kapat
   
11 Ocak 2007 Perşembe
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Merkez Bankası'nın kur taahhüdü yok
Yılmaz ile işadamları atıştı!
"Fiyat istikrarı sağlanamadı"
Merkez Bankası'nın kur taahhüdü yok

Merkez Bankası'nın kur taahhüdü yok

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ''Bankamız, tüm politikalarını 2007, 2008 ve 2009 yılları için yüzde 4 olarak belirlenen enflasyon hedeflerinin gerçekleştirilmesine yönelik olarak uygulamaktadır'' dedi.

Yılmaz, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ve Dünya Gazetesi tarafından düzenlenen ''2007 Yılı Para Politikaları'' konulu toplantıda, 2006 yılının ilk 7 ayında enflasyonun hızla yükselmesi, özellikle Nisan ve Mayıs aylarında beklenenin çok üzerinde gerçekleşmesi, finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar ve siyasi gelişmelerin yarattığı belirsizlik algılamaları sonucunda enflasyon beklentilerinin de enflasyon hedefinden uzaklaştığını belirtti.

12
aylık enflasyon beklentilerinin, Nisan ayındaki yüzde 5,5 seviyesinden Temmuz ayında yüzde 8,1 seviyesine, 24 aylık enflasyon beklentilerinin ise Nisan ayındaki yüzde 4,7 seviyesinden Temmuz ayında yüzde 6,1 seviyesine yükseldiğine dikkati çeken Yılmaz, beklentilerdeki bu bozulmanın kalıcı olma ve enflasyonu orta vadede hedeflerden uzaklaştırma olasılığının ortaya çıkması üzerine Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun, temel politika aracı olan kısa vadeli faiz oranlarını etkin bir biçimde kullandığını kaydetti.

Yılmaz, kurulun bu kapsamda hem orta ve uzun vadeli enflasyon beklentilerindeki bozulmanın durdurulması hem de orta vadede enflasyon hedeflerinin ulaşılabilir kılınması amacıyla güçlü bir parasal sıkılaştırmaya gittiğini, politika faiz oranlarını Haziran-Temmuz döneminde 425 baz puan artırarak yüzde 17,5 seviyesine çıkardığını vurguladı.

Para Politikası Kurulunun bu güçlü parasal sıkılaştırması ve finansal istikrara yönelik alınan önlemler sonrasında mali piyasalardaki oynaklıkların kademeli olarak azaldığını, orta ve uzun vadeli enflasyon beklentilerinin kısmen iyileştiğini anlatan Yılmaz, bu çerçevede 12 ve 24 aylık enflasyon beklentilerinin 2007 yılı ocak ayı itibariyle sırasıyla yüzde 6,8 ve yüzde 5,4 seviyesine gerilediğini anımsattı.

Yılmaz, enflasyon beklentilerinde gözlenen bu iyileşmenin, uluslararası likidite koşullarının ılımlı seyretmesi ve enflasyonun gelecekte izleyeceği seyrin yılın ilk yarısına kıyasla giderek daha olumlu bir görünüm sergilemesiyle Para Politikası Kurulunun, 2006 yılı Ağustos-Aralık döneminde politika faiz oranlarını sabit tuttuğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:

''Bu noktada, temel politika aracımız olan kısa vadeli faiz oranlarına ilişkin kararlarımız konusunda son derece önemli iki unsura dikkatinizi çekmek istiyorum. İlk olarak Merkez Bankasının kısa vadeli faiz oranlarına ilişkin aldığı kararlar, ekonomik aktivite ve enflasyon üzerindeki etkisini diğer ekonomilerde de olduğu gibi belirli bir gecikmeyle göstermektedir. Bu nedenle bankamız faiz kararlarını alırken enflasyonun bugünkü seyrine değil, orta vadede izleyeceği seyre bakmakta; enflasyonun orta vadedeki seyrinin hedeflerle uyumlu olmasını gözetmektedir. Ancak bizim gibi uzun süre yüksek ve kronik enflasyon yaşamış ülkelerde bu orta vadeli bakış açısının yerleşmesi zaman almakta ve bu da enflasyonla mücadelenin önündeki en önemli engellerden birini oluşturmaktadır. Bu nedenle alınan faiz kararlarının doğru bir biçimde yorumlanabilmesi ve daha etkin olması bakımından orta vadeli bakış açısının ekonomideki tüm birimler tarafından anlaşılması ve benimsenmesi son derece önemlidir.''

