kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Mayıs 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Dr. Feryal İlkova son gözağrısı BMV motoruyla.

Hastaneye motoruyla gidiyor

İLİŞKİLİ HABERLER
Hastaneye motoruyla gidiyor
Boğaz Köprüsü'nün akıcı trafiğinde, kızıl saçları motor kaskından rüzgârla savrulan kadın, birazdan jean pantolonunun üstüne doktor önlüğünü geçirecek ve kendisinden derman uman hastalarıyla uzun sohbetler yapacak. Onun için spor, hayatın sınırlarını zorlamak anlamına geliyor, hekimlik ise bir ibadet. Bir yandan sınırlarını zorladığı hayata diğer yandan uzattığı ömürlerle meydana okuyor. Kim mi bu kadın? Memorial Hastanesi Gastroenteroloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Feryal İlkova. Fakülte yıllarından sonra, dahiliye branşı ve gastroenteroloji ihtisasını da orada yapmış, daha sonra iki yıl Houston'da başasistanlık görevinde bulunmuş. Branşı için, "Burada aşk, tutku, ihtiras her şey vardır," diye konuşuyor.

'KÖPRÜDEN UÇUYORDUM'
Başarılı öğrencilik yaşamı ve hekimlik kariyeri onu spordan hiç uzak tutmamış. Lise yıllarında başladığı voleybolun yanı sıra, tenis ve kayağı kendisini bildi bileli yapıyor. Son yıllarda hayatına soktuğu sörf ve yelkenin yanında, motosiklet de hayatını hem kolaylaştıran hem de ona adrenalin sağlayan alışkanlıklara dönüşmüş. Uzun zamandır süren motosiklet alma isteğini 2006 yaz başında bir Vespa ile gerçekleştirmiş. Ondan sonra işe çoğunlukla motorla gitmeye başlamış, özellikle güzel havalarda. Motora binmenin hep geliştirilecek ve sürekli daha iyi olunabilecek bir spor olduğunu söylüyor, o yüzden de daha büyük bir motor olan BMV 650'ye geçmiş. Aslında arazi motosikleti olarak bilinen Enduro ile ormanda gezmek istediğini söylüyor ama şimdilik bunlarla yetiniyor. İlk motora bindiği zamanlarda bir gün, Boğaz Köprüsü'nü geçerken, yoğun rüzgâr nedeniyle köprüden aşağı uçmaktan, bir kamyonun arkasına sığınarak kurtulmuş. O günden sonra motorla çıkmadan önce özellikle Boğaz'daki rüzgâr durumunu meteorolojiden kontrol etmeye başlamış. Feryal İlkova'nın hobileri bununla da kalmıyor. Yaklaşık üç yıldır yoğun olarak sörf yapıyor ve her seyahatinde, tatilinde bir sörf tahtası bulup atlıyor üstüne ve dalgalara bırakıyor kendisini. En son Kenya'ya gittiğinde, iki gün Hint Okyanusu'nda sörf yapmış. Bazen de işten eve dönerken arabayı Caddebostan'da kenara çekip, doktor önlüğünün altına giydiği şortu ve tişörtüyle bir-iki saat sörf yapıp eve öyle dönüyor. Onlarca hayat kurtarmasına rağmen, deniz ortasında bir başına kaldığında, hayatın ve dünyanın ne kadar mükemmel olduğunu hissettiğini söylüyor. Rutinin dışına çıkmayı her başardığı anın da mesleğinde bir ilerleme sağlayacağından emin. En çok İstanbul Boğazı'nda sörf yapmak istediğini söylüyor İlkova. "Çünkü Boğaz, dünyanın en güzel yerlerinden biri, ayrıca su çok akıntılı olduğu için insanı zorlayabiliyor ve bu spordan aldığınız keyfi artırıyor," diye konuşuyor. Bu kadar çok şeye zaman bulabilmesini ise, çok az uyumasına bağlıyor. Yoğun meslek hayatı, kongreler, gece çalışmaları onu tam anlamıyla bir gece kuşuna dönüştürmüş. Ama en önemlisi, hem meslek hayatında hem de sporda, hep daha iyiyi yaparken mutlu olması galiba...