|
|
Aşık Demirel....
Süleyman Demirel'i bir siyasetçi olarak hiç benimseyemedim. Hatta Demirel ağzıyla kuş tutsa "İstemem vejetaryenim" diyecek kadar aksi istikametteyim. Buna karşın pazartesi öğleden sonrasından beri bir insan olarak onu çok seviyorum. Sebebi size çok küçük ya da basit gelebilir ama ben hikayeyi duyunca bir süre yerimden kalkamadım. İşin özeti şu: Süleyman Demirel içinde kendi hikayesinin de anlatıldığı 'Zincirbozan'ın galasına davet edilmiş. Güniz Sokak'tan bu davete çok samimi bir yanıt gelmiş: "Kusura bakmayın, Nazmiye Hanım, Beyefendi'yi görmeden yatmıyor. Süleyman Bey, her gece saat 21.00'de evde olduğu için bu davete katılması mümkün değil!" İnsan hayatında bazı anlar vardır; o anlarda tüm davetler, sıfatlar, geçmiş ve gelecek zaman anlamını yitirir. Kader denilen şey ne garip; 12 Eylül sabahı Zincirbozan'daki zorunlu ikamet için hazırlanmalarını isteyen askere "Beyefendi devletin hizmetinde... Ben değilim, benim evim burası" diyen Nazmiye Hanım ile saat 21.00'de eşini görmeden yatmaya gidemeyen Nazmiye Hanım aynı kişi... Ve 12 Eylül sabahı Nazmiye Hanım'a "Sen hep benimle beraberdin, beni yalnız bırakma" diyen Süleyman Bey ile şimdi sağlığı bozulan Nazmiye Hanım'ı yalnız bırakmayan aynı Süleyman Demirel... Bu tercihe saygı duymamak mümkün mü? Bildiğim kadarıyla Süleyman Demirel için bir gala da Ankara'da düzenlenecek. Bu hayatta gördüğüm en insani halkla ilişkiler faaliyeti...
|