kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Atatürk Turancılığı hedefleyen Türk Ocakları’nı övmekle birlikte kapattı ve Halkevleri’ni kurdurdu.
'Uykuya yatma' devri
İstanbul'da Uluslararası Konvan
Atatürk Mason muydu?
Dış etkiye bağlı olmayan karar

'Uykuya yatma' devri

Türk Ocakları'nın kapatılmasına kızan Mahmut Esat'ın başlattığı anti-Mason kampanyayla yaratılan gerginlik, dört yıl içinde sonuç verdi Yapılacak bir şey olmadığını fark eden Masonlar, kapatılmayı beklemek yerine kendi deyimleriyle "uykuya yatmayı" yeğlediler.

İttihatçı Masonluğunun tasfiyesini gerektiren davranışlardan biri de, onların zamanında locaların -sınırlı da olsa- bir düşünce forumu haline gelmiş olmasıydı. Örneğin, Bolşevik İhtilali'yle Rusya'da sosyalizm uygulaması başladığı sırada, 1918'in ilk yarısında İstanbul'daki bir Mason locasında, bu akımın Mason ilkeleriyle koşut sayılabilecek noktaları konusunda bir konferans verilmişti. Konuşmacının akıma eleştirel bakmaması, hele Şeyh Bedreddin olayıyla -Yani bir Müslüman girişimiyle- benzerlikleri bulunduğunu ileri sürmesi, İttihatçı Masonluğun İngiliz çizgisinden ne derece farklı olduğunu ortaya koyuyordu. Büyük Üstad'ın gündeme getirmediği konuları tartışmayı reddeden bir anlayışın, İngiliz dünya siyaseti açısından en karşıtı olan sosyalizm gibi bir akımı konuşulur sayması, tabii ki onları rahatsız ediyordu. 1918 sonu ve 1919'da Rusya'daki anti-Bolşevik eylemleri askerle desteklemeye çalışan İngiltere'nin böyle bir akımın açık görülmesine izin vermesi mümkün değildi.

İNGİLTERE'NİN TAVRI
Savaş döneminde locaların haber toplama merkezi gibi çalışmalarını engelleme gayreti haklı görülebilir, ancak İngiliz tepkisi sadece buna bağlı değildi. Milli Masonluğun kontrolden çıkmasını hazmedemiyordu. Nitekim Türkiye Büyük Doğusu Mali İşler Sorumlusu Jessua 1922'de yazdığı kitabında bu konuya açıklık getiriyor: "Şu anda Türkiye Büyük Doğusu (ya da Büyük Şurası) her biri bir samimiyet, dürüstlük ve verimli çalışma garantisi olan kişilerden oluşuyor. Büyük Üstad Profesör Ömer Besim Paşa'nın en belli başlı özelliklerinden biri, büyük güçlerle, yabancı Masonlar'la ve özellikle İngiliz saygıdeğer localarıyla devamlı ve dostane ilişkiler kurmasıdır. Bugün Türkiye Büyük Doğusu, bütün Avrupa ve Amerika Büyük Doğuları ve şuralarıyla resmi ilişki içindedir. Bazı düzgün Mason güçleriyle dostluk belgeleri teati edildi, böylece gayri muntazam Masonlar'la bütün ilişkilerden kaçınıldı. Türkiye Yüksek Şurası gibi Büyük Doğusu da daima hararetle ve içtenlikle, İngiliz Ulusal locasıyla dostane ilişkiler kurmayı arzulamışlardı. Ancak İngiliz Masonluğu ile yakınlaşma konusunda zaman zaman sarfettikleri çabaların bunların nezdinde sempatik bir yankı bulduğunu söylemek mümkün değil. Bu saptamayı daha da üzücü bir duruma getiren, Yüksek Şura ve Büyük Doğu'nun, iki kardeş Masonluk arasında dostça ve kardeşçe işbirliğini engelleyen yanlış anlamalar ve ihtilaflar yüzünden bunları ortadan kaldırmak için istenen bütün izahat ve bu aşırı ihtiyatın sebeplerini bilmemeleridir. Kadrosundan bütün istenmeyen elemanları ya da herhangi bir sıfatla bulaşmışları tasfiye etmiş olan Türkiye büyük Doğusu, kendi açısından iki sembolik gücümüz arasında bir uzlaşmanın temellerini atmak için İngiliz Masonluğunun ileri süreceği her türlü uyarı ve görüşü en büyük bir uzlaşma ruhu içinde tetkik etmeye hazır bulunmaktadır."

