Risk analizi görevinin TMSF'ye bırakılmasıyla BDDK ve TMSF karşı karşıya geldi.
Yürürlükteki Bankacılık Kanunu, sigortaya tabi olacak tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonlarının kapsam ve tutarı ile risk esaslı sigorta primi tarifesinin hazırlanması görevini Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na verdi. BDDK ve Merkez Bankası veri tabanlarında yer alan bilgilerin gizlilik hükümleri çerçevesinde TMSF ile paylaşılması gerekiyor. TMSF, BDDK'dan ve Merkez Bankasından elde edilen bilgi ve belgeler ışığında bankaların taşıdıkları risklerin türleri, büyüklüğü, yönü ve diğer kuruluşları etkileme durumunu belirleme rolünün gereğini yerine getireceğini düşünüyor. Tam da bu noktada BDDK ile TMSF karşı karşıya geliyor. Risk analizi görevinin TMSF'ye bırakılmasına baştan beri sıcak bakmadığı bilinen BDDK'nın defans yaptığı kanısı bankalarda da pekişiyor. Bankalar Birliği ile BDDK'nın son toplantısında bu sorun su üstüne çıkıyor. BDDK'nın, TMSF'ye bilgi aktarımında ne kadar açık davranacağı, banka bazında farklı sigorta primi oranları belirlenmesini de etkileyecek. Üstelik Başkan Tevfik Bilgin'in, "Resmen yüzde 8 olan sermaye yeterliliği oranını fiilen yüzde 12 olarak uyguluyoruz. Fren mesafesi bırakıyoruz" dediği bir ortamda bir adım daha ileri giderek, "Bazı bankalar için yüzde 12 oranı bile bizim gözümüzde yeterli değil" uyarısında bulunması haliyle kuşku uyandırıyor. Belki de TMSF'nin, tahsilat görevini tamamladıktan sonra yeniden BDDK bünyesine dönmesi daha gerçekçi çözüm gibi duruyor. Ancak bu karar alınıncaya kadar TMSF'nin gizli bankacılık kodlarına hakim olması kaçınılmaz.