|
|
Beni sadece aşk ve ölüm acısı yıkabilir
atv'nin bağımlılık yaratan dizisi 'Sıla'da 'Bedar' rolünü üstlenen Zeynep Eronat: Sıla, herkesin empati kurup 'başıma gelse ne yapardım' diye düşündüğü ve kulağını çekip tahtaya vurduğu bir hikaye!.
atv'nin efsane dizisi 'Asmalı Konak'taki 'Piraye Hanım' karakteriyle büyük beğeni toplayan tiyatrocu Zeynep Eronat, şimdi de 'Sıla'da devleşen bir performans sergiliyor. Kızını evlatlık vermek zorunda kalan 'Bedar' tiplemesiyle dikkat çeken usta oyuncu, "Çocuğum yok ama olsaydı onu asla kimseye vermezdim" diyor. Eronat ile 'Sıla'yı, berdeli ve Mardin-Midyat'taki hayatı konuştuk.
HEPİMİZİ ÇOK ETKİLEDİ
* Sizi 'Sıla'daki rolünüze 'evet' demeye iten ne oldu?
Senaryonun ilk sahnesi; yani Sıla'nın minicik bir kızken evlatlık verilme sahnesini okur okumaz; 'Ben bu projede olmalıyım' dedim. Ve gerçekten o sahne çekilirken bütün ekip çok kötü olduk. Minik Sıla'yı oynayan Ece, sahneye o kadar uyum sağladı ki; hepimiz çok etkilendik. 'Sıla'nın hikayesi çok çarpıcı geldi bana. Hem mekan, hem hikaye, hem Gül Oğuz gibi bir yönetmen... Bu üç harika sebep 'Sıla'yı seve seve kabul etmeme neden oldu.
* Mardin'e gitmeden önce, 'töre, berdel' gibi kavramlar sizin için ne ifade ediyordu?
Ben bir oyuncuyum. Türkiye'nin Batısı'nda doğup, büyümüş olmamın bir önemi yok. Her an herkesi, her kültürü, her mesleği oynamanız istenebilir sizden. O yüzden ülkemin gerçeklerini ve kültürleri araştırmaya çalışıyorum.
EMPATİ KURUYORLAR
* Peki bu ortamda yaşadıktan sonra, törelerle ilgili neler düşünüyorsunuz?
Töre geniş bir kavram. İçinde yardımlaşmayı, misafirperverliği, sevgiyi, paylaşmayı da barındırıyor elbette. Töre demek sırf ailenin onayı olmadan bir erkeğe gönül verip kaçan kızların öldürülmesi demek değil! Ama biz törelerin güzel taraflarıyla birlikte yanlış ve çağdışı olan yönlerini de anlatmaya çalışıyoruz. 'Sıla'nın ana konusu berdel. Bir bakıma ölümden önce verilen son şans. İstemediğin biriyle evlendirilmek! Bu da bir çeşit ölüm değil mi? 'Sıla' herkesin empati kurup 'benim başıma gelse ne yapardım' diye düşündüğü ve belki sonra tahtaya vurup kulağını çektiği bir hikaye.
* Sıla şu aralar herkesin, hatta sosyetenin bile gözdesi haline gelmiş bir dizi... Neden bu kadar ilgi gördü sizce?
Çünkü empati kuruldu. Herkes Sıla'nın, Bora'nın, Badar'ın, Celil'in, Azad ve Narin'in yerine koydu kendini. İnsanların içlerinde 'kim haklı' tartışması başladı. Aslına bakarsanız bu hikaye içinde her kahraman kendine göre haklı! Bu yüzden bizi her kesimden seyirci sevdi. Empati kurmak için, eğitime, maddi güce, sosyal sınıflara hiç gerek olmadığı için sevdiler diziyi.
GÜÇLÜ BİR KADINIM
* Oynadığınız rollerin etkisinden olsa gerek; tabir-i caizse 'hükümet gibi kadın' imajı sergiliyorsunuz. 'Asmalı Konak'taki Piraye Hanım da öyleydi, bu dizide de durum aynı. Peki gerçek hayatta nasıl bir insansınız?
Ben gerçek hayatta da güçlü biriyimdir. Aklıma yatmayan hiçbir şeye boyun eğmem. Beni sadece iki kavram yere yapıştırır: Ölüm ve aşk acısı! Bunun dışında her şeyle baş edebileceğimden eminim. Yeter ki, çaresiz bir dert çıkmasın karşıma. Doğu kültürü içinde doğup yaşasaydım da, muhakkak kendime göre bazı şeylere katlanma formülleri geliştirirdim. Hem kurallara uyup, hem kendi bildiğim gibi davranarak hayatı daha katlanılabilir hale getirirdim sanırım.
|