|
|
|
|
|
|
Hülya Koçyiğit: Benim için yemeğin lezzeti görüntüsünden önce gelir
Sanat hayatında 40 yılı geride bırakan Hülya Koçyiğit, Londra'da yaşadığı sakin günlerin ardından İstanbul'un karmaşasına alışmaya çalışıyor. Her zamanki güler yüzü ve mütevazılığıyla sorularımızı cevaplayan sanatçı, damak tadına çok düşkün. "Ben tat ve zevk veren yemekleri seviyorum" diyen Koçyiğit'in zeytinyağlı taze fasulyesi ve aşuresi çok meşhur...
* Evliliğinizde 36 yılı geride bıraktınız. Bizler oyunculuğunuzu çok iyi biliyoruz ama bir ev hanımı olarak Hülya Koçyiğit'i tanıyabilir miyiz? Bunu ancak yakın dostlar bilir. Yemek yapmak, bir şey yaratmak bana keyif veriyor. Yemek yaparken güzel şeyler düşünüyorum ve çok keyif alıyorum. Ayrıca dinleniyorum. Benim için yemeğin lezzeti görüntüsünden önce geliyor. Benim eşim, çok farklı tatlardan zevk almıyor, çok belirli şeyler yiyor.
TORUNLAR İÇİN PİŞİRİRİM * Geleneksel Türk yemeklerini mi tercih ediyor? Hayır. Tam tersine rejim yemekleri yiyor; ızgara, yeşil salata... O yeşil salata olmadan asla sofraya oturmaz. O nedenle, evde ben Selim için değil de daha çok çocuklar ve gelen konuklar için yemek yapmaktan hoşlanıyorum. Ama eğer zeytinyağlı fasulye istiyorsa benim yapmamı tercih eder. "Senin elinin lezzeti başka" diyor. Bilmiyorum iltifat mı ediyor!
* Çocukluğunuzdan beri çok yoğun bir tempoda çalışmışsınız; okul, konservatuvar, piyano ve bale dersleri... Genç yaşta evlilik... Bu dönem içerisinde yemek yapmayı nasıl öğrendiniz? Annem hakikaten çok güzel yemek yapardı ve çok temiz mutfakta çalışırdı. Ben her defasında yanına girip "Annecim ben de yardım edeyim sana" derdim; ama o, "Aman sen dışarı çık. Senin sürekli gelenin gidenin oluyor, üstün yemek kokmasın" derdi. "Ama anne ben ne zaman yemek yapmayı öğreneceğim?" dediğimde ise "Çok kolay" derdi, "Ben sana bir kitap hediye ederim". Hiç unutmuyorum evlendiğimde, Ekrem Muhittin Yiğen adında ünlü bir aşçının kitabını hediye etmişti.
* Evlendikten sonra mı öğrendiniz yemek yapmayı? Ben evleninceye kadar yemek yapmayı bilmiyordum gerçekten. Ama evlendim ya ben, artık istediğim gibi yapabilirdim. O hevesle girdim mutfağa! Selim bir gün eve balık getirdi. Balığın unlanarak kızartıldığını biliyorum ama nasıl yıkandığını bilmiyorum. Ben onu şöyle böyle değil, çamaşır yıkar gibi ciddi ciddi yıkadım. Kaç su yıkadımsa, o balıklar benim elimde dağıldı. Sonra da bir güzel unlayıp kızarttım. Sofraya getirdim. Selim hem güldü, hem yedi, hem de "Çok lezzetli olmuş eline sağlık, annem bile böyle kızartamıyor" dedi. Bir utandım, bir mahcup oldum. Ondan sonra "Ben en iyisini yaparım" dedim ve en iyisini yapmayı öğrendim. Selim'den aldığım iltifatlar beni en iyisini yapmaya yönlendirdi.
* Selim Bey mutfakta size yardımcı olur mu? Yemek pişirmez ama "Nasıl yardımcı olabilirim?" diye sorar. Masayı kurmama yardımcı olur. "Ben çok güzel ekmek keserim" diye de iddia eder!
* Dünya mutfaklarından hangilerini seversiniz? Ben sushi seviyorum. Özellikle Japon mutfağı benim favorim. Bu mutfağı, çok sağlıklı ve yaratıcı buluyorum. Fransız mutfağı için kimse bir şey söyleyemez, o artık bütün Avrupa'ya mâl olmuş bir mutfak. İtalyan mutfağını seviyoruz, çünkü orada makarna ve pizza var. Demek ki ben tat ve zevk veren şeyleri tercih ediyorum. Balık çok seviyorum. Tavuk da yiyorum, çünkü sağlık için gerekli.
AYSUN ÖZ GÜNAYDIN
|
|
|
|
|
|
|
|
|