Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, Türkiye'nin, AB yolunda girdiği bu kritik süreçte zaman kaybetmeden gerekli yapısal değişimleri gerçekleştirmesi ve artık uzun yıllardır sırtında taşıdığı bölgesel gelişmişlik farklılıklarından kaynaklanan göç, terör, işsizlik ve eğitimsizlik gibi sorunlarını çözmek için gerekli adımları atması gerektiğini söyledi.
TÜSİAD'ın ''Türkiye'de Bölgesel Gelişme Politikaları: Sektör-Bölge Yığınlaşmaları'' konulu raporunun tanıtımı nedeniyle düzenlenen seminerde
konuşan Sabancı, Türkiye'de bölgeler arasında çok ciddi sosyo-ekonomik gelişmişlik farklılıkları bulunduğunu anlattı.
Sabancı, sektörlerin ülke sathındaki dağılımının az sayıda bölgede çok ciddi yığınlaşmalar olduğunu gösterdiğini ifade ederek, şöyle devam etti: ''Bununla birlikte az sayıda sektör dışarıda bırakıldığında birçok bölgemizde sektörel çeşitliliğin de olmadığını görmekteyiz. Bazı bölgelerin coğrafya, ulaştırma, altyapı, insan kaynakları gibi alanlarda geçmişten beri gelen doğal rekabet üstünlükleri bu durumun ortaya çıkmasını hazırlayan koşullar olmuştur. Ancak, uygulanmış olan merkeziyetçi teşvik politikalarının da bu sonucun ortaya çıkmasında büyük etkisi olduğunu görürüz. Bugün varmış olduğumuz nokta, geri kalmış bölgelerde yıllardan beri uygulanan sanayi yatırımını artırıcı devlet yardımlarının başarılı olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla Türkiye, Avrupa ekonomisine entegrasyon sürecinde bu alandaki yaklaşımını değiştirmek, adımlarını hızlandırmak durumundadır.''
Sabancı, sektörel çeşitlenmeyi sağlayacak, bölgelerin rekabet avantajlarına uygun sektörlerde uzmanlaşmalarına olanak sağlayacak politikalarla bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının dengeleneceğini, gelir ve istihdam olanaklarındaki uçurumun azalacağı gibi, Türkiye'nin büyüme potansiyelinin daha da artırılmasının mümkün olacağını kaydetti.
Bölgesel farklılıkların azaltılmasının, öncelikle Türkiye'nin bu alandaki yaklaşımını top yekun değiştirmesiyle mümkün olacağını belirten Sabancı, günümüzde bölgesel kalkınmanın sadece geri kalmış bölgeler için bir teşvik sistemi olarak görüldüğü dönemin sona erdiğini, dünyanın gelişmiş ekonomilerinde, bölgenin mevcut yapısal sorunlarını göz ardı eden yaklaşımın yerini bölgelerin rekabet gücünün top yekun artırılmasına bıraktığını söyledi.
Ömer Sabancı, bölgesel eşitsizliğin önemli kaynaklarından birisinin de bölgeler arasında eğitilmiş insan kaynaklarının eşitsiz dağılımı olduğuna işaret ederek, büyüme ile arasındaki etkileşimin geçmişe kıyasla ciddi boyutta yükselmiş olması nedeniyle eğitimin, geleceğe yönelik stratejilerin oluşturulmasında hayati bir önem taşır hale geldiğini vurguladı.
Sabancı, ''Ülkemiz açısından, toplumun önemli bir kesiminin yeterli düzeyde ve kalitede eğitim almamış olması, hem istihdam edilmelerini zorlaştırmakta hem de istihdam edildikleri takdirde verimlerini düşürmektedir. Bu nedenle, eğitim, büyümenin ayrılmaz bir tamamlayıcı unsuru olarak düşünülmelidir'' diye konuştu.
Bölgesel gelişmişlik farklılıklarının azaltılması, sektörel çeşitlenmenin sağlanması ve bazı bölgelerde yığınlaşmanın önlenmesi için merkezi ve yerel düzeyde politika belirleme ve uygulama süreçlerinin yeniden tanımlanması gerektiğini belirten Sabancı, şunları kaydetti:
''Öncelikle, bölgenin yatırım potansiyelini aşağı çeken faktörlerin tespit edilerek ortadan kaldırılması, ulaşım, eğitim, enerji, sağlık gibi temel altyapı donanımının oluşturulması ve bölgenin mukayeseli üstünlüklerini dikkate alan uygun yatırım ortamının tesis edilmesi gerekmektedir. Bölgelerin yatırım ortamlarının iyileştirilmesine koşut olarak, teşvik politikaları da, AB ülkelerindeki gibi inovasyon, teknoloji, çevre, eğitim, toplumsal farklılıkların azaltılması gibi temeller üzerinde yeniden tanımlanmalıdır.''