|
|
|
|
|
|
Pekkan: Şarkılarımı yıllarca aynı formatta söylemek istemem
Yaşar: İlk provada kendimi hayal dünyasında zannettim.
Yenilik peşinde koşan, yıllardır söylediği şarkılarla yeni sentezler yaratmak isteyen Ajda Pekkan ve Yaşar birlikte yapacakları yılın düetini GÜNAYDIN'a anlattılar
Türkiye'nin süperstarı Ajda Pekkan ve romantik şarkıların güçlü sesi Yaşar, 4 Ağustos'tan itibaren aynı sahneyi paylaşacakları bir turneye başlıyor. 'Yılın düeti' demek yanlış olmaz çünkü biri üç kuşağın bıkmadan, usanmadan şarkılarını dinlediği bir sanatçı. Sansasyonsuz yaşamayı seçen, polemiklerle kamuoyunu meşgul etmeyen, eskimeyen, demodeleşmeyen bir kadın... Diğeri Akdeniz kokan romantik şarkıları ile son yılların en güçlü seslerinden. Sürpriz bir repertuvar, müthiş bir sahne performansı ve benzersiz bir program sunmaya hazırlanan ikili ile buluştuk, işin ayrıntılarını konuştuk.
* Önce projeyi sormak istiyorum; ne oldu, nasıl oldu da aynı sahneyi paylaşmaya karar verdiniz? AJDA PEKKAN: BKM teklif etti. Birbirimizi çok takdir edip beğenmiş olmamız da bizi biraraya getirdi. Ben yıllardır Yaşar'ı beğeniyle dinliyor ve izliyordum. Yaşar da öyle hissediyormuş... YAŞAR: Söylememe gerek yok. Sadece benim değil, bütün Türkiye'nin beğendiği biri Ajda Pekkan... A.PEKKAN: Birbirimizi uzaktan beğenerek, severek, izleyerek bugünlere gelmişiz. Herhalde çok hoş olacak, çünkü ortak söyleyeceğimiz şarkılarımızın ses provasında inanılmaz güzel bir performans izledim ben. Çok etkilendim, çünkü sesi gerçekten çok güzel. Yaşar İngilizce söylediği zaman o kadar farklı ve o kadar tuhaftı ki sesi, Nat King Cole filan söylüyor zannettim. Şimdi onun üzerinde duracak. YAŞAR: Teşekkür ediyorum. Ben İngilizce şarkı söylemeyeli çok zaman oldu. Böyle bir proje için seçtiğimiz çok özel ve güzel bir şarkı var, onu çalışırken Ajda Hanım'dan bunları duydum, bu da beni çok heyecanlandırdı. Onun tavsiyesiyle İngilizce şarkı söylemeye yöneleceğim galiba.
* Yani bu sayede kendinize yeni bir kulvar seçtiniz, öyle mi? YAŞAR: Aslında bence bir arada olduğumuz her an yeni yeni fikirler üretiyoruz, kendiliğinden oluyor bu. Çünkü sanatçılık biraz da böyle bir şeydir, serbest çağrışımların sizde oluşturduğu şeylerin sonuçlarıdır. Hiç fark edemediğiniz, hiç düşünmediğiniz, planladığınızın dışında güzellikler de ortaya çıkabiliyor.
* Ajda Pekkan'la düet yapmak isteyen çoktur eminim; kısmet sizeymiş. Kendinizi şanslı hissediyor musunuz? A. PEKKAN: Benim yanımdayken sorma istersen (gülüyor). YAŞAR: İlk prova yaptığımız an kendimi gerçek dünya ile hayal dünyası arasında bir noktada hissettiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. 'Acaba ben bir film karesinde miyim' diye hissedilir ya bazen, o duyguyu hissettim. Bu da herhalde benim ne kadar heyecanlı, mutlu olduğumu gösteriyor.