İkinci olarak, Merkez Bankasının enflasyonun orta vadedeki seyrini öngörebilmek için geniş bir veri setinden yararlandığını; bu çerçevede orta vadeli bir bakış açısıyla yaptığı sayısal enflasyon tahminlerini ve buna uygun politika tepkisini üç ayda bir yayımladığı ''Enflasyon Raporu'' aracılığıyla kamuoyuna duyurduğunu ifade eden Yılmaz, ''Ancak elbette ki elde ettiğimiz her yeni bilgi ve her yeni gelişme enflasyonun seyrine ilişkin öngörülerimizi ve sayısal enflasyon tahminlerimizi değiştirebilmektedir. Bankamız tarafından yayımlanan tahminler bu çerçevede değerlendirilmeli ve ekonomik ortamı oluşturan koşullar değiştiğinde değişebileceği unutulmamalıdır'' diye konuştu.

PETROL VE ENERJİ FİYATLARI RİSK UNSURU

Yılmaz, öncelikle para politikasının sıkı duruşunun, özel tüketim talebini etkileyerek enflasyona düşüş yönünde verdiği desteğin önümüzdeki dönemde devam edeceğini öngördüklerini ifade ederek, şöyle devam etti:

''Enflasyonun seyri üzerinde güçlü etkileri olan ham petrol fiyatlarının gelişimi son dönemde olumlu bir görünüm sergilese de petrol ve enerji fiyatları enflasyon hedeflerini her zaman etkileyebilecek önemli bir risk unsurudur. Enflasyon sepeti içerisinde önemli bir ağırlığı olan işlenmemiş gıda fiyatları, mevsimsel koşulların etkisiyle keskin hareketler göstererek dalgalı bir seyir izlemesi nedeniyle enflasyonun gelecekte izleyeceği seyirde belirsizlik yaratan bir diğer unsurdur. Hizmetler sektöründeki fiyat katılıklarının giderilmesi de enflasyonla mücadelede büyük önem taşımaktadır. Bunun için söz konusu sektörlerde arzı ve rekabeti artırıcı uygulamalara gidilmesi gerekmektedir.''

MALİ DİSİPLİN

Yılmaz, 2006 yılı sonu itibariyle Türk parasındaki değer kaybının enflasyon üzerindeki birincil etkilerinin büyük ölçüde tamamlanmasıyla dalgalanma döneminin enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerinin büyük ölçüde ortadan kalktığının görüldüğüne de değinerek, şunları kaydetti:

''Ancak, küresel risk algılamalarında ve uluslararası likidite koşullarındaki hızlı değişiklikler ve bunun sonucunda yurt içi finansal piyasalarda yaşanabilecek benzer dalgalanmalar enflasyonun geçici olarak öngördüğümüz seyrin üzerine çıkmasına neden olabilecek bir risk unsurudur. Maliye politikası çerçevesinden baktığımızda, enflasyonun orta vadede düşüş eğiliminin devamını sağlayan unsurlardan birinin mali disiplinin ve hedeflerle uyumlu gelirler politikasının tereddütsüz devam ettirilmesi olduğu unutulmamalıdır. Bu çerçevede gelirler politikasındaki ayarlamalar ve faiz dışı kamu harcamalarının enflasyona ve enflasyon beklentilerine etkisini yakından takip etmekteyiz.''

Yapısal reformların gerçekleştirilmesi, rekabet ve yatırım ortamının iyileştirmesinin verimlilik artışını desteklediğini ve enflasyonun düşüş sürecine önemli katkı yaptığını anlatan Yılmaz, yapısal reform sürecinin beklentiler üzerinde de belirleyici bir etkisi olduğunu, bu alandaki adımların kesintisiz bir biçimde sürmesinin orta vadede enflasyondaki düşüşün kalıcılığı açısından son derece önemli olduğunu vurguladı.

