|
|
Kan Çiçekleri gün sayarken...
PAZAR günü Türkiye'nin ilk Ermeni filmi Kan Çiçekleri'nin "motor" demeye hazırlandığını haber vermiştim. Yazının sonuna bir de not düşmüştüm, "Bunu fragman sayın, ayrıntılar salıya" diyerek... Öykü, yurtdışında bir yabancı gelinle (Maria) dönen Murat'ın annesi Şahika ve babası Mahir Bey ile Ortaköy'de yaptığı kahvaltıyla başlıyor. Yan masada bir imam, bir haham, bir Rum ve bir Ermeni kilisesi papazı bir arada keyifle sohbet etmektedir. Maria, yurtdışında işittiklerinden hareketle sorar: "Söyler misiniz lütfen, herkes böylesine sevgi doluydu, birbirine saygılıydı, beraber yaşamaya meraklıydı da neden tehcir yapıldı? Neden Ermeniler yerlerinden koparıldı? Neden yüz binlerce Ermeni öldürüldü?" Mahir Bey pek beklemediği bu soru karşısında bir an bocalar. Gözleri dalar, gider uzaklara. Çok eskilere... Şahika Hanım lafa girer: "Herkes sevgi doluydu. Saygılıydı. Bir lokmayı bölüşüp, kederi paylaşıp, neşeyi birlikte tatmayı öğrenmişlerdi. Yüzyıllarca böyle ve güzel yaşadılar." Senaryonun sonrası 1900'lü yılların başına, zamanda yapılan bir yolculukla devam ediyor. Bir Ermeni kız ile bir Osmanlı delikanlısının Anadolu coğrafyasındaki aşkı anlatılıyor filmde. Ve tükenenler... Acılar, gözyaşları, kan... Sebepler ve sonuçlar Türk Sineması'nda ilk kez tüm gerçekleriyle anlatılıyor. Konu pek hassas... Kan Çiçekleri belli ki zor ama yürekli bir çalışma olacak...
|