Kolektif sermayeyi de fena harcıyoruz
Bu deyim, 1924'te Türkiye'de ilk kez kolektif sermaye ile kurulan İş Bankası'nın Genel Müdürü Ersin Özince'ye ait. Bankanın 81'inci kuruluş yıldönümü nedeniyle Dünya Gazetesi'nde yayımlanan söyleşisinde Özince, "Kolektif sermaye modelinin Türkiye için çok önemli bir çıkış yolu olduğunu düşünüyorum" demiş. Patronsuz grup İş Bankası bu modeli iyi kullandı. Hatta daha büyük boyutlu kolektif sermaye olan halka açılmaya da öncülük etti. Bundan sonra da grubun yeniden yapılanması ve geleceği bir anlamda sermaye piyasasının geleceğine bağlı.
Ortam elverişli değil Ancak, kollektif sermayenin Cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi yeniden oluşması bugün, Türk sermayedarının geldiği nokta itibariyle zor. Bu tip oluşumların ki, Erdemir Ortak Girişim Grubu buna örnektir, ekonominin lokomotifi olması için öncelikle işadamlarının ortak bir çıkar doğrultusunda birlikte çalışma kültürünü geliştirmesi gerekir. Birleşerek büyümek bugün global dünyanın temel dimaniklerinden biriyken, Türkiye'de sermayedar, yılların getirdiği yüksek vergi oranları ve yüksek enflasyon ortamında iş yapmanın verdiği yıpranmışlık ve güvensizlik nedeniyle trende ayak uyduramıyor. Birlikte kollektif sermayeyi oluşturamayan sermayedar, herbirinin kökenine bakıldığında birkaç büyük grubun biraraya gelmesi ile oluşan, dev global şirketlerin önünde eriyor.
Kötüye kullandık Buna karşılık son özelleştirmelerde de görüldüğü gibi, yerli patronlarda yeterli sermaye birikimi yok. Devlet elindeki işletmeleri bir an önce özelleştirmek istiyor. Yüksek enflasyon dönemi artık bitti. Şirketler düşük enflasyon ortamına adapte olmaya çalışıyorlar. Üzerlerinde 2001 krizinin yükleri var. Sermayeye daha çok ihtiyaçları bulunuyor. Bütün bunların ilacı sermaye güçlerini birleştirmek ve onun da devamı olarak halka açılmak. Halka açılma sermaye birikimi yaratmanın da, kollektif sermayenin de temeli. 10 binlerce, 100 binlerce hissedara haksızlık yapılırsa bir kaç kişiye neden yapılmasın? Bu açıdan bakıldığında biz bu tip sermaye birikim sistemini öyle kötü kullandık ki, neredeyse bu yolu da tıkadık.
Seçenek yok İşte bu tıkanma nedeniyledir ki, borsada fiyat düzeyleri çok iyi yerlere gelmesine karşılık, halka arzlara pek rastlanmıyor. Büyük sermaye grupları arasında, büyük özelleştirmelerde ve son Türk Telekom örneğindeki gibi, işbirliği veya ortaklık kurulamıyor. Türkiye'nin çok ihtiyacı olmasına karşılık sermaye piyasasından da kaynak sağlanamıyor. Yerli girişimcilerin kaynağa ve ortaklığa gitmeye ihyaçları çok, halkta da para çok. Ama hem ortaklıkları sağlıklı bir şekilde kuracak ve sürdürecek hem de geniş kitlelerin parasını doğru kanallarla ekonomiye akıtacak sistem ve ortam yok. Böyle gidersek bir kaç yıl sonra bu tür ortaklıklara gitmemizin de bir anlamı olmayacak. Yerlilerin yok olma ve taşeronlaşma aşaması geri dönülmez bir yola girecek. "Kırk katır mı, kırk satır mı" aşamasından sonra yapacak başka bir şey kalmayacak.
Sonuç "Bizim hayata karşı takındığımız tavır, hayatın bize takındığı tavrı meydana getirir" Early Nightingale
|