kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Ağustos 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERGUN BABAHAN

Demokrasiye ve halka saygı

Büyük resim için tıklayın
Gazeteler ve köşe yazarları Türkiye'nin somut sorunları karşısında doğru bildikleri tavrı alabilirler.
Gelişmeleri değerlendirip en sert eleştirilerde bulunabilirler.
Ancak bunu objektif kriterler içinde yapmak durumundadırlar.
Her yazar kendi sübjektif görüşünü, Türkiye'nin tek doğrusu diye dayatmaya kalkarsa çığrından çıkar.
İş çığrından o kadar çıkar ki, gazeteyi parayla sattığınız insanlara hakarete kadar varabilir.
O yazılanlar, yazarla aynı görüşteki okurların bir bölümünün hoşuna gidebilir.
Ancak unutulmamalıdır ki, aynı yazar bir süre sonra dönüp aynı yaklaşımı onlara karşı da gösterebilir.
O nedenle, gazetecinin somut olayların somut değerlendirmesini yapması ama bunu yaparken objektifliği elden bırakmaması gerekir.
Hep yazıyoruz.
Türkiye önemli bir dönüm noktasında.
Burada ya kendini aşıp hukuka tam saygılı, kişi hak ve özgürlüklerini güvence altına almış, örgütlenme hakkına, azınlıkların hakkına saygılı gerçek bir demokrasi olacak ya da içine kapalı bir otoriter rejime dönüşecek.
Bu özgürlükleri ve gelişmeyi tehlikeli bulan, halkın tercihlerini beğenmeyenlerin sayısının giderek arttığı göze çarpıyor.
Bunun varacağı nokta, demokrasinin Türkiye'ye uygun bir rejim olmadığıdır.
Bu da çok tehlikelidir.
Ulusalcılığı seçmiş kitle gazetelerinin bile bu tehlikenin ayırdına varması çok önemli bence.
Türkiye, gerek tek partili dönemde, gerekse çok partili dönemde serbest piyasa ekonomisini geliştirici adımlar attı, atmaya çalıştı.
Piyasa, tüm dünyada olduğu gibi demokrasiyi güçlendirdi.
Giysisi, yaşam tarzı, inanç biçimi, düşünce biçimi bakımından beğenmediğiniz insanlar, sizinle eşit oy hakkıyla ülke yönetiminde söz sahibi olmaya başladı.
Bu kimileri için rahatsızlık verici olabilir ama demokrasinin gereği budur.
Farklı dünya görüşüne de sahip olsa, eli kalem tutan, insanlara ufuk açmaya çalışan herkesin yapması gereken demokrasiye sahip çıkmak ve sandığın sonuçlarına saygı duymaktır.
Var olan kuralları kabul eden herkes bu yarışa katılabilir.
Sonuçta da öyle olmuş ve parlamentoda bugünkü tablo ortaya çıkmıştır.
Bu halkın özgür iradesiyle yaptığı bir tercihtir.
Üstelik ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar dört bir köşesinde aynı ağırlıkla yaptığı bir tercihtir.
Halkın tercihine yanlış diyenlerin dönüp bir de kendilerine ve savundukları fikirlere bakması gerekir.