ENFLASYON HEDEFİ

Yılın ilk yarısına göre, önemli bir iyileşme görülse de orta vadeli enflasyon beklentilerinin hedeflerin üzerinde seyretmesinin, fiyatlama davranışlarında bozulmaya yol açma olasılığı nedeniyle, enflasyonun görünümüne ilişkin önemli risk unsurlarından birini oluşturduğunu dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:

''Her ne kadar Avrupa Birliği'yle müzakere sürecinde siyasi gelişmeler zaman zaman ön plana çıksa, aksamalar ve gecikmeler olsa da, bu süreç ekonomik anlamda gelişmiş ekonomilere yakınsamayı ifade etmekte ve IMF ile birlikte yerli ve yabancı ekonomik birimler için önemli birer çapa görevini görmektedir. Beklentiler üzerinde son derece etkili olan bu perspektifin korunması gereklidir. Tüm bu gelişmeler bir arada değerlendirildiğinde Para Politikası Kurulu temkinli tavrını korumaktadır. Bankamız, tüm politikalarını 2007, 2008 ve 2009 yılları için yüzde 4 olarak belirlenen enflasyon hedeflerinin gerçekleştirilmesine yönelik olarak uygulamaktadır. Bugün itibarıyla, para politikasının temkinli duruşu ve mali disiplin devam ettiği, gelirler politikası enflasyon hedefleriyle uyumlu yürütüldüğü ve beklentiler etkin bir şekilde yönetildiği sürece enflasyon hedeflerine ulaşılabileceğini öngörmekteyiz.''

DALGALI KUR REJİMİ

Yılmaz, dalgalı kur rejiminin, uygulanan enflasyon hedeflemesi rejiminin temel unsuru olduğuna dikkat çekerken, kur rejimi seçiminin hükümet ile birlikte yapıldığını, bu rejim altında kur politikasının tasarımı ve uygulanmasının ise Merkez Bankasına ait olduğunu belirtti.

Dalgalı kur rejiminde kurun seviyesinin döviz arz ve talebi tarafından piyasa koşulları altında belirlenmesinin esas olduğunu ifade eden Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu çerçevede Türk parasının kısa dönemdeki değerini, döviz arz ve talebine ilişkin gelişmeler, piyasa oyuncularının davranışları ve kısa vadeli beklentiler belirlerken; uzun dönemdeki değerini, ekonomik temeller, yapısal reformların seyriyle orta ve uzun vadeye ilişkin beklentiler belirlemektedir. Enflasyon hedeflemesi rejiminde Merkez Bankasının temel politika aracı kısa vadeli faiz oranlarıdır ve gerek iktisat yazını, gerekse ülke uygulamaları bizim gibi uluslararası sermaye hareketlerinin serbest olduğu ekonomilerde, merkez bankalarının hem faiz oranlarını hem de döviz kurlarını aynı anda kontrol etmelerinin mümkün olmadığını göstermektedir.''

MB'NİN KUR TAAHHÜDÜ YOK

''Merkez Bankası'nın döviz kurunun seviyesine ilişkin açık veya zımni bir taahhüdü veya Türk parasını değerli kılmak yönünde bir politikası yoktur, olamaz da'' ifadesini kullanan Yılmaz, dalgalı kur rejiminin uygulanmaya başladığı 2001 yılından bugüne kadar olan döneme bakıldığında döviz kurlarında, en sonuncusu Mayıs-Haziran döneminde yaşanan türden dalgalanmalar yaşanabileceğini bildirdi.Merkez Bankası'nın döviz piyasalarındaki davranış biçiminin son derece açık olduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:

''Kur riski piyasa oyuncularının üzerindedir. Yaşanan dalgalanmalar bu tür risklerin her an ortaya çıkabileceğini ve mutlaka iyi yönetilmesi gerektiğini açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Ekonomik birimlerin modern anlamda risk yönetim ilkeleri çerçevesinde bilançolarındaki risklere karşı gerekli korumayı sağlamaları şarttır. Bu kapsamda bankacılık sektöründe önemli kazanımlar elde edilmiştir. Özel sektörün de bu anlamda benzer bir yaklaşım sergilemesi gerekmektedir. Bu konuya özel bir önem vermemin ve hemen her konuşmamda benzer ifadelerle vurgu yapmamın nedeni, dalgalı kur rejimi ve politikası altında ekonomik birimlerin karşı karşıya kalabilecekleri olası risklere dikkat çekmek ve farkındalığı artırmaktır. Aksi takdirde riskin iyi yönetilmemesinin yol açtığı tahribat tüm ekonomiyi etkilemektedir.''

