'Özel statü kabul edilemez'
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) International Başkanı Aldo Kaslowski, Türkiye-AB ilişkileri sürecinde, tam üyelik dışında, Türkiye için özel bir statünün asla kabul edilemeyeceğini, zaten AB'de öyle bir çalışmanın da olmadığını söyledi.
Kaslowski, Türkiye-AB ilişkileri konusundaki sorularını yanıtladı. Türkiye'nin çok uzun süredir yönünün Avrupa olduğunu vurgulayan Kaslowski, Türkiye'nin, AB ile ilişkilerindeki nihai amacının tam üyelik olduğunu kaydetti.
REFERANDUMLARIN ETKİSİ
Fransa ve Hollanda'da
gerçekleştirilen referandumlarda alınan ''hayır'' sonucunun Türkiye'ye karşı bir ''hayır'' olmadığının altını çizen Kaslowski, ''ancak Avrupa'da Türkiye aleyhine olanlar, bu referandumdan faydalanıp imajımızı bozuyorlar. Olayı saptırıp Türkiye'yi de sorunun içine sokmak istiyorlar'' şeklinde konuştu.
''Bu referandumun, 3 Ekim'deki müzakerelerin başlamasına bir tesiri olmaz'' diyen Kaslowski, ancak müzakere sürecinde Türkiye'nin, AB'yi daha fazla ikna edici gayret içine girmesinin gerekebileceğini, Türkiye'den daha çok gayret göstermesinin istenebileceğini, ayrıca müzakere zamanının biraz uzayabileceğini de ifade etti.
Referandumların arkasındaki asıl nedene de değinen Kaslowski, ''AB halkı, referandumlarda, sadece ekonomik durumdan şikayet etmemiştir, aynı zamanda genişleme konusunda da kendisine daha çok sorulmasını istemiştir'' yaklaşımında bulundu.
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ DESTEĞİ
Türk sivil toplum kuruluşlarının, bundan böyle AB ülkelerinde daha etkin bir çalışma yürütmesi gerektiğinin altını çizen Kaslowski, ''sadece TÜSİAD değil, Türkiye'deki tüm sivil toplum örgütleri, müzakerelerin başlamasından önce ve sonrasında AB kamuoyunu, Türkiye hakkında doğru yönde bilgilendirici bir çalışma içinde olmaları gerekir'' dedi.
''GÜMRÜK BİRLİĞİ ZATEN ÖZEL STATÜYDÜ''
Türkiye'nin gayreti ve hedefinin AB'ye tam uyelik olduğunu belirten Kaslowski, şunları söyledi: ''Türkiye için özel bir statü asla kabul edilemez, zaten öyle bir çalışma da yoktur. Türkiye, Gümrük Birliği'ni kabul ederek, özel bir statü içine daha önce zaten sokulmuştur, ancak bunu tam üye olmak için yapmışızdır. Amacımız tam üye olmaktır. Müzakereler sonucunda, 'çok açık, çok kesin ve net olarak' tam üye olmak, tam üye statüsüne girmek istiyoruz, başka bir alternatif statü asla kabul edilemez.''
ÇALIŞMALARIN HIZLANDIRILMASI
Devlet Bakanı Ali Babacan'ın, AB Başmüzakereciliği'ne getirilmesiyle AB'ye ilişkin çalışmaların yeniden bir ivme kazandığına dikkat çeken Kaslowski, ''5-6 aydan buyana AB konusunda çok hızlı bir hareket yoktu, ancak Ali Babacan'ın, Başmüzakereci olarak atanması iyi bir hareket olmuştur. AB kendisini çok iyi tanımaktadır ve bu görevlendirme AB tarafından da çok olumlu karşılanmıştır'' dedi.
Bundan sonra, Türkiye'nin AB sürecinde daha hızlı hareket etmek durumunda olduğunu vurgulayan Kaslowski, Türkiye'nin, AB tarafından istenilen reformları tam olarak yapması ve AB kamuoyunun daha çok ikna edebilmesi halinde, AB tarafından Türkiye'ye karşı bir engelin kalamayacağını da vurguladı.
''Türkiye'nin, AB'ye kültürel ve ekonomik katkısı olacaktır, ancak bunu AB kamuoyu yeterli düzeyde bilmiyor'' tespitinde bulunan Kaslowski, Avrupalı'nın Türkiye konusunda işsizlik kaygısının bulunduğunu, ancak Türkiye'nin AB'ye sağlayabileceği ekonomik katkılar konusunda AB kamuoyunun daha çok bilgilendirilmesi gerektiğini ifade etti.
(AA)
|