|
|
Beni başrolde Özgü'nün yanına yakıştırmıyorlar
Gülendam'ın babası Abuzer karakterini canlandıran Cezmi Baskın: 'Filminizin başrolünde kimler var?' diye soruyorlar. Özgü Namal'la ben varım! Şaşırıyorlar, 'Bu yaşlı adamla bu genç kızın ne işi var!' diyorlar.
* 12 Eylül dönemini anlatan fimler revaçta. Filminiz bu konunun işlenmemiş hangi yönünü ele alacak? Demokrasi belirli bir yıldan sonra yol kazası geçiriyor ve yoldan çıkıyor. Bu raydan çıkışlar ülkenin omurgasını zedeliyor, insanları serseme çeviriyor, değer yargılarını hırpalıyor. Bizim bu filmimiz de; bu yol kazasından nasibini alan, ülkenin bir yerinde yaşayan yerel müzisyenlerin sosyal hayatını, o dönem yaşadıkları ekmek kavgalarını anlatıyor.
* Filmin, kışla mantığının sosyal yaşama dayatılması nedeniyle ortaya çıkan absürd durumları anlattığı belirtiliyor. Yani bu bir kara komedi mi? Filmleri
komedi, dram gibi ayırmaktan pek hoşlanmıyorum. Kışla mantığı denilen, o bahsettiğim fon... Biz yaşamı objektif olarak seyircinin önüne seriyoruz. Bu olay içinde komediler var, dramlar var, acılar var, hüzünler var, keyifler var. Bu bir bütün...
GÖRÜŞLER DEĞİŞTİ
* Eskiden 12 Eylül'ü fon veya konu alan filmler çok fazla çekilemezdi. Yönetmenler yapımcılar artık daha cesaretli. Bunu neye bağlıyorsunuz? Bunun sebebi bence artık tarihe insanların uzaktan ve objektif yaklaşması... Şimdi bu tür olayları günü gününe yaptığınız zaman o olayların içinde kalırsınız ve objektif olamazsanız. Yaşanan olaylardan 10, 20, 30 yıl geçtiği zaman o dönem için bir sürü yazılar yazılır, araştırmalar yapılır, görüşünüz değişir ya da olgunlaşır. Sonuç olarak o olaya uzaktan, objektif bakmaya başlarsınız. Ve bugün o uzaklığa eriştiğimiz gündür!
* Filmde müzik başrolde. Yerel müzisyenlerin hikayeleri konu ediliyor. Siz de keman çalan bir müzisyen rolündesiniz... Bu filme başladığım zaman bir gerçeği öğrendim; bizim anladığımız, bildiğimiz müzik ve müzisyenlerin dışında da Anadolu'da başka bir müzik deresi akıyor. Örnek olarak yerel sanatçılar var. Bizim plağını dinlemediğimiz, televizyonda görmediğimiz, ilgilenmediğimiz bir müzik türü var. Bizim kentliler olarak bu müzikle pek alakamız yok. Hatta bu müziğe biraz küçümseyerek baktığımız da olmuş. Bu tür müzikle tanıştım ben. Canlandırdığım Abuzer de bu müziğin içinden biri.
ARMUT DALINA ÇIKAR!
* Rolünüze nasıl hazırlandınız peki? Keman çalmayı az da olsa öğrendiniz mi yoksa 'mış' gibi mi yaptınız? Keman için ders aldım. Benim oğlum aslında keman virtüözü ama onun bana bir faydası olmadı. Hem o Ankara'da, hem de klasik müzik çalıyor. Hep babalara benzer ya oğullar, ben oğluma benzemeye çalıştım. 'Armut dibine düşer'i, 'armut dalına çıkar' yaptım. Ve bir ay çok sıkı çalıştım. Komik de bir olay oldu. Yönetmenimiz Sırrı Süreyya Önder, 'Görsel bir DVD var, yeni öğrenenler için, yay tutuşunu, çekişini filan anlatan, kemanı oradan çalış' dedi. Gittim ben de 'Yeni öğrenenler için keman metodu varmış sizde' dedim, adam 'Çocuk kaç yaşında?' diye sordu (gülüyor)...
BUGE CANKAT GÜNAYDIN
|