''YTL İTİBAR KAZANIYOR''

Türk parasının 2002 yılından bugüne kadar yabancı paralar karşısındaki değerinin izlediği seyre bakıldığında, sıkı para ve maliye politikalarına devam edildiği, yapısal reformlar uygulandığı, siyasi istikrar sürdüğü ve makro ekonomik istikrara ilişkin kararlılık devam ettiği sürece temel eğilimin Türk parasının itibar, değer kazandığı eğilim olduğunun görüleceğini dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:

''Bu süreç aynı zamanda Türk parasının, zaman zaman kesintilere uğrasa da sağlıklı bir ekonomide olması gerektiği gibi, giderek artan oranda yatırım amaçlı olarak tercih edildiği bir süreçtir. Dolayısıyla Türk parasının değeri açık şekilde bir sonuç olarak karsımıza çıkmaktadır. Uyguladığımız kur politikasının gereği olarak döviz kurlarının piyasa koşulları altında belirlenmesi, bankamızın döviz piyasalarında hiç işlem yapmayacağı anlamına gelmemektedir.

''Yılmaz, Merkez Bankası'nın, gerektiğinde döviz alım ihaleleri ve doğrudan müdahale yoluyla piyasaya yön verdiğine işaret etti. 9 Ocak 2007 tarihi itibariyle doğrudan müdahale ile yaklaşık 5 yıllık bir sürede, piyasadan 44,8 milyar dolar tutarında net döviz alımı gerçekleştirildiğini belirten Yılmaz, 2002 yılı Nisan ayından bugüne kadar banka rezervlerinin yüzde 199 oranında artarak 29 Aralık 2006 itibarıyla 60,8 milyar dolar seviyesine ulaştığını kaydetti.

1 2 3 4 5
 
DİĞER EKONOMİ HABERLERİ
 Borsa yükseldi, dolar ve faiz geriledi
 Ek zamlı maaşlar belli oldu...
 2007 iç piyasanın canlanacağı bir yıl olmayacak
 Benzinde indirim
 Şehit ailelerine konut kredisi
 ''Güler yüzlü memurlar'' geliyor
 Cepte operatör değişimi
 Halkbank en kısa sürede özelleşecek
 2006'da en çok altın kazandırdı
 Rusya petrol vanalarını yeniden açtı
 Azerbaycan doğalgazı Gürcistan'a akıyor
 Telekom'dan "Tatlıya Bağlayalım" kampanyası
 Turkcell'e ''2006'nın yıldızı'' ödülü
 Fon, Genç Parti'nin alacağı Hazine yardımına el koydu
 Yabancı yatırımcı aba altından sopa gösterdi
 Mısır, Türk yatırımcı için sanayi bölgesi kuruyor
 Akbank, kurucu senetleri geri satın aldı 'Yatırımcı Dostu'...
 Domates fiyatı muzu solladı
 Dubai'de ev alana jet ve Jaguar Bedava!
 'Sesimizi çıkarıyoruz çünkü geçmişte ağzımız çok yandı'
 Balkaner, TMSF'yi 'inşaatçı' yaptı
 TK onaylamayınca Türk Telekom tarifeleri açıklayamadı
 Hazine 1 milyar dolarlık tahvil sattı
 Fiskobirlik fındık kokulu şampuan üretti
 316 bin kişi vergi beyanında sıfır çekti
 Yünsa, Basmacı ile ortak şirket kuruyor
 Kamu bankalarında özelleştirme 10 yıla çıktı
 Yıl sonu TÜFE beklentisi yüzde 6.98'e çıktı
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN
Akbank-Citigroup işbirliğine Rekabet'ten yeşil ışık...
ABDURRAHMAN YILDIRIM
100 milyar dolarlık ihracat hedefi niye korkutur...
Kızını zorla gerdeğe soktu
Patnos'ta amca oğlu ile zorla evlendirilen genç kız, düğün sonrası...
Gitar virtüözünü doçent yapmadılar
Dünyaca ünlü gitar virtüözü Ahmet Kanneci, doçentlik sınavında jüriye...
Beleşçi milletvekilleri köşkü mesken tutmuş
Beleşçi milletvekilleri köşkü mesken tutmuş
Florya Atatürk Deniz Köşkü'nde kalan eski milletvekilleri Metin Işık...
Sis değil teknik arızadan düştü
Sis değil teknik arızadan düştü
Irak Ulaştırma Bakanlığı, 34 kişinin yaşamını yitirdiği uçağın...
IMKB
E: 37.640 D:% 2,76
DOLAR
S: 1,440 D:% -0,587
EURO
S: 1,864 D:% -0,640
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu