|
|
|
|
|
|
Tanyeli ile paralı gün
Annemin paralı günlerinin beni, babamı ve kardeşimi en mutlu eden yanı, arta kalan kek, börek, pasta gibi muhtelif yiyeceklerle birkaç günü mutlu mesut geçirmemiz olurdu. Bir çekimde karşılaştığım Tanyeli'nin, "Gel bir gün paralı gün yapalım, sana nasıl zayıflanır göstereyim" demesi, bana o günleri adeta yeniden yaşattı. Ama bir tek şartım vardı. Ben de dansöz olacaktım!.
İlkokulda iken haftanın belli günleri akşam üzeri jeve gelmek bana özel bir zevk verirdi. Çünkü o günler annemin paralı günleri olurdu. 'Ev İdaresi ve Yemek Pişirme' öğretmeni olan annem, dünyanın en güzel pastalarını yapardı. Çok sevdiğim ama kullanması yasak olan kristal çay bardağı takımı ve sarı çizgili yemek takımı, konuklar için çıkarılmış olurdu. Bu paralı gün harika bir şeydi. Kadınların neden pasta yemek ve göbek atmak için birbirlerine para verdiklerini anlamazdım ama; ben, kardeşim ve babam bu organizasyondan arta kalanlar ile birkaç mesut gün geçirirdik. Büyüdükçe paralı gün kurumunun, kendine has kuralları ve dengeleri olan bir kurum olduğunu fark ettim. Öncelikle hazırlıklar, gelen para ile doğru orantılı idi. Çeyrek altın günü ile Cumhuriyet altını gününün hazırlığı tamamen bambaşka idi. Paralı gününüze çok güzel göbek atabilen birini transfer etmek ise hayati bir durumdu. Annem her paralı günden önce evin müzikal geyiklerden sorumlu bakanına (yani bana) en son çıkan ve 'şakkıdı şakkıdı göbek attırabilen' kasetler için rüşvet vermek zorunda kalırdı. Sanat uğruna bu rüşvete hayır diyemezdim... Kardeşim Berşan çok güzel göbek atar. Ve her paralı günde uzun bir göbek dansı yapardı. Ancak bu anneme bir çeyrek altın veya nakdi bir fedakarlığa patlardı. Videolar çıktıktan sonra ise ünlü dansözler eşliğinde dans edilmeye başlandı.
İSMİM DOĞUŞTAN ZENGİN KAFİYELİ Tanyeli'nin evine giderken, bir paralı güne katılmayalı 15 yıl geçtiğini fark ettim. Tanyeli ile bir çekimde karşılaştık. Laf döndü dolaştı paralı güne geldi. Oturduğu sitede komşuları ile böyle bir organizasyon yapıyorlarmış. İçimden "Ne şanslı komşular" diye geçirdim. Paralı günlerinde Türkiye'nin en başarılı dansözlerinden biri vardı. Tanyeli, "Gel bir gün kendi paralı günümüzü yapalım, hem sana nasıl zayıflanır iyice göstereyim" deyince balıklama atladım. "Ama tek bir şartım var. Ben de dansöz olacağım!" Bu dansöz olma durumu içimde kalan bir uktedir. Annemler, çok ileri görüşlü insanlardır. Bu nedenle ileride dönsöz, şantöz olursam adımı değiştirmeyeyim diye 'Rahşan Gülşan' koymuşlar. Düşünsenize. Adım neonlarla yazımış ve sahnede anons ediliyorum: "Huzurlarınızda sahnelerimizin tombul kraliçesi, müstesna insan, özel kabiliyet Rahşannnn Gülşannn" (uzun alkış sesleri) İsmim doğuştan zengin kafiyeli.. Tanyeli'nin evine geldiğimde kapıyı bulmak zor olmadı. Pasta kokuları yol gösteriyordu. Masanın üzeri, pasta ve böreklerle dolmuştu. Poğaçalar ise fırından yeni çıkmıştı. Patates salatası, kakaolu kek, meyveli turta ve su böreği vardı. "Tanyeli, hayatımla oynuyorsun. Vallahi Ender Saraç beni vurur" dedim. Ama o rahattı. "Merak etme yiyeceğiz sonra yakacağız" dedi. Eh tabi kızcağız uğraşmış. Söz dinlemek lazım. 'Haydaa' diye daldım pastalara. Fakat her zamanki yediğimin dörtte biri kadar porsiyonda nefesim kesildi. Midem ağzına kadar doldu. Tanyeli de şaşırdı bu duruma. Ama ben sevindim. Demek ki 'mide ölümü' gerçekleşiyordu. Bu arada bir de mercimekli köfte yoğurduk sıcak sıcak.
ANLI ŞANLI XL BİR DANSÖZÜM! Yemek sonrası Tanyeli'nin muhteşem kostüm koleksiyonu ile tanıştırıldım. Rengarenk dönsöz kıyafetleri ikimizi de gaza getirdi. Bana pembe bir kıyafet seçtik. (Karizmatik olsun diye seçtik diyorum. Lakin beli en büyük o kıyafet vardı). Siyah postiş saçlarımı takınca Tanyeli'nin yanında bir pavyon dansözüne benzedim. Tanyeli ise yeşil renkli mükemmel bir kostüm giydi. Eşi ve bir oğlu Avustralya'da. O da bir o yana bir bu yana gidip geliyor. Ancak eşine olan ağır özlemi, gözlerinden kendini belli ediyor. Yılda bir kez Hindistan'a gidiyor. Artık dans figürlerini de Hint etkisi ile yapıyor. Hintliler ona bayılıyormuş. Birkaç kez Türk gününde sahneye çıkmış ortalık yıkılmış. Bu arada benim hazırlığım bitti. Artık anlı şanlı XL dansözdüm işte. Süper bir darbuka müziği koyduk müzik çalara. O bana figürleri gösteriyordu, ben ise çocukluğumdan beri öğrendiğim figürleri uyguluyordum. Yarım saat 'şakkıdı şakkıdı' göbek attık. İki kadın -ki biri Türkiye'nin en meşhur bir iki dönsözünden biri, diğeri ise Türk basınının en ağır yazarı- süslenmiş, üzerlerinde dansöz kıyafetleri ile gerdan kırıyor... Yarım saat spor yapmış kadar terledim. Allah'ım keşke Tanyeli annemlerin paralı gününe de katılsa bir kerecik...
RAHŞAN GÜLŞAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|