kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

AB'den ev ödevi gelmeye başladı

Avrupa basını Manyas'ta görülen kuş gribiyle ilgili haberleri benzer başlıklarla duyurdu: "Kuş gribi Avrupa kapısında", "Kuş gribi Avrupa'da", "Kuş gribi Avrupa'ya girdi..." Fransız gazetesi "La Liberation" dün başyazısında bu ortak başlıkları hatırlatıp, "Türkiye meğer AB'nin parçası olmuş bile" dedi.

Evet, gerek Avrupa basınının başlıkları, gerekse AB Komisyonu'nun açıklamaları Türkiye'nin artık AB'nin parçası gibi algılanmaya başlandığını gösteriyor.
Ya da en azından sorunlarımızı kendi dertleri gibi görmeye başladıklarını.
Ama keşke bütün sorunlarımız kuş gribi gibi gelip geçici başağrıları olsa...
9 Kasım'da yayınlanacak ve müzakerelerin başında Türkiye'nin röntgeninin çekilmesi anlamına gelecek İlerleme Raporu'nda çok daha ciddi sıkıntıların hatırlatılması kesinleşti. Özellikle yargı alanında: Hrant Dink ve Orhan Pamuk davaları, Eğitim-Sen'in kapatılması kararı...
İsveç'in başkenti Stockholm'dan dün bir haber geldi. Bir devlet kurumu olan "Swedish International Development Cooperation Agency" (SIDA), yani "İsveç Uluslararası Kalkınma İçin İşbirliği Ajansı"ndan. Şöyle deniyor:
"Sınır Tanımayan Avukatlar örgütüyle işbirliği yaparak Türkiye'de birçok davayı izledik. Anayasa ve yasalarda yapılan değişikliklerin mahkemelerce uygulanmadığını, avukatların da bu düzenlemelerin ne anlama geldiğini bilmediklerini belirledik. O nedenle Sınır Tanımayan Avukatlar örgütü Türkiye'de hukuk sisteminde görev yapanların eğitimi için bir program hazırladı."
Türkiye'nin artık bütün yönleriyle tüm AB üyelerince mercek altına alındığını göstermeye bu örnek bile yeterli.

Roma Statüsü baş ağrıtacak
Ama bizim ilgimizi şu sıralar AB'nin hafiften hafiften baskıya başladığı "Uluslararası Ceza Mahkemesi" pürüzü çekiyor. İstenen ne? Türkiye'nin Roma Statüsü'nü onaylayıp Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf olduğunu ilan etmesi. Hatta Başbakan Erdoğan'a "Bize geçen yıl söz vermiştiniz" hatırlatmasını da ihmal etmiyorlar.
Gerçekten de Erdoğan 6 Ekim 2004'te Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde, "Bu kürsüden bugün Türkiye'nin yakın bir gelecekte Roma Statüsü'nü onaylayarak Uluslararası Ceza Divanı'na taraf olacağını ilan ediyorum" dedi.
Erdoğan bu sözü verdiği sırada, 38'inci maddeye "Uluslararası Ceza Mahkemesi" kavramını yerleştiren Anayasa değişikliğini gerçekleştirmiş olmanın rahatlığı içindeydi. Ancak daha sonraki adımlar atılamadı. Çünkü asker ve diğer güvenlik birimleri karşı çıktı. İtirazın nedenini anlamak için Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin görev ve yetkilerine bakmak yeterli.
1998'de Roma Statüsü ile temelleri atılan mahkeme 1 Temmuz 2002'de kuruldu. Görev alanına 4 suç türü giriyor: Savaş suçu, insanlık suçu, soykırım suçu ve saldırı suçu.
Mahkemenin özelliği devletleri değil, kişileri yargılaması. Örneğin bir savaş suçunda emri verenden uygulayanlara kadar zincirin tüm halkalarından hesap soruyor. O yüzden Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı "Dünyanın en güçlü kişisi" diye niteleniyor. Benzetmede hiç de abartı yok; zira savcının karşısında hiçbir dokunulmazlık zırhının geçerliliği yok.
Asker ve diğer güvenlik birimlerinin böylesine geniş yetkilere sahip mahkemeye karşı çekincelerini tahmin etmek güç değil. Bölücü terörle mücadelede ellerinin kollarının bağlanacağı kaygısını taşıyorlar. Geçenlerde Türkiye'yi ziyaret eden Avrupa Parlamentosu heyetinin iddiaları, kaygıları daha da artırmış olmalı.
Kısacası bu konu yakın gelecekte Ankara'da ciddi gerilim kaynağı olabilir.
Neyse biz şimdilik Avrupa basınının Türkiye'yi AB'nin parçası gibi algılayan manşetleriyle gönlümüzü ferah tutmaya çalışalım!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Zor bir kış kapıda   / 14-10-2005
 Suriye'de kıyamet günü belirtileri   / 13-10-2005
 Schröder'den sonra Almanya sağlam mı?   / 12-10-2005
 Kulenin sığacağı torba aranıyor   / 11-10-2005
 Asya'nın güneyi Türkiye'nin güneyi   / 10-10-2005
 Zamanlama şaheserleri   / 09-10-2005
 YSK niyet okuyucusu mu?   / 08-10-2005
 Korkmayın; bu yolun dönüşü yok   / 07-10-2005
 Kırmızı çizgiler ve limanlar sorunu   / 06-10-2005
 Yarım bardak suda fırtına   / 05-10-2005
YILMAZ ÖZDİL
Ne iş olsa yaparım abi...
Kültür Bakanı, zücaciyeciye...
ALİ KIRCA
İslami Hip-hop?
İstanbul'a bir kaç günlüğüne gelip,...
FATİH ALTAYLI
Uygunsuz davranış uyuşturucuymuş
Sabahın erken...
ERDAL ŞAFAK
AB'den ev ödevi gelmeye başladı
Avrupa basını Manyas'ta...
MEHMET ALTAN
Bu haber niye gazetelerde yok?
Her defasında ...
Suikastçilere baskın
Hollanda dün kırmızı alarma geçti. Siyasilere suikast planladığı...
Beslan baskınında' rehineler kurtarıldı
Rusya'nın Kuzey Kafkaslar bölgesindeki Kabardin-Balkar Özerk...
Ekselansları Tümer Metin
Ekselansları Tümer Metin
'İsviçre'yi geçeceğimize, Dünya Kupası'nda da finale kadar...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu