  |
|
 'AB'de birçok dayatmalar var'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk bayrağına saldırıyla ilgili olarak ''Bayrağımıza saygısızlık... Bunlar yeni işler değil ne zaman ki ülke toparlanıyor, bakıyorsunuz birileri bir yerden birşeyler kurcalamaya başlıyor. Bunlarla ilgili olarak da gerekli olan tepkiler verildikten sonra hala bunu gündemde tutmayı da ben yanlış buluyorum'' dedi.
MÜSİAD Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan, düşüncesine inananın düşünce hürriyetinden, inancına güvenenin inanç hürriyetinden korkmaması gerektiğini belirterek, ''Türkiyemizin bu tür yapılan gayretler karşısında şuurla hareket etmesi inanıyorum ki birçok problemi zaten yerinde çözecek'' dedi.
Özgürlükler konusunda yaşanan sıkıntılar olduğunu, bunları hepbirlikte dayanışma içinde çözmek durumunda bulunduklarını ifade eden Erdoğan, toplumsal mutabakatın parlamento içi mutabakatı getireceğine, bunun başarılması halinde birçok sorunun da zaten çözüleceğine inandığını söyledi. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''AB'de birçok dayatmalar olduğu doğrudur. Hatta bizi parçalamaya yönelik gayretler içerisinde önümüze tezler geldiği de oluyor. Ama sizin orada dik durmanız halinde kimsenin kalkıp da ülkemizin üzerinde böyle bir tasarruf yapması mümkün değildir. Kimse durumdan vazife çıkarmasın. Burada biz omuz omuza verdikçe, bir dayanışma içerisinde oldukça... Bayrağımıza saygısızlık... Bunlar yeni işler değil, ne zaman ki ülke toparlanıyor, bakıyorsunuz birileri bir yerden birşeyler kurcalamaya başlıyor. Bunlarla ilgili gerekli olan tepkiler verildikten sonra hala bunu gündemde tutmayı da ben yanlış buluyorum. Sürekli gündemde tutmak, ülkenin sanki tüm meseleleri bitmiş sadece bu mesele varmış gibisine... halkımızı bunlar da rahatsız eder. Bu ülkenin bir devleti var. Yetkili olan mercileri var. Bunlar gerekli olan neyse bunu yapmaktadır ve bunu yapıyor.''
''AYNI MÜCADELEYİ SONUNA KADAR VERMEYE KARARLIYIZ''
Recep Tayyip Erdoğan, Norveç'te söylediği gibi terör örgütüne karşı güvenlik güçleri, asker ve polisle bugüne kadar nasıl gerekli mücadeleyi verdilerse bundan sonra da aynı mücadeleyi sonuna kadar vereceklerini ve vermeye kararlı olduklarını söyledi.
Terörü, halkın bu noktadaki samimiyetini istismar edenlere zemin hazırlayarak değil, halkın samimiyetine güvenerek çözmeye çalışılmasını istediklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bakıyorum ki televizyon oturumlarında aydın olduğunu bildiğimiz, düşüncesini ortaya koyanlar, hala geliyor ülkemizde etnik unsur tahrikleri yapıyorlar. Buna kapılmayalım. Etnik unsur konusunda bizim Anayasada bir üst kimliğimiz vardır. O da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Dini unsurlar olarak bakıldığında ağırlık Müslüman'dır. Biz bunları bir kenara koyamayız. Bu değerler içerisinde yaklaşım tarzımızı tespit etmemiz gerekiyor.''
Erdoğan, üç tane kırmızı çizgileri olduğunu belirterek, ''Biz etnik unsura dayalı milliyetçiliği kabul etmiyoruz. Bunlar ülkemizi ayrımcılığa götüren sıkıntılı bir anlayış, yaklaşım tarzıdır. Bu ülkede ne kadar farklı etnik unsur varsa beraber kucaklaşmalıdır'' diye konuştu.
Hepsine aynı mesafede olduklarını, bir ayırım yapamayacaklarını, ''yaradılanı severiz yaradandan ötürü'' kültüründen geldiklerini ifade eden Erdoğan, ''İnsanı kategorilere tabi tutamazsınız. Çünkü insan Allah'ın yeryüzündeki eseridir ve merhameti hepsine de aynıdır. Bize ne oluyor ki biz kategorilere ayırıyoruz. Burada böyle bir milliyetçiliğe asla gidemeyiz, gitmemiz yanlış olur'' diye konuştu.
''BÖLGESEL MİLLİYETÇİLİK DE YAPAMAYIZ''
Başbakan Erdoğan, ikinci kırmızı çizgileri olan bölgesel milliyetçiliğe değinirken de şöyle dedi: ''Bölgesel milliyetçilik de yapamayız. Yıllarca ülkemizde belli bölgeler ihmal edildi. Belli bölgeler de tırmandırıldı. Onun için diyoruz ki duble yollar, heryerde toplu konutlar, okullar, adalet ve emniyet kurumları... Bunları yaygınlaştırmamız lazım. Doğu, Güneydoğu, Karadeniz, Orta Anadolu, Trakya, Ege, Akdeniz... Ayırım yok. Hepsini, hep birlikte ele alacağız ve aradaki dengesizliği de zaman içerisinde çözmek durumundayız.''
Üçüncü kırmızı çizgileri olan dinsel milliyetçilik konusunda Erdoğan, hangi dinin mensubu olursa olsun Hükümet olarak hepsine aynı mesafede olduklarını, aynı mesafede olmak durumunda bulunduklarını söyledi.
