| |
|
|
Eski Genelkurmay Başkanı'na "Tokat!.."
Anamur'dan Eczacı Niyazi Sinanoğlu aradı. Eski Demokrat Parti milletvekillerinden (İçel) Hidayet Sinanoğlu'nun oğlu. "Ben o zamanlar 12 yaşında bir çocuktum" diyerek. Ve başladı anlatmaya:
"İsrail Evleri" nde oturuyorduk. Ankara'nın Emek Mahallesi'nde. En üst kattaydık. Bizim altımızda Sadık Amca (eski milletvekillerinden Sadık Perinçek) oturuyordu. Oğlu Doğu, benden büyüktü. Karşı dairede ise "İskender Cenap Ege. (Eski Bakan) Nuri Paşa da bizim apartmandaydı.
Nuri Paşa, Genelkurmay eski Başkanlarından emekli Org. Mehmet Nuri Yamut. İhtilal olduğunda Demokrat Parti İstanbul milletvekiliydi.
Bu ayrıntıdan sonra dönelim yine Niyazi Sinanoğlu'nun "çocukluk anılarına."
İhtilalden birkaç gün sonraydı. Sokakta oynuyorduk. Bizim apartmanın önünde askeri bir araç durdu. İçinden bir subay, bir astsubay ve erler indiler. Subay üsteğmendi veya yüzbaşı... Yıldızları vardı. Hepimiz koşuştuk. Apartmana girdiler, babam evde yoktu, Nuri Paşa'nın kapısını çaldılar.
Kapıyı Nuri Paşa açar. Elinde asası, yakasında İstiklal Madalyası vardır. Subay bağırır: - Hırsızlar!.. Vatanı sattınız!.. Tutukluyoruz... Gel bizimle. Nuri Paşa asasını kaldırır: - Ben Çanakkale kahramanıyım, Atatürk' ün silah arkadaşıyım, İstiklal Savaşı gazisiyim, eski Genelkurmay Başkanıyım... Bana hakaret edemezsiniz.
Hidayet Sinanoğlu ağlayarak, anlatmayı sürdürdü: - Subay bir tokat patlattı... Astsubay da Nuri Paşa' nın kıçına bir tekme... - Paşa düştü, gözlüğü kırıldı, merdivenden yuvarlandı. - Sonra? - Biz çocuklar merdiven sahanlığında korkuyla büzülmüştük. - Sonra? - Askerler koşup geldiler... Kan revan içindeki Nuri Paşa' nın kollarına girdiler, alıp götürdüler... Paşa' yı bir daha hiç görmedik.
Mehmet Nuri Yamut 1890'da Selanik'te doğdu. 1912'de esir düştü. 1920'de kurmay oldu, Anadolu'ya geçip, Milli Ordu'ya katıldı. 1950-1954 arasında Genelkurmay Başkanlığı yaptı. Ve 1961'de "yargılandığı" Yassıada'da öldü.
Niyazi Sinanoğlu'nu dinledikten sonra Genelkurmay'ın internet sitesine girdik. Emekli Org. Nuri Yamut'un "1954' te emekli olduğu" yazılıydı. "1961' de ölüp Zincirlikuyu' da toprağa verildiği" de vardı. Ama "Yassıada" ya dair, "nerede öldüğüne dair" tek kelime yoktu.
|