Borsada gidiş nereye doğru?
Bu hafta açıklanacak üç veri ve gelişmenin finansal piyasalar ve borsayla yakından ilgisi var. AB ile ilişkilerin ve müzakerelerin rayında gidip gitmeyeceği bu haftanın en önemli gelişmesi. Önümüzdeki dönemde bu çapanın ne ölçüde olup olmayacağı bu hafta belirlenecek. Kararın verileceği toplantıların ilki bugünkü AB Dışişleri Bakanları toplantısı. Nihai kararın daha çok 14-15 Aralık'taki AB Zirvesi'ne bırakılabileceği bekleniyor. Türkiye'nin bir liman ve havaalanını bir yıl süreyle açma önerisi pek rağbet görmedi ama en azından bu adımla AB Komisyonu'nun önerisinin daha ağırlaştırılmasının önlendiği düşünülüyor. Piyasalar geçen hafta perşembe günü yakaladıkları heyecanı pek bulamayabilirler.
Cari açığın söyleyeceği Bu hafta açıklanacak ikinci önemli veri ekim ayı cari işlemler dengesi. Cari açığın geçen yılki 850 milyon dolarlık düzeyinin üç katına yaklaşması bekleniyor. Anketlerin ortalaması 2.466 milyon dolar açığı gösteriyor. Bu rakam civarında bir gerçekleşmeyle yıllık bazda cari açığı 23.6 milyar dolardan 34 milyar doların üzerine çıkaracak. Son iki ayın etkisiyle 2006'da 35 milyar doların biraz üstüne bile çıkılabilir. Tahmin edilen 390.4 milyar dolarlık milli gelirin yüzde 9'una ulaşan bu rakam bir hayli yüksek. Hükümetin AB çapasını korumak istemesinin anlamıda burada.
Büyümenin söyleyeceği Haftanın en önemli verisi bugün açıklanacak olan üçüncü çeyrek milli gelir istatistikleri. Bu çeyrekte büyümenin yüzde 5 dolayında çıkması bekleniyor. Geçen yılın aynı çeyreğinde büyümenin yüzde 8 gibi yüksek bir düzeyde olmasının verdiği baz etkisi nedeniyle rakam düşük bekleniyor. Geçen yılın son çeyreğinde de yüzde 10.2 ile yüksek bir rakam var. Dolayısıyla son çeyrekte de düşük bir büyüme bekleniyor. Yılın tamamında ise yüzde 6'lık bir büyüme yakalanabilir. 2002'de yüzde 7.9, 2003'te yüzde 5.9, 2004'te yüzde 9.9 ve 2005'te yüzde 7.6'lık GSMH artışına 2006'da yüzde 6 civarında bir rakam eklenerek yüksek büyüme beşinci yıldır sürdürülmüş olacak. 2007'de hedef alınan yüzde 5 büyümenin ne olacağını, finansal piyasalarda dalgalanma yaşanıp yaşanmayacağı, yaşanırsa boyutunun ne olacağı, cari açığın sürüp sürmeyeceği, faizlerin ne olacağı, seçimin erkene alınması durumunda yeni hükümetin yeni bir ekonomik program yapıp yapmayacağı gibi farklı senaryolar belirleyecek.
Borsanın geleceği Büyümenin ne olacağı borsanın geleceğini de yakından etkileyecek. Bitişikte geçmiş dönemlerde büyümeyle borsanın bire bir paralel gittiğini görüyoruz. Arka arkaya 5 yıllık büyümeye de borsa 4.5 yıllık yükselişle yanıt verdi. Dolar bazlı endeksin mart başında ulaştığı 3.69 centlik düzeyle son bulan yükselişi, mayıshaziran dalgalanmasının etkisiyle düşüş dönemi izliyor. Endeks bu dalgalanmayla yüzde 50 değer kaybederek 1.85 cente indikten sonra yeniden toparlandı. Borsa 2.74 centlik son kapanış düzeyi ile mart başındaki tepe noktasının yüzde 25.7 altında bulunuyor.
Etkileyecek gelişmeler Böyle bir düşüşün ardından AB çapasının zayıflaması, cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler gelecek. Bu gelişmeler, gerilim ve belirsizliği beraberinde getirebilir. İzlenebilecek populist politikalar 2007'de büyümeyi pozitif yönlü, belirsizlikler ve yüksek faiz ise negatif yönlü etkileyebilir. * Yüksek büyüme sürecekse bunun şirketlerin cirosuna, kârına ve büyümesine yansıması bekleneceğinden, hisse senetlerine olumlu bir etkisi soz konusu olabilir. * Ancak bu sırada faizlerin yükselmesinin de negatif etkisini dikkate almakta yarar var. * Hatta cari açığın finansmanından dolayı Türkiye'ye girecek sermayenin kurlar üzerindeki etkisi şirketlerin, özellikle mal üreten sanayi sektörünün kârını azaltabiliyor. Ancak burada borsanın artık hizmet ve finansal sektörlerin hakimiyetine girdiği düşünülebilir. * Uzun vadeli düşüş eğilimi içindeki borsayı bu dönemde canlı tutacak başka bir gelişme de, birleşme ve satın almaların devam etmesi olabilir. Yabancılar tarafından satın alınacak şirketleri bulanlar yanında özelleştirme ihalelerine katılacak ve kazanacak şirketlerin hisselerinde belli bir canlılık yaşanabilir.
Yabancıların önemi Borsanın uzun vadeli düşüş eğiliminin seyrini ve dozunu, yukarıda belirtilen olaylar yanında, yabancıların tavrı da önemli ölçüde belirlemeye aday. Kasım ayında net bazda 248.6 milyon dolarlık satıcı olan yabancıların borsadaki payı yüzde 66.52 düzeyinde. Ekim ayındaki yüzde 10'luk borsa artışını kasım ayında 248.6 milyon dolarlık yabancı satışının izlemesi ve buna bağlı olarak kasım ayında yüzde 6 fiyat gerilemesi, bize yerli alıcıların piyasada olmaması halinde yabancıların yüklü kâr realizasyonuna gidemediklerini gösteriyor. Bu da bize, küresel piyasalarda büyük dalgalanmalar yaşanması halinde İMKB'nin en çok etkilenebilecek piyasalar arasında gelebileceğini düşündürüyor. Çünkü öyle bir durumda yerliler yabancılardan önce satışa koşuyor. Nitekim endeksin 26 Haziran'da 1.85'e inmesinde böyle bir hareket etkili oldu.
Yeni durum Yabancıların piyasanın üçte ikisini ellerine bulundurmalarından, şirketlerin büyümeleri ve yabancılarla evliliklerinden, piyasanın hizmet ve finansal sektör ağırlıkla hale gelmesinden dolayı, İMKB'nin uzun vadeli bu düşüş eğilimi, geçmiştekilerden önemli bir farklılık gösterebilir. Endeks geçmiş düşüşlerde gördüğü en alt düzeylere bir daha inmeyebilir. Dramatik gelişmelerin olması halinde bile, borsanın gelecekteki dibe vuruşu, geçmişteki dibe vuruşlardan iki-üç katı yukarıda kalabilir. 2001 krizi sonrasında ekonomide, borsa şirketlerinde ve borsa yatırımcılarında yaşanan yapısal değişimin, ortaya yeni bir dengeler ve eğilimler çıkarttığını, uzun vadeli yükseliş ve düşüşlerde bunun etkili olmaya başladığını tahmin ediyorum.
Sonuç "Doğa daima yeni şeyler yaratır." Goethe
|