kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Ağustos 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Medyayla kafa mı buluyorlar, gerçekten?..

Serdar Turgut ilginç bir görüş attı ortaya..
"Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül medya ile kafa buluyorlar!.."
Nerden bu hisse kapılmış, Serdar?..
Cumhurbaşkanı adayını AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan açıklayacak. Ama açıklamıyor. Dinci, güya demokrat ve güya liberal medyanın tüm baskılarına rağmen açıklamıyor.. Hem nalına, hem mıhına laflar ediyor, dikkatle seçilmiş sözcüklerle.. "Güya" medyası, bunların sadece bir bölümüne bakıp, gerisine gözünü kapayıp, yorum yapıyor..
"Erdoğan Gül'ü işaret etti.. Erdoğan Gül'ün yolunu açtı!.."
Be kardeşim, geçen defa adayı bizzat Erdoğan açıklamadı mı?.. Bu defa da o açıklamayacak mı?..
O zaman niye, imalarda bulunuyor, işaretler ediyor, yollar açıyor da ağzından üç harflik bir sözcük çıkmıyor.. Neden "Gül" demiyor?..
Bunu yorumlayan tek "Güya" kalemci yok..
Erdoğan'ın "Gül" demeyişinin anlamı çok açık aslında..
İstemiyor.. İs-te-mi-yor!..
Ama Gül kendiliğinden çekilmezse, bu medyanın onu fena halde yıpratmak için bıçakları bilediğini görüyor ve bekliyor..
Peki Gül, Erdoğan'ın kendisini istemediğini anlamıyor mu?..
O zaman niye açık seçik tavır almıyor, o da Erdoğan'ı güç duruma sokarak bekliyor?.
Birbirlerini böylesi yıpratan iki adamın günler boyu dostluk, kardeşlik şovları ne oluyor peki?.
Şimdi Serdar diyor ki..
"Erdoğan da, Gül de zeki adamlar.. Birbirlerinin niyetini gayet iyi anlıyorlar. Peki o zaman gereken eylemi neden yapmıyorlar?."
Sorusuna kendi yanıt veriyor Turgut!..
"Çünkü medya ile oynayıp, kafa buluyorlar.. Öyle hoşlarına gidiyor ki oyun, uzattıkça uzatıyorlar.."
Görüntü Serdar'a hak verdirecek şekilde.. Bu medya da kendisi ile kafa bulunmasını fena halde hak ediyor..
Ancak ben, hâlâ Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine "İstikrar" için oy veren koalisyonun beklentilerine yanıt verebilmek için, Gül'ün çekilmesini beklediğine hâlâ inanmak istiyorum.
Sonbahardan itibaren ülkeyi bekleyen fevkalade ekonomik ve toplumsal sıkıntılar içinde, Tandoğan, Çağlayan ve Kordon kalabalıklarının bu defa daha sık ve daha etkin sahaya indiğini, ordudaki huzursuzluğun doruğa tırmandığını düşünün. Artık istikrardan söz etmek mümkün olabilir mi?.
Erdoğan kendisine büyük puan kazandıran "Uzlaşma" sözünü, Meclis Başkanlığı'ndan sonra, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de gerçekleştirip, zorlu dönemleri arkasında geniş kamuoyu desteği ile geçmeyi düşünecek kadar akıllı.
Bu sınavı başarıyla verdiği zaman, artık, yüzde 20'lerde oynayan Ilımlı İslam Partisini, yüzde 50'lere göz dikmiş bir Merkez Partisine dönüştüreceğini, seçimlerde kendisine farklı sebeplerle oy veren liberal, demokrat ve istikrarcı koalisyonu bu defa AKP Bayrağı altında toplayacağını hesaplıyor.
70 milyon insanın yaşadığı ülkede "Gül'den başkası olmaz" lafının aslında nasıl bir dayatma olduğunu unutan "Güya"cıların "Uzlaşma" lafını hiç sıkılmadan "Dayatma" diye yorumlamalarının komikliği, Erdoğan'ı güldürmüyor!..
Çünkü bu medyanın asıl amacının kendisini yıpratarak bitirmek, işin başına Abdullah Gül'ü getirmek olduğunu fark ediyor.