kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Haziran 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Dr. Sangeeta Sahi, yıl boyunca dünyanın dört bir yanında seminerler veriyor.

Hintli doktor kuantum tıbbını anlatıyor

Mirey Mesayyah
09.06.2007
Kuantum tıbbı uzmanı Hint kökenli Sangeeta Sahi, direkt enerji frekansıyla tedavi anlamına gelen bu yöntemle fiziksel ya da psikolojik her türlü hastalığın tedavi edilebileceğini iddia ediyor. Sahi, haziran ayında üç günlük seminer için Büyükada'da olacak..
Hayat insanoğlu için her geçen gün daha da zorlaşıyor. Bir taraftan küresel ısınma, susuzluk, doğal kaynakların tükenmesi; diğer taraftan stres ve artan hastalıklar insanları değişik arayışlara yöneltiyor. Kimyasal ilaç yerine doğal yöntemlerden yana olanlar ise yoga, meditasyon, reiki ya da kuantum tıbbı gibi seçenekleri tercih ediyor. Bu konuda uzun yıllardır çalışmalar yapan, Londra'da yaşayan Hint kökenli Dr. Sangeeta Sahi ile İstanbul'da bir araya geldik. Bize kuantum tıbbı ve enerji konusunda bilgi verdi. Dr. Sahi, bu yaz 15 Haziran ile 1 Ağustos tarihleri arasında İstanbul'da seminerler verecek.

- Tıp Fakültesi'nde Cerrahi eğitimi almanıza rağmen tamamlayıcı sağlık konularıyla ilgilenmeye nasıl başladınız?
- Her ikisi de doktor olan annem ve babam, her zaman ruhani hocalarla yakın ilişkide oldu. Dolayısıyla kendimi bildim bileli eski ilimlere ve dinselliğe inanmışımdır. Tıp okurken içimde bilmediğim bir şeyler oldu. Tıp etkileyici bir alan, teknolojik açıdan çok gelişmiş ama bir şeylerin eksik olduğunu da görüyordum. Hastaları sadece ilaçlarla iyileştiremeyeceğimizi biliyordum. Tıbbı bitirdikten sonra New York'a taşındım ve sağlık kuruluşlarıyla çalışmaya başladım. Dünyanın her tarafından gelen ve benim gibi ayurveda, homeopati, Şamanizm gibi eski sağlık yöntemlerine inanan birçok doktorla tanıştım. Reiki ve meditasyon gibi teknikleri öğrendim. Bütün bunlara rağmen hâlâ tatmin olmayınca, ruhani hocaların yanına gittim. Hastalarla konuşup, dokunarak iyileştirdiklerine tanık oldum. Çok etkilendim. Bana yoga ve meditasyon yapmamı önerdiler. Ama bana bunlar az geliyordu. O kadar vaktim yoktu ve hemen öğrenmek istiyordum. İşte o zaman tıp ve kuantum doktorlarıyla birlikte çalışmaya başladım.

- Kuantum tıbbınn özellikleriniı açıklar mısınız?
- Özetle, hastalıkları enerji frekanslarıyla tedavi yöntemidir. Şanslı sayılırım çünkü bu alandaki en iyi doktorlarla çalışma fırsatı buldum. Özellikle New York'ta enerji konusunda araştırma yapan bir doktor, bana çok yol gösterdi. Bu doktor, bu alanda bir bilgisayar yazılım programı geliştirdi. Bu program sayesinde lazer enerjiler (elektromanyetik foton enerjiler) aminoasit, vitamin, mineraller ve değişik maddelerde tanımlanıyor. Bu maddeler alınınca, hücrelerin enerjisinin yüksek seviyede titrediği görülüyor. Bu, DNA üzerinde de geçerli.

'İYİLEŞMEYE İNANMAK GEREKİR'
- Bu yöntemle bütün hastalıklar tedavi edilebiliyor mu?
- Edebilirsiniz, ama öncellikle hastada iyileşme isteği olması gerekiyor. Bir de inanmaları lazım. Çoğu zaman hastalar, bu tür bir tedavi yöntemini bilmiyorlar. Herkes enerji alabilir. Ancak inanmanız gerekiyor. Bu yöntemle kanser, MS, depresyon gibi hastalıkların tedavisi mümkün.

- Her hasta iyileşmek istemez mi zaten...
- Bu doğru değil. Genelde insanlar hastalıklarının sorumluluğunu almak istemiyor. Bugün tıp ilmi, hastalıkların kökeninde duygusal dengesizliğin yattığına inanıyor. Duygular, zihindeki bir programa bağlı olduğundan, bu programı temizlediğinizde vücut eski dengesine kavuşuyor. Bazen hastalar korktukları için bu duygulardan kurtulmak istemiyor. Sigarayı bırakmak isteyip sigaradan hiç vazgeçmemek gibi. Ben kanserli, AIDS'li, her türlü hastayla çalışıyorum. Bana gelip de "İyileşmek istiyorum," dediklerinde, "Sigarayı bırakmaya hazır mısınız?" diye soruyorum, ama çoğunlukla vazgeçmiyorlar. Size "Dünyadaki hastalıkların en büyük nedeni nedir?" diye sorduğumda cevap olarak "Stres," dersiniz. Stres bir duygudur, vücudun daha çok adrenalin salgılamasına neden olur. Adrenalin çokluğu da dengesizlik yaratır. Biz tedavimize hastaları huzur dolu bir alana sokmakla başlıyoruz. Sükunete vardıklarında, vücut kendi kendini iyileştirmeye başlıyor, dengesini buluyor. Kanser hastalarını kemoterapiyle iyileştiriyorlar. Halbuki kemoterapi vücutta daha çok toksin yaratıyor ve vücut iki misli çalışmak zorunda kalıyor. İlk olarak toksinlerin temizlenmesi gerekiyor, hastalığın sonra yenilmesi mümkün.