kapat
   
14 Şubat 2007 Çarşamba
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Türkiye geri dönüşü olmayan noktayı geçti

Uçakla giderken bir yere gelirsiniz... Burası "Geri dönüşü olmayan nokta" dır artık. Uçağın yakıtı kalktığınız havaalanına geri dönmenize yetmez artık. İleriye doğru uçmak ve nereye varmayı hedefliyorsanız oraya varmak zorundasınızdır.
Antik Roma'da "Geri dönüşü olmayan noktayı geçmek" anlamını ifade etmek için "Rubikon' u geçmek" kavramı kullanılırmış.
Rubikon, (İtalyancası Rubicone) Kuzey İtalya'daki, Galya ve İtalya arasında sınırı oluşturan bir nehirmiş. Roma generallerinin orduları ile bu nehri geçmeleri yasakmış. Roma hukukuna göre Rubikon'u geçmek, sivil siyasete askerin müdahale etmesi anlamına gelirmiş. Julius Sezar, M.Ö. 49 yılında Rubikon'u geçmiş ve Roma'da yönetime el koymuş.
Bir kağıt oyunu olan "Bezik" te de, "Rubikon" kavramı, rakibin sayısını iki kattan fazla geçince kullanılmaz mı?
Aslında her ülkenin Rubikon nehirleri vardır. Ancak bu rubikonlar, sadece askerin sivil siyasete müdahalesi anlamına gelen çizginin aşılması konusunda geçerli değildirler. Bir de, ülkelerin temel siyasetlerini ve ekonomik kararlarını belirlerken göz önünde bulundurmaları gereken "Geri dönüşü olmayan nokta" lar vardır.

BİZİM RUBİKONLARIMIZ
Örneğin içe dönük ekonomisi, yarı demokratik ama ağırlıklı ideolojik ve totaliter rejimi, köylülüğün ağır bastığı demografik yapısı bulunan ülkelerde, siyasetin geri dönüşü olmayan noktaları pek yoktur. Her siyasi karardan geri dönülebilir ve bu, ne ekonomiyi ne de toplumsal yaşamı etkiler.
Eski Türkiye böyleydi.
Ekonominin yönünü kararnameler, paranın yabancı paralar karşısındaki değerini maliye bürokratları belirlerdi. İstihdam kamu ağırlıklıydı. Ekonomideki arz ve talebe, buğday üretimi ve resmi alım fiyatları yön verirdi. İthalat da, ihracat da, bankacılık da devletin ya tekelinde ya da gözetimindeydi.
"Soğuk Savaş" ın bir yansıması olarak, içerideki siyasi dalgalanmalar, ülkenin Sovyet Bloku'na kayma ihtimalini işaret etmiyorsa, dışarıda fazla ilgi görmezdi. Seçimle iktidar olanlar rakiplerini hapse atabilir, askeri darbelerde de herkes hapse atılabilirdi.
Bugün ise bu tablo çok farklı. Çünkü Türkiye "Geri dönüşü olmayan nokta" yı geçti. Belki Sovyetler Birliği'nin çöküşü ertesinde Soğuk Savaş sona erdiği için geçtik bu noktayı, belki daha önce Özal reformları ile ekonomi dünyaya açıldığı için geçtik. Gümrük Birliği'nin başladığı 1995'te de geçmiş olabiliriz geri dönüşü olmayan noktayı, Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerinin başladığı 2005'te de geçmiş olabiliriz.

YENİ TÜRKİYE
Ama artık kesinlikle hepimiz, tüm siyasetçiler ve sivilasker bürokratlar bilmeli ki, Türkiye'nin girdiği yoldan geri dönmesi, eskisinden çok farklı ve büyük riskler taşıyor.
Eskiden en büyük ekonomik krizler bile nispeten hafif hasarlarla atlatılabilirdi. Köylü köyüne, kentli de kendi kabuğuna kapanırdı. Bugün ise, 200 milyar doları aşkın bir dış ticaret hacmi, milyonlarca kişinin tüketim kredisi kullandığı bir finansman piyasası, dış borsalara endekslenmiş bir piyasa, hizmet ve sanayi ağırlıklı bir toplum var.
Eskiden tarımsal ürünlere dayalı ihracat, petrol alımına yettiği zaman, bu herkesi tatmin ederdi. Şimdi enerji sağlamak için 30 milyar dolar dolayında dış alım yapılıyor. Kentler doğalgazla ısınıyor artık.

DÜNYALI VE AKILLI
Bugün AB üyelik hedefi sade siyasetin özgürleşmesi anlamına gelmiyor. En büyük ihracat pazarı da Avrupa şimdi.
Eski Türkiye ile Yeni Türkiye arasındaki sayısız farkı listelediğiniz zaman, herkesin sırtında yumurta küfesi olduğunu çok açık görürsünüz. Irkçılık, yabancı düşmanlığı, kökten dincilik, militarizm ve benzeri hevesler, herhalde hep var olacak. Ama bunlar marjinal kalmak zorundalar.
Çünkü Türkiye geri dönüşü olmayan noktayı geçti. "Dünyalı"
ve "Akıllı" olmanın çizgisi dışına çıkıldığı anda, ülkenin istikrarı da, dirliği de, düzeni de trajik krizlere konu olabilir.
Bu gerçeği bilmekte fayda var sanıyoruz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Keşke Bolu Dağı Tüneli açılmasa mıydı?   / 13-02-2007
 Kelimeler aşkta da siyasette de kifayetsiz kalabilir...   / 12-02-2007
 Siyasetçilere siyaseti öğretmek bize mi düşer ki?   / 11-02-2007
 Devlet derinleştikçe hukuk sığlaşır...   / 10-02-2007
 Yatırım yapan girişimciler gazete okumuyor mu?   / 09-02-2007
 Türkiye ve ABD   / 08-02-2007
 Bizim asıl ata sporumuz "Gölge boksu"dur   / 07-02-2007
 Türkiye'de seçmen kimi ABD kimi tutuyor...   / 06-02-2007
 "Bilgi kirlenmesi" mi yoksa "Aldatma oyunu" mu?   / 05-02-2007
 Kendi gücünü bilmek aklın da kanıtıdır   / 04-02-2007
YILMAZ ÖZDİL
Oylar İbo'ya...
Tatlıses, milletvekili...
ERGUN BABAHAN
Susuz yaz
Susuz bir yaz bizi bekliyor. Açıklamalara...
MEHMET BARLAS
Türkiye geri dönüşü olmayan noktayı geçti
Uçakla...
UMUR TALU
Hangisi vahim!
Dipsiz Kuyu'nun diplerine inerek dün...
FATİH ALTAYLI
Vergi kaçırmadıysanız bu rapor ne!
Bugün Cumhuriyet...
ERDAL ŞAFAK
Kıbrıs'a bir "Gül"
2003 Kasım'ı....
Danimarka Türk 'gece kuşu' arıyor
Natteravnene... Danca "gece kuşları" demek. Sorunlu semtlerde gece...
K.Kore elektrik alıp nükleere son verecek
İki ülkeyle yaşanan nükleer krizlerden birinde, önemli bir adım...
Gülle bitsin
Gülle bitsin
Sevgililer Günü'nde Alkmaar'ı konuk edecek F.Bahçe, sahaya...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
Bize Ulaşın
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu