Beyaz Gelincik'in Feyyaz'ı engellilere tiyatroyu öğretiyor
Beyaz Gelincik'te zeka özürlü Feyyaz'ı canlandıran Kadir Kandemir, İstanbul Özürlüler Merkezi'nde engellilere tiyatro dersleri veriyor. Kandemir, 'Seyirci onların özürlerini değil yaptıkları işi alkışlıyor' diyor.
atv'nin sevilen dizisi Beyaz Gelincik'in delisi Feyyaz'ı canlandıran Kadir Kandemir, İSÖM'ün (İstanbul Özürlüler Merkezi) sahneye koyduğu oyunlarda engellileri çalıştırıyor. Onlara hiç bir zaman engelli gibi yaklaşmadıklarını söyleyen Kandemir, 'Çok hevesliler. En son Kral Oidipus'u sahneye koyduk. İçlerinde görme özürlü arkadaşlar vardı. Hep sahnedeydiler, koreografide girişler çıkışlar olmasına rağmen, sahne trafiğini aksatmadan yerine getirdiler. Performasları harikaydı' diyor.
* Kendini biraz tanıtır mısın? 1980 doğumluyum. Rize'de doğdum, büyüdüm. 18 yaşında amatör tiyatroya başladım ve bu işi profesyonel anlamda yapmak için İstanbul'a gelmem gerektiğini düşündüm. Konservatuar sınavlarına girdim. Ama 3 yıl üst üste başarısız oldum. Bu büyük bir motivasyonsuzluk yarattı. Ama yılmadım. Ve Ayla Algan- Beklan Algan'la Ekol Drama Sanat Evi'nde 3 yıl burslu olarak eğitim aldım.
YETENEKSİZ MİYİM? * Konservatuarı 3 yıl kazanamayınca acaba yeteneksiz miyim diye düşünmediniz mi? O soruları çok sordum, iyi oyuncu değilmiyim acaba diye. Açık yüreklilikle söylüyorum, yeteneksiz olduğuma gerçekten inansaydım bu işi bırakırdım. Çünkü çok zor koşullar ve maddi sıkıntılar altındaydım. Otobüse binecek kadar param bile yoktu. İdealist biri değilim ama tiyatro yapabilmek için idealist davrandım. Kim olsa çoktan bırakmıştı.
* Nasıl keşfedildiniz? Hırsız-Polis'te küçük bir rolüm olmuştu, ukalalık olmasın ama, o küçük rol bir etki yarattı. Çok iyi tepkiler aldım. Ardından Beyaz Gelincik geldi. Bir şekilde beni keşfedeceklerine inanıyordum, o yüzden yılmadım ve devam ettim. En son olarak da Uğur Yücel'in filmi Hayatımın Kadınısın'da rol aldım. * Dizide Feyyaz isminde zeka özürlü bir karakteri oynuyorsunuz. Önceleri rolünüz daha azdı ama son bölümlerde iyice arttı... Bana bu rol teklifi geldiğinde bir bölüm oynayıp gitmiştim, belki hiç çıkmaz demişlerdi. Ama Altan Erkekli, Olgun Şimşek çok olumlu eleştiriler yaptı. Tabii rolünüz hikâyenin içinde ister istemez artıyor, çünkü başroldeki kişinin abisisiniz. Ama tabii performas da çok önemli. Başarısız olursanız çıkarılırsınız.
* İSÖM (İstanbul Özürlüler Merkezi) bünyesi altında, özürlüleri çalıştırıyorsunuz, onlarla birlikte oyun sergiliyorsunuz değil mi? Evet. Ayla Algan'ın projesiydi. Benden engelli arkadaşları çalıştırmamı istedi. Önce korktum ama iyi de yapmışım, bu işten çok zevk almaya başladım. Önce küçük bir oyun yönettim Şaka Şaka diye... Ardından bunu biraz daha geliştirip Turgut Özakman'ın Töresi'ni yaptık. Çok beğenildi.
* Performansları nasıldı? Çok iyiydi. Ben hiçbir zaman onlara özürlü diye yaklaşmadım. Tiyatrocuyum, sanatsal kaygım ön planda yani bir tiyatrocu oyunculardan ne isterse, ben de onu istiyorum, özürlüler yapamazlar demiyorum. Seyirci beğeniyorsa onların özürlerini değil yaptıkları işi alkışlamalarını istiyorum. Onlara acıyarak alkışlamalarından nefret ediyorum. Geçen sene Kral Oidipus'u sahneledik mesela. Görme engelli oyunculardımız vardı. Hep sahnedeydiler, koreografide girişler, çıkışlar, dönmeler vardı. Gözü görmeyen arkadaşlarımız sahne trafigini hiç aksatmadan yerine getirdi. Bu ara Shakespeare'in Macbeth isimli oyununa çalışıyoruz. Mayıs gibi de sahnelemeyi düşünüyoruz.
* Nasıl bir ilişkiniz var onlarla? Bir süre sonra öyle bir ilişki gelişiyor ki aramızda alay etmeye bile başlıyoruz. Onlara mesela 'Kolun nerde, nereye sakladın' diyorum. Kimseyi kırmıyor bu, hep birlikte ti'ye alıyoruz...
* Feyyaz karakterini yaratırken gözlem yaptığınız, model aldığınız birileri oldu mu? Özürlüler Merkezi'ndeki bir arkadaştan küçük bir parça aldım, köyde tanıdığım bir özürlüden de bazı şeyler aldım, harmanladım. Ama Adana'ya gittiğimde, tarlalar, toprak, üzerime giydiğim şalvar, lastik ayakkabılar bambaşka bir hava katıyor. Rolü ne kadar çalışırsam çalışayım, oranın ruhunu üzerime giydiğimde kafamdaki karakter değişiyor. Öyle olması gerek zaten, yoksa eğreti bir adam olursunuz ve kimse size inanmaz.
* Vizyondaki Türk filmleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Filmlerde atak var ama gişeye yönelik filmler çekilmiyor. Baktığınızda 3-4 film gişe yapıyor. Bu da sinemayı memnun etmiyor. Bu durum yönetmenlerin kişisel film çekmelerinden kaynaklanıyor. Türkiye'de gerçekten önemli bir sinema izleyicisi var. Eşkıya bu anlamda bir ilk; hem gişe yapan hem sanatsal değeri olan... Böyle yapılmazsa Amerikan sineması sinemalardaki etkinliğini sürdürecektir.
BUGE CANKAT - GÜNAYDIN
|