kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Ezber bozacak dans festivali

Kaya GENÇ
Dünyanın en ünlü ve yenilikçi çağdaş dansçılarını İstanbul'da buluşturan iDans'ın yaratıcıları, herkesi, İstanbul'u 'dansa kaldıran' festivallerine davet ediyor..
Türkiye'nin ilk uluslararası çağdaş dans festivali iDans'ı yaratan ikiliyle, yani Aydın Silier ve Gurur Ertem'le Beşiktaş'taki ofislerinde sohbet ettik. Üniversitede biyoloji bölümünden mezun olan Aydın Silier, iki yıl öğretmenlik yaptıktan sonra doktora için Almanya'ya gitmiş ve burada dansa merak salıp dersler almaya başlamış. iDans'ın sanat yönetmenliği ise genç yaşına rağmen Türkiye'de dans ve performans üzerine en bilgili kişilerden biri, Gurur Ertem tarafından yapılıyor. Boğaziçi mezunu Ertem, New York'la İstanbul arasında gidip gelerek New School for Social Research'te doktorasını tamamlamaya çalışıyor.

- Festivalin konseptinde 'solo' lafı öne çıkıyor. Neden?
- GURUR ERTEM:
Bizim için burada önemli kavramlar, 'tek' olmak ve 'çoğul' olmak. Yeryüzündeki hiçbir bedenin 'tek' olmadığını söylüyoruz: Bedenin içindeki hücreleri ya da ilişkiye geçtiği eşyaları, her türlü şeyi düşündüğünüzde bedenin 'tek' yani 'solo' olamayacağını da görürsünüz.
- AYDIN SİLİER: Solo lafının bir önemi de her bir insanın biricikliğini, yani değerini vurgulaması! Her bir bireyin farklılığını ifade etme hakkını da gündeme getiriyor. İfade özgürlüğüyle ilgili konuların da tekrar düşünülmesini istedik.

- Peki politik bir festival mi bu? Dansı politik bir eylem olarak da görüyor musunuz?
- G.E:
Seçtiğimiz eserler, çağdaş dansın tarihi bağlamında düşünüldüğünde, özellikle politik olanlar. Politik içerikli eser yapmanın çelişkileri de var işlerimizde. "Politik içerikli eserim!" diyen performanslar vardır mesela, ama bakarsın, bu yazıyla da pekala ifade edilebilir. O zaman dansla yapmanın ne anlamı kalıyor?
- A.S: Ama politikliği politikada taraf tutma anlamında değil, politikliğin savunulması olarak görüyoruz. İfade özgürlüğü ve açık toplumun gerekliliğini dansla gündeme getirmeyi istedik.

- Bugünlerde mahalle baskısı, muhafazakârlık gibi konularla ilgili pek çok tartışma yapılıyor. Bedeniyle barışık bir toplum muyuz, başörtüsü gibi sorunlar bağlamında bedeni ön plana çıkaran dansın nasıl bir etkisi var?
- G.E:
Bakın, bedenin üzerine ne giyilip ne giyilmediği değildir önemli olan. Ortak paydamız bedendir, bedenin gerçekliğidir, kafanızı bir yere çarpınca anlarsınız ki bizi biz yapan, bedenimiz ve onun acısıdır... Örtülü örtüsüz herkes aynı acıyı hissediyor, insanları da bunu düşünmeye davet ediyoruz. Zaten 'insan bedeninden korkmak' dediğimiz şey de aslında çok Batılı bir durumdur, Türk toplumuna özgü bir durum değildir! (Bilgi için: www.idans.org)
Haberin fotoğrafları