Bir Helin vardı canı sıkılan...
Sırada ne var, dekoratör olmak mı? CD arşivi yapıp DJ'liğe soyunmak mı? 'Sahil Güvenlik' dizisindeki Pamela Anderson'a özenip Türkbükü'nün cankurtaranı olması mı? Pek de fena fikir sayılmaz, aferin Ayşecan'a!) Ya da ani bir dönüşle kendini New Age havalarına kaptırıp yogiliğe sardırması mı? Açıkçası buradan bakınca kestiremiyorum ama Helin Avşar'a üzülmekte sınır tanıyamıyorum!! Her defasından Ah Helin, yapma be güzel Helin' diye bacaklarımı dövüyorum... Bravo bana! Sanki bütün dertlerim bitti de bir Helin kaldı... Demek ki Kardeş Avşar'ın kaderinde bu da vardı. Oysa az daha dişini sıksa geleceğin sahne kostümcüsü, Nur Yerlitaş'ı falan olacaktı (yersen!). Ama yine canı sıkıldı! Attı kendini sahnelere, gruplar kurup çıktı jürinin önüne. Zaten onun canı doğuştan sıkkındı ya neyse...
EYŞAN NİÇİN JÜRİDE? Neymiş? 'Şarkı Söylemek Lazım'mış! Bir ünlü şarkıcı, şarkı söylemeyi bilmeyen diğer ünlüyle düetler yapacak, SMS'leri toplayacakmış. Kim daha çok SMS toplarsa birinci olacakmış. İstersen mandalinanı, antep fıstıklı çikolatanı alır pazar pazar izlersin. Beğenmezsen zap'lar geçersin! Ben Helin'i gördüm ya öylece kala kaldım ekran başında. E yılların magazin birikimi, anlarsınız artık... Ama o da ne? Dünyanın en sıkıcı jüriliğini kimseye kaptırmayacak altı kişi yanyana dizilmiş. Ki babacan Fuat Güner'e ve broşuyla jüri üyelerinin en zarifi İnci Çayırlı'ya saygımız sonsuz. Yarışmacılardan 9'ları 10'ları esirgemeyen Erol Büyükburç'a sempatimiz daha da sonsuz... Ama üç yanlış üç doğruyu götürüyor işte! Allah aşkına Eyşan Özhim'in jüri üyeliği nedir? O nasıl bir gülümseye gülümseye antipatik olabilme yeteneğidir? Kendisi hangi akla hizmet jüriye, Bülent Ersoy'un deyişiyle 'heyet-i umumiyeye' seçilmiştir? Sonra hangi engin görüşüne dayanarak puan vermektedir? Olcayto Ahmet Tuğsuz ise bir diğer, neye göre puanladığı belli olmayan nadide jüri üyesidir. Peki, peki anladık; her şeyi o bilir! Oray Eğin'e gelince, kelimeler yetersizdir... Besbelli kendisine jürinin 'Doğrucu Davut'luğunu görev bellemiş, ne kadar ters giderse o kadar çok reyting toplayacağını zannetmiştir. Ki biz ekran başındakiler de bu oyuna gelmiş, Oray konuşurken nefes almadan ekrana kilitlenmişizdir (tamamen yokluktan yani). Tabii şu iki soruyu sorarak; 1. İte kaka Armağan Çağlayan olunur mu? 2. Şu atışmalarının altını biraz daha doldurması ve inandırıcı olması zor mu?
KÖRÜ KÖRÜNE İNANIYOR Dönelim canı sıkılan Helin'e... Bizim kulağımız yanlış mı duyuyor söylesenize? Birileri bu kızı fena halde kandırıyor, bu köşeden bilgisine! Ferda Anıl Yarkın'la ikili olmuşlar- ki ben bir küçük 'Sonuna kadar geldim aşkın' hastasıyım-. İki haftadır Helin böğürüyor, jüri coşkuyu veriyor. Birileri bizi de onu da salak yerine koyuyor. İdolü Güler Sabancı olmasına rağmen, kız zaten dolduruşa gelmeye, dolmuşa binmeye müsait! Kendisini tanıdığım için söylüyorum. Öyle bir saflığı, körü körüne inanması vardır ki... İyi niyetinde o kadar boğulur ki. Kendini bilemez, karşısındakinin niyetini göremez. Baktım yine her zamanki gibi inanıyor başardığına. Ama olmuyor! Misal Olcayto Bey "Sesin Hülya'dan iyi!" diyor. Eh bu da ayıp oluyor! Çünkü iyi falan değil. Didem Uzel bir, Helin iki. İkisi de fevkaladenin fevkinde kötüler! Bence bu tamamen Hülya Avşar'ı malzeme edip, reyting toplama taktiği. Yine Helin araç, yine Helin haber malzemesi... Yani bu gazla, üç vakte kadar kız kendini Madonna zanneder, "Seneye Eurovison'a ben gideceğim" derse şaşmayın derim. Teessüflerimi iletirim...
|