politikaları üretirsek o zaman tabii ki korkulacak şeyler çıkar. Yani biraz hem demokrasiye inanmak, hem kendi insanına inanmak, hem bu ülkenin tarihini, kültürünü, mayasını bilmek lazım. Bizim mayamızda baskıcı şeriat devleti yok.

- Kadınlar neden korkuyor o zaman?
- Aslında bu siyasi tartışmalarda aktif bir şekilde yer almaları çok hoş. Öte yandan baskıcı bir tavır olursa bundan en çok zarar gören, yaşam tarzlarını değiştirecek olan kadınlar tabii ki. Erkekler o kadar etkilenmeyecek ki. Ama bu korkuyu yenmemiz lazım. Türbanlı kadınla başı açık, modern bir kadının hiçbir ortak noktası yok gibi gösteriliyor. Bu yalan! Tahmin ettiğimizden çok daha fazla ortak noktamız var. Açıkçası ben; sanki iki ayrı kadın türü varmış gibi bir hava yaratılmasına karşıyım.