Hande sınıf değiştirdi
Hande Yener'in yeni albümü ile ilgili bir iki kelam edenler, o birkaç cümle içinde mutlaka 'sınıf atladı' kelimelerini, sosyetik bir anlam kazandırmak için bir arada kullanıyorlar. Etiler'de barlara çıkmaktan vazgeçtiğinden beri, Hande Yener markasını çok daha farklı konumlandırmaya çalışıyor. Ben bir Hande Yener hayranı olarak tanımlanabilirim. Yeni albümün reklamlarını televizyonda görünce çok heyecanlandım. Bu, bayram tatilinde yedi gün yirmidört saat Hande ayini yapılacağı anlamına geliyordu.
ŞOK ETKİSİ YARATTI! 'Apayrı' isimli albüm benim için önce şok sonra da bildik, 'baştan aşağı, şofbende ısıtılırken tüp bitmiş suların dökülmesi' durumuna tekabül etti. (Ben oldum olası tüplü şofbenlerde duş yaparken sıcak su ayarlamasını beceremedim. Ya haşlanırım ya donarım. Hande'nin yeni albümü de sıcacık sularla köpük köpük köpük banyo yapmak isterken, akan buz gibi su ile donarak yalap şap yıkanıp kendini dışarı atma etkisi yarattı.) Aslında albüm kapağı, durum konusunda biraz fikir veriyor. Güzeller güzeli Hande'miz flu ve karanlık fotoğrafların kraliçesi olmuş. Saç rengi konusuna ise girmek bile istemiyorum. Lakin çok talihsiz bir operasyon olmuş. Ellerim titreyerek albümü CD-çalara yerleştirdim. Ve bir çırpıda dinledim. Erdem Kınay, mükemmel aranjeler yapmış. R'n B, Soul hatta yer yer Funk çizgileri taşıyan aranjeler ve harika kayıtlarla süper bir iş çıkarmış. Mete Özgencil ne kadar güzel şarkı sözleri yazabildiğini ve bu konuda ilk üçe girebileceğini yeniden ispatlamış. Eğer bu bir Hande Yener albümü olmasaydı, yepyeni bir alternatif starın doğuşuna tanık olurduk. Ve heyecanla size bunu anlatıyor olurdum şu anda. Ama geçmişinde 'Yeni aşk hayatında mutluluk dilerim', 'Yıldızları indir, bu gece gözlerine', 'Senin aşkın balondu, söndü' (sayamıyorum çünkü gerçekten çok sevdiğim albümlerdi bunlar ve bence boş yoktu) gibi şarkılar olan, sesini, şarkı söylerken yaptığı vurguları, sıfırdan zirveye yükselirken çektiği acılarına saygı duyduğum kadın bu yeni albümde görünüşe göre kendisi olmaktan vazgeçmiş... Sesi öyle değişik tonlanmış ki ilk şarkıda tanıyamadım Hande'yi. Vokal de önceki albümlerin ve ülkemizdeki geleneklerin aksine geride tutulmuş. Erdem Kınay'ın gerçekten başarılı aranjesi ön plana çıkmış ama BU HANDE YENER DEĞİL Kİ!.. Yıllardır Erol Köse ile tırnakları ile kazıyarak oluşturdukları Hande sound'u, aynı emeklerle oluşturdukları Hande hayranları (bkz. ben) ve en önemlisi Hande karakteri bir anda göz ardı edilmiş. Hande bence sınıf atlamamış. Annesi babası gelip müdürle kavga etmiş. Ve çocuklarını o avam mahalle çocuklarının okuduğu sınıftan alıp, zengin çocuklarının sınıfına vermişler. Müzik konusundaki ticari zekası ile hayranlık ve keyifle izlediğim Erol Köse'nin aklında ne vardı bilmiyorum ama biz şimdi Türkçe barlarda hangi Hande şarkısını böğüre böğüre söyleyip dans edeceğiz? Veya ağlamamız gerekince bu 'modern' albüm bize yardımcı olabilecek mi? Şarkıların alt yapıları güzel ama bende bir duygu uyandırmıyorlar.
BANA BİR İZ GEREK! Bu arada albümün künyesi de Türkçe-İngilizce otuz iki kısım tekmili birden yazılmış ve kavram karmaşaları da taşıyor. Künyede 'Yapım: Erol Köse, Yapımcı: Erol Köse' diyor. Sonra dil değişiyor; Production Company: 3. Göz, Production Director: Erol Köse diyor. Hızını alamıyor (bu arada Türkçe'ye geçerek) Prodüktör: Hande Yener diyor bir de. Ne hoş bir sürü yapımcı bir araya gelmiş. İlginç bir tesadüf ki Production Director (Yapım yönetmeni), yapımcı aynı ismi taşıyor... Ne güzel bir tesadüf değil mi? Görünüşe göre aslında kimse yaptığı işin adını bilmiyor... Hande ne yaptın sen? Bu albümde 'bana seni inandıran bir iz gerek'...
|