Gümrük Birliği gibi olursa sınıfta kalırız
Dün, Başmüzakereci Ali Babacan'ı dinledik, kafamız karıştı. Başmüzakereci Babacan, yardımcılarını açıkladı: Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS), DPT, Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık Müsteşarlığı ve AB Daimi Temsilciliği. Ancak "koordinatör kurum" hangisi? Öğrenemedik. ABGS'mi? Yoksa Babacan'ın kendisi mi, anlayamadık. Olmaz, böyle olmamalı! Ortada "koordinatör kurum" yok. Müzakere ilkeleri belli değil. İş dünyası ve sivil toplum kuruluşları nerede yer alacak, bilmiyoruz. İşleri arap saçına döndürmek için uğraşıp duruyoruz. Hepimiz konuşmaya müzarekereler 10 yıl sürecek diye başlıyoruz. Tanrı aşkına siz, hangi AB ülkesinde 10 yıl müzakere yapıldığını gördünüz? Yok böyle bir şey. Biz, bize düşeni yapmak için vakit kaybetmeden çalışmalıyız. Kum saati akıp duruyor. Ama gelin görün ki; işin başında olanlar bile "vakit var, yaparız" diyorlar. İşte bu yaklaşım bizi korkutuyor. Üstelik bizim başka korkularımız var.
Alarm sinyali Çünkü 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi kararı kapı gibi karşımızda. Eğer, en avantajlı olduğumuzu düşündüğümüz Gümrük Birliği kararı ile ilgili yapmamız gerekenleri tamamlayamazsak bilin ki Türkiye "müzakerelere" başlayamaz, 35 fasıl açılamaz. Niye mi? Bilindiği gibi Türkiye 10 yıl once Gümrük Birliği kararını imzaladı. Tamamlayamadığı konular oldu ve 1 Ocak 1996'dan itibaren bunları öngörülen süre içinde tamamlayacağına dair söz verdi. Gümrük Birliği sürecine en fazla tepki gösterenler otomobil üreticileriydi. "Yok olacağız" diye bağırdılar. Onlar bu süreçte yok olmak şöyle dursun tam tersine büyüdüler. Biz bu noktada konuya niye otomotiv sanayi ile giriş yaptık? Ortada AB teknik mevzuatı var. Ve, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi kararına göre otomotivcilere geçiş süreci tanındı. Motorlu araç ithalatı yasağı sürdü. 2 el ve eski eşya ithalatı izne bağlandr.
Etki analizi Türkiye ne yaptı? Motorlu araç ithalatı ile 2. el otomobil ithalatı birleştirildi. Otomotiv sanayicileri ithalat yasağını kaldırmamak için direndiler, '2. el otomobil gelirse biz biteriz' diye mücadele verdiler. Özellikle İtalyan şirketi FİAT ve Fransız şirketi RENAULT kanalıyla AB nezdinde lobi çalışması yapıldı. Bu çalışmalar sonunda mevcut durum 10 yıldır devam ediyor. Ancak AB, iki yıl önce kesin bir dille Türkiye'den konuyla ilgili takvim beklediğini bildirdi. Şimdi bu takvimle ilgili olarak Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM), Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) beraber çalışıyor. Hatta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), kendi içindeki sektör kurulları nedeniyle konuyu yakından izliyor, takvim hazırlanması konusunda sektörü zorluyor. Otomotiv sanayi'nin sıkı bir AB'ci olduğunu hatırlatmak zorundayız. Avrupa devi otomotiv üreticileri sayesinde Türkiye, AB nezdinde lobi yapmasını öğrendi öğrenmesine de korkunun ecele faydası yok. Şimdi OSD, bir yabancı kuruma etki analizi çalışması yaptırıyor. Sektörün avantajı ne, riski ne, ortaya çıkacak. Çalışma büyük ihtimalle 2006 yılı Ocak ayında tamamlanacak. O zaman sektörün direnci ne, onu ğöreceğiz. Bu yol kolay değil.
|