* Bu piyasada herkes birbirini dinliyor muhakkak ama Yaşar albümlerini alma gibi bir takıntınız var mıydı? A.PEKKAN: Her zaman... Ben her çıkan albümü alıyorum. YAŞAR: Ben bununla ilgili küçük bir şey söyleyeyim. Ajda Hanım'ın evini gördüm; inanamazsınız! Müzik market gibi. Çıkan her albümü bu kadar yakından takip eden başka birini görmedim. Yerli yabancı, her şey... A.PEKKAN: Ben sentezi çok seviyorum. Benim şarkılarımın yıllarca aynı formatta söylenmesinin gerekliliğine inanmıyorum. Değişikliği seven bir insan olduğum için, bu konuda tatmin olmam biraz zor oluyor, hep yenilik peşinde koşuyorum. Ama tabii karşımdaki insanlarla, grup halinde bunu yapmak beni çok mutlu ederdi. Bir tek kişiyle çalışıyorsunuz, şarkıları anlatıyorsunuz ya da piyanoda nasıl geçişler yapacağınızı konuşuyorsunuz, gerisi o kişiye kalıyor. O artık müzik olarak, nota olarak, aranjman olarak provada ne çıkarırsa onu almak durumundasınız. Biz oturup aranjman yapabilsek keşke... Rock'çılar gibi yeni şeyler yaratsak... YAŞAR: Yurtdışında 'garaj müziği' diyorlar buna. Evlerin altındaki garajlarda başlıyorlar, sonradan onu stüdyoya taşıyorlar. Bizim öyle bir şansımız yok, bunu yapabilmek için bir stüdyoyu yıllar boyu kiralamamız lazım. Çünkü bu her an akla gelebilen bir çalışma. Bugün akşamüstü de bunu yapmak isteyebilirsiniz ama 10 kişilik orkestrayı aynı anda, aynı saatte, aynı yerde toplamak güç. A.PEKKAN: Ben mesela Sezen'i (Aksu) görüyorum stüdyosunda; yemeği pişirmeye hazır bir mutfak gibi, her şey oradan çıkabilir. Avrupa mutfağı da çıkar, Türk mutfağı da! Mesela Kıraç'ın konserinde etkilendim; çocukların notaya bakmadan çalmaları müthişti.
* Yani daha farklı müzikler, sentezler bulmak amacıyla mı bu işe sıcak baktınız; bunu mu demek istiyorsunuz? A.PEKKAN: Beraber çalıştığımız zaman çok güzel sesler, geri dönüşler alabiliriz. O zaman da beraberce belki bir albümde düet yaparız, birtakım şarkıları birlikte yaparız bilmiyorum. Yani günlerin ne getireceğini hiç bilmiyorum.
* İleride bir düet albümü olur yani? A.PEKKAN: Tabii, çünkü bu uzun zamandır tasarlanmış bir şey değildi. İlk oluyor ve çok hoş bir ilk. Bu 'ilk'in bize ne getireceğini bilmiyoruz. Aslında hissediyoruz belki ama daha emin olmak istiyoruz.
* Provalarda Ajda Pekkan ve Yaşar'ın seslerinden nasıl bir sound çıktı; sesler birbirine nasıl karıştı? YAŞAR: İnanamazsınız nasıl bir şey çıktığına... Aktı gitti diyebilirim. Çünkü biz çok başka bir şeyi prova etmeye başlamışken, birden bire başka bir yöne gitti. Mesela adı belli olan üç tane şarkı vardı, onları prova edecektik, o şarkılar tamamen yok oldu, yerine bambaşka şarkılar girdi. Çünkü bu bir yol; yolda olmak güzeldir zaten, insanlar hep o yolun sonunu görmeye çalışırlar, o zaman da yoldaki bütün güzellikleri kaçırırlar. Yolda olmaktır güzel olan, biz de yola çıktık diye düşünüyorum.
* Bu sene nerdeyse hiç konser vermediniz. Bu düet gibi 'farklı sound'lar yakalamak, yeni şeyler denemek için mi beklediniz? A.PEKKAN: Aslında ben albümüne bağlı bir sanatçı değilim, eskiler, yeniler karıştırırım her şeyi ama albümüm de çıksın istiyordum.
* Konserde sürpriz bir repertuar olacak mı? YAŞAR: Tabii ki, adı üstünde sürpriz zaten (gülmekle yetiniyorlar.)
Şirin SEVER
|
|
|
|
|
|
|
|
|