|
|
|
|
|
|
Ya Ölümsüz Aşk'taki bir kadın olsaydı?
Akgül'ü dinledikten sonra iki yıl önce atv'de yayımlanan "Ölümsüz Aşk" adlı diziyi hatırlamaya ne dersiniz? Başrollerini Şebnem Dönmez ile Ufuk Özkan'ın oynadığı dizide de hiç aşık olmamış, hiç sevişmemiş, bakir bir delikanlının hikayesi anlatılıyordu. Bütün mahalleli tarafından sevilen delikanlının hasta, hem de ölümcül bir hastalığa yakalandığını, bir-iki aylık ömrünün kaldığını öğrenen mahalle halkı, kalan günlerinde bir aşk yaşaması ve de özellikle "milli" olması için seferber olur. Aralarında para toplayarak bir hayat kadını bulur ve bu işi halletmesini isterler. Tabii delikanlı kadının kim olduğunu bilmeyecektir. Olaylar gelişir, delikanlı kıza, kız delikanlıya aşık olur ve sonunda ölüm olsa bile amaca ulaşılır. Ne güzel değil mi? Peki, bu genç; erkek değil de kız olsaydı ne olurdu dersiniz? Yani hiç aşık olmamış, hiç öpüşmemiş, hiç sevişmemiş gencimiz kız olsaydı, o zaman da bütün mahalleli onun bir aşk yaşaması ve bekaretini yitirmesi için seferber olur muydu? Yani Akgül cinselliğini yaşasın diye bütün mahalleli, ailesi ve iş arkadaşları harekete geçer miydi? Böyle bir dizi senaryosu yazılır mıydı? Kendimizi kandırmayalım, yanıtın "hayır" olduğunu hepimiz biliyoruz. İyi de bu haksızlık değil mi? Bu kızları bekleyen son, cinsellikle tanışmadan yaşayıp gitmek... Biz yine Akgül'e dönelim:
CİNSELLİKLE TANIŞMA "El ele tutuşup sokaklarda dolaşacağınız bir sevgiliniz olmazsa, cinsellikle de çok geç tanışabilirsiniz. Şimdiki çocuklar gibi doğar doğmaz televizyonla büyümedik ki biz, orada görelim kadınla erkeğin ne yaptığını. Ben bunu, inanmayabilirsiniz ama 27 yaşındayken öğrendim! Elbette biliyordum, önce göz kapaklarının kapandığını, sonra dudakların birbirine yaklaştığını, öpüşme denilen eylemin bu şekilde gerçekleştiğini. Daha ileri gidilecekse, giysilerin teker teker çıkarıldığını, çıplak kalan vücutların birbirine kavuştuğunu biliyordum. Bilmediğim cinsel birleşme kısmıymış! Ben sanıyordum ki sadece dokunuluyor, sarılınıyor ve öpüşülüyor... Gülmeyin! Nasıl bilebilirdim ki? Kimse bana anlatmazsa neler olduğunu, kimseyi sevişirken görmemişsem, o tür filmleri hiç seyretmemişsem ve kimseyle böyle bir deneyimde bulunmamışsam, mümkün müdür bilmediğim, görmediğim, yaşamadığım bir şeyi tahayyül edebilmem? Neler olduğunu anladığımda bir sinema salonundaydım. Perdede seksi sarışın Sharon Stone ile seks delisi Michael Douglas vardı. O meşhur filmin meşhur sahnesine gelmişti sıra. Erkek sırt üstü uzanmıştı yatağa, elleri bağlanmıştı karyolanın demirlerine. Kadınsa üstteydi, ata biner gibiydi, ileri geri hareket ediyordu zevk içinde. Arkadaşımın kulağına eğilip sormuştum safça, 'Kadın ne yapıyor böyle?' diye... Öyle bir bakmıştı ki bana, susmuştum. Filmdeki her sevişme sahnesi bana bilmediğim, daha önce görmediğim bir dünyanın kapılarını açmıştı."
GECELERİ YALNIZ UYUMAK Bundan sonrası Akgül için daha da zor. Artık beklemek istemiyor. "Niye el sevgilisiyle el ele tutuşurken; vapurda, otobüste, yolda birbirine sarılırken, hafta sonları yapacak bir şeyler bulurken ben yalnızım? Bu dünyada milyonlarca insan arasında bana uygun, benim de sevebileceğim birisi yok mu? Niye benim karşıma çıkmıyor beni sevecek, beni mutlu edecek, dudaklarıma öpücük konduracak bir erkek? Gece yatağa girdiğim zaman mutsuzluğum had safhaya ulaşıyor. Dayanamayıp ağlıyorum bazen. Yastıklara sarılmak istemiyorum artık. Bir erkeğe dokunmak istiyorum. Bir erkeğin bedenine, çıplak tenine sarılmak istiyorum. Öpüşmek kana kana, bunca yılın susuzluğunu giderircesine sevişmek... Duyduğuma göre barlarda tanışıyormuş insanlar ve bir gecelik ilişkiler yaşanıyormuş. Nasıl yaptıklarını çok merak ediyorum. Kendimi hiç tanımadığım birinin kollarına atabilir miyim? Bilmiyorum ama bunu düşünmek bile içimde fırtınaların kopmasına neden oluyor..."
|
|
|
|
|
|
|
|
|