|
|
Patlayan parça gerek!
Müzik CD'lerimi beş dükkandan alıyordum. Artık bu sayıyı 3'e indirdim. Diğer iki dükkanı niye bıraktığımı anlatayım... Sürekli aynı yerlere gittiğim için satıcılar beni tanır. Yeni ne var, diye sorarım. 'Abi şu geldi, bu geldi' diye CD'leri çıkarırlar. Birlikte bir iki parça dinleriz. Bazen ipin ucunu kaçırır (kredi kartına taksit yapılıyor ya!) 3-4 tane birden alırım. Derken fark ettim: beş dükkandan ikisinde bana pazarlama numarası çekiyorlar: Önce albümün en iyi parçasını dinletiyorlar. Ardından da fena olmayan bir başka parçayı. Ben de satın alıyorum. Kendim çaldığımda ise o albümden memnun kalmıyorum. Çünkü ben evde 'baştan sona' dinliyorum. Ve anlıyorum ki 'bir buçuk' iyi parça için 'zayıf' bir albümü almışım. İşte bunu fark edince o iki dükkanı bıraktım. Bu pazarlama numarasından nasıl bir ders çıkıyor? 1) Bir malı satmak için en iyi, en çarpıcı yönünü öne çıkarmak gerek. 2) Albümlerde mutlaka lokomotif olacak, kendinden söz ettirecek, dinleyicide tekrar tekrar dinleme arzusu uyandıracak en az bir parça bulunmalı. Müslüm Gürses'in 'Aşk Tesadüfleri Sever' albümünde böyle bir sorun vardı. Melodiler iyi, sözler güzeldi ama patlayan parça yoktu. Mazhar-Fuat-Özkan'ın son albümü 'AGU'da... 'Mor ve Ötesi' grubunun yeni çalışması 'Büyük Düşler'de... Levent Yüksel'in 'Kadın Şarkıları' CD'sinde de aynı sorun var: Albümler güzel, ciddi emek sarf edilmiş ancak patlayacak, lokomotif olacak, albümle özdeşleşecek o 'star parça' yok!
|