kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Pazar SABAH 
TURGAY NOYAN

Çöp nehirlerinde kürek çekmek

Erden Eruç'u Pasifik Okyanusu'nu kürekle geçmek üzere Amerika'dan yolcu etmemizin üzerinden üç aydan fazla zaman geçti. O günden bu yana, her gün yaptığım ilk işlerden biri Erden'in o gün ne kadar mesafe kaydettiğine bakmak oluyor. Koca okyanusun üzerinde bir toplu iğne parçası kadar yol kat ettiğini görmek bile beni sevindiriyor. Bazen günde üç beş mil mesafe kat ediyor, bazen 20-30... Elbette onun yolculuğunu Türkiye'den benim dışımda da izleyen pek çok kişi var. Başta ailesi, sponsoru Aktaş Grup mensupları ve yakın dostları, denizciler... Okyanus Kürekçileri Derneği de Amerika'dan sandalın hareketlerini teknedeki verici sayesinde an be an izliyor ve de beş günde bir internet sitesindeki büyük haritanın üzerine işliyor. Eruç'un Amerika'dan Avustralya'ya gideceği mesafe ise akıllara zarar. 7 bin 500 milden fazla... Ben bu yazıyı yazarken yola çıkalı 70 gün olmuştu ve bunun sadece 2 bin milini kat edebilmişti. Yaklaşık sekiz ay büyük dalgaların arasında, tek başına durmadan kürek çekmek... Gerçekten de benim diyen babayiğidin altından kalkamayacağı bir iş. Onunla internetten yazışıyor, bazen de uydu telefonu vasıtasıyla görüşüyoruz. Teknesine kurduğu güneş panelleriyle şarj ettiği aküler sayesinde, el bilgisayarını kullanıyor, uydu telefonu ve su arıtma cihazını da çalıştırabiliyor. Geçenlerde konuşurken son 24 saatte 50 mil kat ettiğini söylediği zaman, "Bunu küçümseme," diye moral verdim, "millet 100 mil ortalama ile yelkenle dünya seyahati yapıyor". "Yok, yok küçümsemiyorum. Tam tersine bu temponun düşmesinden korkuyorum," diye cevapladı. Ama moralini ciddi biçimde bozan başka bir şey vardı ve ben bununla ilgili söyleyebilecek tek kelime bulamadım. Pasifik Okyanusu'nun ortasında çöp birikintilerine rastlamıştı. "Pet su şişeleri akın akın yanımdan geçiyorlar, plastik ağ mantarları ise su şişelerinden çok," diye dert yanıyordu. Biz insanların yaptığı tahribata gerçekten de söyleyecek kelime bulamıyorum. Koca koca şehirlerin lağımlarını denizlere boşaltıyoruz. Yetmemiş gibi plastiklerle dolduruyoruz. Koskoca Pasifik Okyanusu'nda bunu becerebilmişsek zavallı Marmara Denizi'nin lağım çukuru haline gelmesine şaşırmamalıyız. Şöyle bir kıyı şehirlerini dolaşmaya kalksanız gerçek arıtma yapan tek bir belediyeye rastlayamazsınız. Kıyıda olmayanlar da nehirler, dereler vasıtasıyla pisliklerini denizlere ulaştırıyorlar. Bu aymazlığa şaşırmamak elde değil, Bu gidişle uzaydan bakanlar bizden önce çöplerimizi görecekler.