kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Mayıs 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC

Patlamış mısır mucizesi

MÜJGÂN HALİS
Bir grup anne 2004'te bir araya geldi, bazı hastanelerin çocuk servislerinde yatan çocukları ziyaret edip, onlarla kendi çocuklarının oyuncaklarını paylaştı, masallar okudu. Ana Yüreği Derneği'ni kuran bu annelerin şimdi tek amaçları, yardım ağını genişletmek ve herkesin hasta çocuklara el uzatmasını sağlamak..
İLİŞKİLİ HABERLER
Patlamış mısır mucizesi
Her şey 2004'te internet aracılığıyla, Ankara'daki anneleri tanıştıran bir anneler grubuyla başladı. Çocukları hakkında yazışırken, bir çocuk yuvasını ziyaret etme fikri doğdu. Bu ziyaret için pastalar yaptırdılar, süsler, hediyeler aldılar, palyaço ayarladılar... Ziyaret sonrasında annelerden Pınar, izlenimlerini şöyle anlatıyor: "Yuvaya gittiğimde, bana düşen yedi çocuğun karnını doyurmamı söylediler ve elime bir kase içinde çorba ile kaşık verdiler. Bir kase ve bir kaşıkla yedi çocuk nasıl beslenir anlayamadım. Kaşığı kaseye daldırıp, karşımda kuş yavrusu gibi ağzını açmış bekleyen yedi yavruyu tek tek besledim." Ana Yüreği Derneği Başkanı Şebnem Çavuşoğlu, Pınar'ı dinlediğinde aklına kızı Didem'in geldiğini anlatıyor. Ne zaman Didem'in karnını doyurmak üzere eline tabak ve kaşık alsa, gözümün önüne yedi çocuk gelmiş, ağızlarını açıp, gözlerini dikmişler: "Anladım ki başka çocuklara uzanmazsam bana rahat yok."

ÇIĞ GİBİ BÜYÜDÜLER
Ocak 2004'te annelerden Şebnem ve Figen, bir öğlen tatilinde Hacettepe Hastanesi Pediatrik Onkoloji Bölümü'ndeki çocukları ziyarete gitmiş. Ellerinde börekler, patlamış mısırlar, kekler... Serviste tedavi olan 15-20 civarı hasta çocuğun kollarında, ayaklarında bir iğne ucu, iğnenin ucundan serum şişesine uzanan bir boru, serum şişesinden çocukların minicik, hastalıktan eriyip gitmiş vücutlarına akan ilaç... Saçlar dökülmüş, gül dudakları bir maske ile örtülmüş. Küçücük yüzlerinde kocaman bir çift göz kalmış. Sonrasını Şebnem Çavuşoğlu şöyle anlatıyor: "Getirdiğimiz yiyecekleri ailelere dağıttık. Figen'in yaptığı patlamış mısırlar inanılmaz işe yaradı. 19 aylık bir çocuk da patlamış mısır istediğini söyledi annesine. İlaçtan midesi bulanıyordu. Mısır iyi gelmişti. Jet gibi odadan çıktım, "Allah'ım inşallah patlamış mısırlar bitmemiştir," diye aklımdan geçiriyordum ki; kapıda Figen'le karşılaştım. Elinde bir tabak patlamış mısırı bana uzatıyordu. Figen, o tabakta bana patlamış mısır değil de; bir tabak altın uzatsaydı bu kadar işe yaramayacaktı." Patlamış mısırın hikâyesini e-mail grubuna yazınca, çığ gibi büyümüşler ve her ay Hacettepe ve SSK çocuk hastanelerini ziyaret etmeye başlamışlar. Bir yandan "Bir çocuğun başına böyle bir hastalık neden gelir ki?" diye isyan ederken, diğer yandan da daha önce oyun hamurunu bilmeyen, hiç legosu olmamış, pilli araba ile oynamamış, hiç kivi yememiş, poşetinden yeni çıkmış pijama giymemiş çocuklara bunları götürerek mutlu olmuşlar. İki kişiyle yaptıkları ziyaretler, 10'ar- 20'şer kişilik gruplara dönüşmüş. Sonra Ana Yüreği'nin 10 gönüllü annesi hastanelerin ve psikologların da onayladığı 10 öykü yazmış. Hastanede tedavi olan çocuklara moral olacak, satır aralarında çocuklara sebze meyve yemenin, diş fırçalamanın öneminin anlatıldığı öyküler... Şimdi amaçları bu 10 özgün masalı resimlendirip seslendirmek ve bunu bir CD'ye kaydedip hastanelerin çocuk bölümlerine dağıtmak.

MASAL OKUYORLAR
Ayrıca bu hastanelerin çocuk oyun odalarına da birer VCD oynatıcı koyup çocukların bu masalları istediklerinde izlemelerini sağlamak istiyorlar. Profesyonel bir spiker ve seslendirme yapmak isteyenlerden oluşan bir grup masalları okumayı üstlenmiş, ses kayıtları Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin desteğiyle fakültenin radyo stüdyosunda kaydedilmiş. 'Gönüllü çizer arıyoruz' duyurusuna Türkiye'nin her yerinden, hatta ABD'den, Fransa'dan 20'nin üzerinde çizer başvurmuş. Çizimler tamamlanmak üzere. Hastane odalarında kollarında serumlarla sağlık bekleyen çocuklar, şimdi bu öykülerle gülümseyecek hayata. Onlar hastane koridorunda çocuğunun tahlil sonuçlarının bir öncekinden daha iyi olmasını umarak bekleyen bir anne ile beklemeyi, ilaç alan bir çocuğa öğle yemeğini yedirmeyi, bir kenara atılan oyuncağın başka bir çocuğu mutlu ettiğini bilmeyi, hastanede tek başına yatan küçücük bir çocuğun saçını okşamayı tercih etmişler. Ve şimdi diyorlar ki: "Siz de gözlerinizin dünyaya daha farklı baktığını, kişiliğinizde sizi rahatsız eden köşelerin törpülendiğini görmek ister misiniz?"