kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Pazar SABAH 
BALÇİÇEK PAMİR

Malezya tartışmaları gölgesinde bir galerinin akıbeti

Yöneticiliğini İnci Aksoy'un yaptığı EKAV Sanat Galerisi'nin borç nedeniyle bulunduğu binayı terk etmek zorunda bırakılması, Türkiye'de sanata ve kültüre artık ne kadar az değer verildiğinin de örneklerinden biri.
Zincirlikuyu'daki EKAV Sanat Galerisi'nin başına gelenleri herhalde biliyorsunuz. Galerinin yer aldığı bina, İktisat Bankası'na ait olduğu için devlet oraya da el koydu. Erol Aksoy'un Halk Bankası'na olan 10 milyon dolarlık borcuna istinaden, banka, içinde Cine 5 stüdyoları ve sanat galerisi olan binayı satışa çıkardı. Satış gerçekleştikten sonra televizyona ve sanat galerisine "Çık!" denildi. Televizyon kendisine bir şekilde yer bulur. Üstelik stüdyolar mutlaka şehir içinde olacak, diye bir şey de yok. Olan EKAV Sanat Galerisi'ne oldu. İnci Aksoy "Yurtdışı sergi bağlantılarımız var, en azından bir yıl süre verin," dedi, kimse dinlemedi. Uzun lafın kısası İnci Aksoy'un oya gibi işlediği EKAV Sanat Galerisi, binayı terk etmek zorunda kaldı. Buraya kadar olan biteni zaten duymayan kalmadı. Geçenlerde Ünal- Ahu Aysal'ın 'Siyah-Beyaz partisi'nde rastladığım İnci Aksoy "Gelişme var mı?" soruma, "Kültür Bakanı'na gideceğim, bakalım ne olacak?" diyordu. Dün arayıp tekrar sordum. İnci Aksoy, sonunda yeni Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'dan randevu almış ve sanat galerisinin uğradığı muameleyi anlatmış. Aksoy'un anlattığına göre Günay, konuyla yakından ilgilenmiş, ama "Ortada adli bir olay olduğu için konuya karışmam pek doğru olmaz," demiş, "Ama ben size İstanbul'da yeni bir yer bulmanız konusunda yardımcı olabilirim," diye de eklemiş. İnci Aksoy'un gözleri ışıldamış. Zaten istenen bu değil mi? "Dünyanın her yerinde müzeler şehrin göbeğinde yer aldığı zaman daha çok ziyaret edilir. Aynı şekilde sanat galerileri de... Bakan Günay'ın yönlendirmesiyle İstanbul Valiliği'ne gittim ve EKAV için uygun bir yer gösterilmesini rica ettim. Sayın vali, çok hoş. Elinde Fatih civarlarında ve Çarşamba'da yer olduğunu ama o yerlerin bize göre olmadığını söyledi. Uzun lafın kısası yine tıkandık kaldık." İnci Aksoy pes etmeye niyetli değil. "Kültür ve sanat adına her yer birbiri ardına kapanıyor," diyor, "Örneğin Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu, ardından Taksim Sahnesi. Farkında mısınız bilmem, sürekli yeni alışveriş merkezleri açılıyor. Alışveriş merkezine bu kadar mı ihtiyacımız var? Her şey ticaret olmamalı." Alışverişe karşı değilim. Hatta bayılırım. Üstelik ekonominin olmazsa olmazı... Ama İnci Aksoy söyleyene kadar İstanbul'da ne kadar çok alışveriş merkezi açıldığını fark etmemiştim bile. Sahi bu şehrin sadece alışveriş merkezine ihtiyacı mı var? Örneğin nerede yeşil alanlar, parklar, bahçeler?

Şair, sanat yazarı, küratör Gülseli İnal, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a EKAV Sanat Galerisi'nin akıbetini sorduğu mektupta şunları yazıyor: "İstanbul Kültür Başkenti olmaya nasıl hazırlanıyor? Hali hazırda aktif durumda olan sanat alanları, bugün hâlâ sermayeye yenik düşmektedir. Bunun en yakın örneğini EKAV'da yaşadık. İstanbul'un en merkezi yerinde sanata hizmet veren bu vakıf, hiçbir biçimde korunmadığı gibi sermayenin gücüne yenik düşerek kapatılmıştır. İstanbul bu anlayışla nasıl kültür başkenti rolünü yerine getirebilir? Bugün önümüzde bir görev var ve İstanbul bu sınavı çok iyi vermelidir kanısındayım. Ancak kültürü oluşturan doneler içinde sadece folklor, arkeoloji, tarih gibi zenginliklerimiz değil, bunun yanı sıra yüksek sanat, çağdaş sanat ve modern sanat eserlerinin korunması ve sahip çıkılması gibi uygar bir tavır sözkonusudur. Resim ve heykel sanatı örneklerine sahip çıkmayan bir toplum, uygarlık seviyesine hiçbir zaman ulaşamaz. Sanat eserine gereken önem ve değer verilmedikçe de bizler Avrupa Birliği'nin kapısında çok bekleriz. Batı uygarlıklarını uygarlık seviyesine yükselten en önemli olgu; sanata sahip çıkmak ve gereken önemi vermek ve sanatın büyük geleceği ile ülke geleceğini birleştirebilme yeteneğidir. İşte bunu sizlerden isteme hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. Bir ülke düşünün sanat yapıtına özen gösteren, sanatın yaygınlaşması için her türlü fedakârlığı yapan, her kentte kurduğu sanat müzeleriyle ünlenen, genç sanatçı adaylarını her açıdan destekleyen ve gelişmelerine yardım eden bir ülke... Böyle bir ülke, tıpkı Batı ülkeleri gibi uygarlık düzeyi yüksek ülkeler arasında yer alacak ve dünya ülkeleri arasında sivrilecektir."

"Türkiye Malezya olur mu olmaz mı?" tartışmaları arasında Gülseli İnal'ın bu son derece iyi niyetli dileklerine katılmamak elde değil tabii. İnal, aynı mektupta kültür ve turizm bakanlıklarının ayrılması gerektiğini de söylüyor. Kesinlikle aynı fikirdeyim. Turizm ve kültür öylesine büyük iki başlık ki, ikisiyle de ayrı ayrı ilgilenilmeli. Maalesef turizme öylesine kendimizi kaptırmışız ki kültür adına kılımızı bile kıpırdatmıyoruz. Ayrıca Turizm ve Kültür Bakanlığı, birilerini kırmamak için verilen makam olmaktan bir adım ileriye gitmeli. Yani "Sizi devlet bakanı yapamadık, ama buyurun turizm sizin," olmamalı. En az içişleri ve dışişleri bakanlıkları kadar, hatta onlardan da daha önemli olduğunu düşündüğüm icracı bir bakanlık olmalı. Uzun zamandır siyasi çizgisini takip ettiğim Ertuğrul Günay'ın bu bakanlık için büyük bir şans olduğuna inanıyorum. Peki ya EKAV? Ne olacak bilemiyorum. İstanbul Kültür Başkenti'nde bu sanat galerisine mutlaka bir yer bulunacaktır. Tersine inanmak bile istemiyorum.