|
|
|
|
Komodin Amerika'dan heykeller Hindistan'dan
Ünlü oyuncu Pelin Batu Şile'deki yazlık evinin kapılarını bu ayki House Beautiful dergisine açtı. Batu, antika eşyalara ve 19. yüzyıl mimarisine hayran.
İlk kez yönetmenliğini Ferzan Özpetek'in üstlendiği 'Harem Suare' adlı filmle adından söz ettiren genç oyuncu Pelin Batu; yoluna 'Komser Şekspir', 'O Şimdi Asker' ve 'Dün Gece Bir Rüya Gördüm' gibi filmlerle devam etmişti. Batu, oyunculuğunun yanı sıra yazdığı şiirler ve çevreci yönüyle de biliniyor. Diplomat babası İnal Batu'nun görevi nedeniyle uzun yıllar yurtdışında yaşayan ünlü oyuncunun en büyük keyfi ailesiyle birlikte Şile'deki yazlık evlerinde dinlenmek. Antikaya meraklı olan Batu, yatak odasındaki objelerin çoğunu eskicilerden aldığını söylüyor:
* Annem ve ben antikaya çok meraklıyız. Mobilyaların çoğu Üsküdar, Kadıköy ve Çukurcuma'dan alındı. Amerika'dan getirdiklerimiz var. New York'ta yaşadığım yedi yıl boyunca çok fazla eski eşya topladık. Orada ikinci el eşya, kıyafet ve kitap satan marketlerde çok ilginç parçalar var. Örneğin yatak odamdaki küçük komodin Amerika'dan. Annemin salonundaki gemi maketleri koleksiyonu da çok eski...
OBJE TAKINTIM VAR * Yatak odamdaki objelerin hemen hepsini eskicilerden aldım. Obje takıntım var. Bu objelerin tarihini bilmek benim için çok önemli. Eski ilaç şişelerine çok meraklıyım. İlaç şişelerini Prag ve Paris gibi yerlerden alıyorum. Odamdaki halıyı da ben aldım. Bir de antrenin duvarlarındaki mask koleksiyonum benim için çok önemli, onları dünyanın çeşitli yerlerinden topladım. Salonda Hindistan, Nepal ve Pakistan'dan aldığımız heykel ve minyatürler var.
* Burası yazlık olduğundan zamanımın çoğunu bahçede ve havuzda geçiriyorum. Havuzdan çıkıp odama geliyorum. Biraz kitap okuyup tekrar havuza atlıyorum. Burası kafa dinlediğim bir yer.
* Yeşil, mor ve kırmızıyı hep tercih etsem de sevdiğim renkler periyodik olarak değişiyor. Belli bir dönem sadece mavinin tonları beni cezbediyor mesela. Renklere çok düşkünüm ve bu konuda çok kitap okuyorum. Ludwing Wittgenstein'ın renk üzerine yazdıkları çok ilgimi çekiyor.
* 19. yüzyılın mimarisine ve sanatına hayranım. Her şeyin eski ve koyu renklerin hakim olduğu bir ev döşerdim. Canlı renklerle aram çok iyi değil. Geçenlerde Çukurcuma'da lambaya dönüştürülmüş bir dişçi koltuğu gördüm. Çok ağır olmasaydı onu alırdım. Evimde büyük bir kütüphane de olurdu. Çalışma odam ise büyük şömineli, orman manzaralı, duvarları yine kütüphaneyle kaplı bir oda olurdu. Ancak antika objelerin arasında metalik pop bir objenin de durabileceğini düşünüyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|