Erdoğan, ''Buna mecburuz. Şu anda Almanya'da yaşayan kardeşim için aynı şeyi beklemiyor, istemiyor muyuz? Hollanda, Belçika, İngiltere ve Fransa'da yaşayan için istemiyor muyuz? Orada onlara yanlışlık yapıldığı zaman rahatsız olmuyor muyuz? Oluyoruz. Medeniyet tarihi ve buradaki doğru uygulamalara baktığımız zaman göreceğiz ki bize düşen onların inanç güvenliğini de sağlamaktır'' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ekonomideki rakamlardan, hedeflerimizden, başarılarımızdan daha çok önemsediğim, özgüven duygusu her şeyimizdir. Bu güveni sabote etmek isteyen, can ve mal emniyetimize kastetmiş olacaktır'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin büyük bir ülke olduğuna işaret ederek, bu büyüklüğü kendilerinden öncekilerin de çok vurguladıklarını hatırlattı.
Erdoğan, ''Ama ne yazık ki bu büyüklüğe bizi sahiden inandırması gerekenler üzerine düşeni yapmadıkları için, Türkiye'de uzun yıllar herkes gerçekler ile acı gerçekler arasında kaldı'' dedi.
''Büyük bir ülkeyi sahiden büyük kılan şeyin özgüven olduğunu'' ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bizim iktidarımızın Türkiye'ye kazandırdığı en önemli şeyin de, özgüven duygusu olduğuna inanıyorum. Zira ülkelerin de, insanlar gibi düşünceleriyle, hatta duygularıyla büyüdüğüne inanıyorum. Bizim dönemimizde, AK Parti iktidarında, sadece rakamlarla ülkemiz büyümedi, özgüveniyle de büyüdü. Gerilimin, kavganın, kaosun, kaygının yerini güven duygusu aldı. Ancak son zamanlarda oluşturulmak istenen sanal gerilime hep birlikte karşı koymak, inanıyorum ki Türk milletinin her bir ferdinin olmazsa olmaz görevidir. Çünkü ülkemiz ne zaman toparlanmaya, ne zaman güçlenmeye başladıysa, bu tür sanal gerilimler oluşturulmaya başlanmıştır. Buna inanıyorum ki, ülkenin aklıselimi her zaman karşı koyarsa, bu dönemde çok daha farklı bir şekilde karşı koyacak ve bu oyunu bozacaktır. Ekonomideki rakamlardan, hedeflerimizden, başarılarımızdan daha çok önemsediğim özgüven duygusu her şeyimizdir. Bu güveni sabote etmek isteyen, can ve mal emniyetimize kastetmiş olacaktır. Bu güveni besleyen, büyüten, Türkiye'yi büyütecektir.''
ÖZGÜVEN SAHİBİ OLMA
Başbakan Erdoğan, özgüven sahibi olmanın sadece bir duygu hali, kendini iyi hissetme hali değil, aynı zamanda emek, alın teri, üretim,rekabet, teşebbüs gibi ekonominin temel kavramlarının da kaynağı olduğunu bildirdi.
Türkiye'de bütün alanlarda bu kaynağı harekete geçirdiklerini düşündüğünü, eksikliklerin olabileceğini ama harekete geçmiş bulunulduğunu dile getiren Erdoğan, ''İnşallah temel politikalarımızın bütün hayat alanlarına yansımasıyla çok daha büyük başarılara hep birlikte imza atacağız'' diye konuştu.
''İŞ DÜNYAMIZIN TALEPLERİNE AZAMİ DUYARLI OLDUK''
Erdoğan, ekonomi yönetimindeki en önemli politikalarından birinin de özel sektör eliyle ülkenin ve toplumun güçlendirilmesi olduğunu ifade ederek, bunun için başından beri iktidarın özel sektörün gelişmesi amacıyla sağlam bir irade ortaya koyduğunun herkes tarafından bilindiğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, ''Bütün ekonomik organizasyonların sevincini kendi sevincimiz bilerek, iş dünyamızın taleplerine azami ölçüde duyarlı olduk. Türkiye'nin büyüme iradesinin, toplumu dinlemek, sevincine katılmak, taleplerine cevap vermek olduğunu düşünüyoruz'' dedi.
''BÜYÜK TÜRKİYE İDEALİNİ...''
Sivil toplum örgütlerinin güçlenmesine de azami derecede önem verdiklerini, Türkiye'nin dünya ile köprülerini yeniden inşa ederken iş dünyası ile birlikte olmaya büyün özen gösterdiklerini anlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
''Yeni pazarlar için, yeni imkanlar için öncelikle Türkiye'deki iradeyi ortaya koymamız, harekete geçirmemiz gerekiyor. Türkiye bir istikrar ve güven ülkesi olarak halka rağmen, demokrasiye rağmen büyüyemez, kalkınamaz. Büyük Türkiye idealini, büyük Türkiye tasavvuruyla, büyük ideallerle, büyük düşünerek sağlayabiliriz. Bunun için ülkemizin imkanlarını ve kaynaklarını iyi bilmemiz gerekiyor. Kendi ülkemize, kendi insanımıza dışarıdan bir turist gibi bakarsanız, ülkemizin potansiyelini, gücünü göremezsiniz. Türkiye bu ataletten, kendini kemiren bu yabancı bakıştan ve güven eksikliğinden çok çekti. Siyaset kurumu düşünce üretmezse, asırlık iç tartışmalarla gücünü toprağa verirse, ne vatandaşımız güçlenebilir ne de ekonomimiz.''
(AA)
|
