|
|
|
|
|
|
İşte grubun mesajı: Ormanları koruyalım
'Hepsi' grubuyla Ateş Hattı devam ediyor... Cemre, Yasemin, Eren ve Gülçin... Yaşları 19 ile 21 arasında değişen şu çıtır kızlar... Dünyaya sorunsuz bakan bu dört genç kızın Ateş Hattı'ndan hayranlarına bir de mesajı var: Zaten çok fazla ormanımız yok, piknik yerleri çok kalabalık. Lütfen ormanlarımızı koruyalım.
Dünyada en genç hayranı olan grup onlar... 3 yaşında olan hayranları bile varmış... Annelerinin elinden tutup, onlara olan hayranlıklarını dile getiriyormış... Dünyaya, sorunsuz bakmaya çalışıyorlar... Öyle ciddi falan takılmıyorlar... Daha bu yaştan, "Fazla sterese girme... Erken yaşlanma..." psikozundalar...
MUHTAR: Hayata bakışınız nasıl? YASEMİN: Oluruna bırakmak gerekiyor. Bazen yol çatallaşıp başka yöne gidebilir düzeltmek, müdahale etmek gerekebilir yani. CEMRE: Hayat zor bence. EREN: Hayat çok kısa. GÜLÇİN: Bence hayat çok güzel. Sadece bazı şeyleri sıkıştırmamak gerekiyor. CEMRE: Evet biz herhalde bu yüzden bir aradayız... Bir kere para kazanmak zorundasınız çünkü karnınızı doyurmak için ailenize bakmak için bu çok önemli. Yani bizden daha zor geçinen insanlar var onları da düşünmeliyiz. Yaşamak için sonuçta insanlar çaba gösteriyor. Şu anda biz de çaba gösteriyoruz. Genel anlamda söylüyorum biz bu grubu kurmak için çok uğraştık mesela bu zorlukları atlattık, engelleri atlattık bu tarz şeyler.
AİLEYİ CİDDİYE ALIYORLAR MUHTAR: Bunalıma girdiniz mi hiç hayatta, yani depresyona? GÜLÇİN: Ben evet. Lisedeyken baleden çok sıkıldım yani gerçekten yani bu günümüzle de alakalı, çok psikolojik problem yaşayabiliyoruz hocalarından dolayı.
MUHTAR: Öyle mi? GÜLÇİN: Evet. MUHTAR: Sert mi hocalar? GÜLÇİN: Evet. Bir özel bir kursta bale yapmaya benzemiyor konservatuvarda bale yapmak. Yani büyük bir disiplin, bütün hayatının dans olması gerekiyor. Hocam da benimle ilgilenmedi bir ara, kendi kendime bir dönem boyunca bale yaptım. MUHTAR: Ne kadar zamanda çıktın depresyondan? GÜLÇİN: Yaz tatilinde kendimi yeniledim. CEMRE: Ben bale hocalarına söyledim onlar modernize, çok daha farklı bakıyorlar. Ben alıştığımdan, bana bu disiplin güzel geliyor. Mesela konservatuvarda senelerden beri bir hocamız var ve çok disiplinli. Şimdi öğrencilere bakıyorum da, o disiplin benim çok hoşuma gidiyor evet biraz bunalıma sokabiliyor, biraz ağır ama bence güzel. YASEMİN: Disiplin çok güzel bir şey ama mesela ben de geçen sene okulda çok sıkıldım. Çünkü her hafta cumartesi de dahil olmak üzere okula gidiyorduk. MUHTAR: Günde kaç saat bale yapıyorsunuz? YASEMİN: 6-8 saat, değişiyor o. Evet okulda saat 10'da bale salonuna girip, bir saat arayla akşam 8'de çıktığımı hatırlıyorum. Gerçekten çok zor, beden çok yoruluyor ve insan bir süre sonra dayanamıyor. MUHTAR: Peki hayatta neleri ciddiye alıyorsunuz? YASEMİN: Ailemi. MUHTAR: Öncelik nedir hayatta? GÜLÇİN: Kariyer. EREN: Ben ailemi severim. MUHTAR: Sevgilinden hiç bahsetmiyorsun bu arada... EREN: O da aile.
MUHTAR: Ne çabuk aile oldun? EREN: Çünkü mesela sevgilim hep bize gelir; annem, babam, kardeşim, ben ve sevgilim beraber yemek yeriz. İşte havuza gireriz, onu yaparız, bunu yaparız bir sürü şey yaparız... Yani onu da o çatının içine soktum... MUHTAR: Peki hangisi öncelik? EREN: Hiçbir şey olmazsa benim mutluluğum önemli olduğum için ailem derim. Kariyerim kötü gitse ailem, direkt oraya sığınacağım o yüzden. YASEMİN: Ailem her şeyden önce geliyor benim için. Ondan sonra kariyer derim herhalde. Sevgilim olmadığı için sevgili diyemeyeceğim, kariyer önce aile sonra kariyer. CEMRE: Ben dinliyorum. Tabii ki ben, yani işim, kariyerim. MUHTAR: Kariyerin öncelik orada... CEMRE: Öncelik her zaman için anneannem başta olmak üzere ailemde... MUHTAR: Peki müziğin dışında ciddiye aldığınız şeyler var mı? Ne bileyim Türkiye'nin, dünyanın sorunları... Yoksa hiç takılmaz mısınız öyle işlere? EREN: Tabii ki ülkemizde olan şeylere, uzaktan bakmıyoruz ama hiçbir şeyin de çok fazla içinde değiliz. Yani her şey hakkında fikrimiz olsun ve yani üzücü olaylara üzülüyoruz, sevindirici olaylar oluyorsa seviniyoruz... MUHTAR: Takılmıyorsunuz yani? EREN: Duymamız gerekeni de biliyoruz.
HAYATTA NEYE TAKIKLAR? MUHTAR: Nelere takılıyorsunuz hayatta, yani takıldığınız şeyler neler? EREN: İnanılmaz film hastasıyım ben. MUHTAR: Senin takıldığın şeyler neler? YASEMİN: Arabaları çok seviyorum ben. MUHTAR: Yani takıksın arabalara? YASEMİN: Evet takığım arabalara. MUHTAR: Sen neye takıksın? GÜLÇİN: Ben boş vakitlerim olduğu zaman hep böyle arkadaşlarımın hepsini toplayıp, toplu bir şeyler yapmayı seviyorum. Güzel hava olduğu zaman dışarı çıkarım. Hep beraber eğlenelim falan, günü evde geçirmeyelim. MUHTAR: Eğlenmeden neyi yani böyle? GÜLÇİN: Yani eğlenmek için mesela atıyorum; buraya geldik bir kahve içeceğiz, çıkacağız... Bu da bir eğlenmek. Yani ben hep böyle kalabalık arkadaş grubu beraber olsun istiyorum, bu benim için çok daha önemli bir şey. MUHTAR: Mesajınızı verecektiniz? EREN: Evet bir mesaj verelim. Ormanları koruyalım... Zaten çok ormanımız yok. Özellikle havalar çok ısındı, piknik yerleri de artık çok kalabalık olacak bu yüzden yangınlara, pikniklerdeki işte attıklarımıza dikkat edelim. MUHTAR: Yaz sıcakları nedeniyle. Yaz geldi pikniğe dikkat edelim. Reha Muhtar
Reha Muhtar
|
|
|
|
|
|
|
|
|