SİYASET VE DİN YASAK
Yeni yapılanmanın 1922'de eriştiği durumu da aynı rapor şöyle özetliyor: Şu anda Türkiye Doğusu'nun İstanbul'da Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Rit'i üzerinden I. Ve III. Derecelerde çalışan on locası vardır. Ülkenin yerli ya da misafir bütün etnik elemanlarından (Türk, Yunan, Ermeni, Yahudi, Arap, Kürt, Arnavut, Fransız, İngiliz, İtalyan, Slav, Avusturyalı, Slovak, Macar) oluşan bu localar, Eski ve Kabul Edilmiş Evrensel İskoç Rit'inin düzenleyicisi olan Belçika Masonluğu'nun uyguladığı nizamlar modelini benimsemişlerdir. Bu mahfiller, Fransızca çalışan Etoile d'Orient dışında, Türk dilinde çalışmaktadırlar. Bugün İstanbul'da mevcut biraderlerin sayısı tahminen 500 kadardır. Birkaç günden beri, 1 Mayıs 1922'de, yeni binasına yerleşen Büyük Doğu, İstanbul'da ve taşrada uykuya yatmış Masonlar'ı canlandırmaya çalışacaktır. Bunların sayısı birkaç yüzdür. Ancak şüpheli ya da herhangi bir sebeple bulaşmış kimseleri hiç acımadan dışlamakta kesin kararlıdır. Türkiye Büyük Doğusu mabetlerinde her türlü siyasi ve dini tartışmaları yasaklamaktadır. Bunlara sadece muntazam Masonlar katılabilir." 1908'de İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla büyük bir dinamizm içine giren Türk toplumu 1923'e kadar o çalkantıları hep yaşamış ve Cumhuriyet'le tam bir sükunete erişeceği sanılmıştı. Oysa Cumhuriyet'in ilanıyla başlayan devrimci kararlar en az bir on beş yıl daha toplumu silkelemeye devam etmiştir. 1908-1918 arasında tasfiyeci akımları yaşayanMasonluğun bu yeni dönemin çalkalanmalarından da etkilenmesi kaçınılmaz oluyordu. Özellikle yeni rejimin getirdiği hukuki kurallara uyması gerekliydi. En ünlü Mason tarihçisi olarak tanınan K. Apak bu yeni dönemle ilgili olarak şu bilgileri veriyor: "İlk Türkiye Büyük Locası (Maşrık-ı Azam'ı) Cemiyetler Kanunu'na uygun olarak ilk defa resmi kaydını 'Yetimlere Yardım Cemiyeti' ünvanıyla 25 Şubat 1926'da İzmir vilayetinde, daha sonra 30 Haziran 1927'de ve 200 numaralı ilmühaberle İstanbul vilayetinde "Tekamülü Fikri Cemiyeti' adı altında genel bir kayıt yaptırmıştır. 16 Mayıs 1929'da isim değiştirilerek 'Türk Yükseltme Cemiyeti' ünvanıyla kayıt tekrarlandı." İstanbul işgal altında bulunduğu yıllarda sadece iki yılda ikişer loca berat almıştır. 1921'de Murat ve Etoile d'Orient, 1923'te Aydın ve Tuluu Hakikat, 1924'ten Masonluğun yasaklandığı 1935'e kadarki sürede 24 locanın berat aldığı görülüyor. Bunların illere dağılımı da şöyledir: İstanbul 12, İzmir 4, Bursa 2, Ankara 1, Gaziantep 1, Samsun 1, İzmit 1, Manisa 1, Adana 1.

MİLLİYETÇİLERİN SALDIRISI
Bu yeniden yapılanma döneminde Masonlar'ın bir tutukluk içinde bulundukları anlaşılıyor. 1919'a kadar İttihatçı liderlere bakılıyordu, 1924'e kadar işgalcilere bakılmıştı. Cumhuriyet ise bütün kurumları yeniden kuruyordu. Masonluk en son düşünülecek olandı. Bu ortamda Masonlar'ın çok büyük bir ihtiyatla yaşam sürdürmeleri gerekiyordu. Savaş sonrası canlandırılan uluslararası ilişkiler açısından bu önemliydi. 1921'de merkezi Cenevre'de olmak üzere kurulan Uluslararası Mason Birliği'ne katılmak suretiyle bu ilişkiler başlatılmıştı. 1923 ile 1931 arasında iki yıl hariç (1928, 1929) her yıl uluslararası toplantılara heyet gönderilmiştir. Bunların kamuoyuna yansıtılmamasına özen gösteriliyordu. Bu arada bireysel anti-Mason olaylar da eksik olmuyordu. Daha sonrasını etkilemek açısından, CHP'nin çok önemli iki üyesinin Adliye Bakanlığı yapan Mahmut Esat ve Parti Genel Sekreterliği yapan Recep Peker'in üyelik başvurularının reddedildiği hakkındaki iddialar önem taşıyor. Üstelik Mahmut Esat'ın bu karara kızarak İzmir'de Karşıyaka'daki Zuhal Locası'nın binasına tabanca ile ateş ettiği ileri sürülüyor. Ateş ettiğini yalanlayan bir demecine rastlanmamışsa da, Mahmut Esat Mason olmak için başvurmadığını açıklamıştır. Gerçek ne olursa olsun, daha sonra başlattığı yoğun anti-Mason kampanyanın büyük etki yarattığı yadsınamaz. Ancak kampanyanın Türk Ocakları'nın kapatılmasından sonraki döneme rastlaması da dikkat çekicidir. Türk Ocakları, İttihatçı milliyetçiliğini sürdüren ve Turancılığı hedefleyen bir Türkçülük peşindeydi. Atatürk ise, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını aşmayan bir ulusçuluğu hedefliyordu. Bu amaçla Halkevleri'nin kurulması planlanırken verdiği demeçte Türk Ocakları'nı övüyordu ama aynı zamanda kapatıyor ve kendi kurumunu ortaya çıkarıyordu. İki hafta sonra 10 Nisan 1931'de düzenlenen olağanüstü kongrede Kurultay'da Türk Ocakları kapatılmayı ve bütün varlığı ile CHP'ye katılmayı kabul etti. Mahmut Esat bundan mutlaka rahatsız oldu. Kampanya başlatmasından önce basında Masonluğu yeren yazılar belirmişti. Amerika'da tahsil görmüş gazeteci Zekeriya Sertel Tarikatları, Misyonerleri ve Masonlar'ı yererken, Yavuz/Havuz olayında Maşrıkı Azam Fikret Bey'in yolsuzluğa karıştığını ileri sürmüştü.

TARTIŞMADA SON NOKTA
Böyle bir ortamda, Mahmut Esat Mason aleyhtarı kampanyasını başlattı. 8 Ekim'den 25 Ekim 1931'e kadar 17 gün süren kampanya birçok gazetenin katılmasıyla bütün basında yankı buldu. Önce İzmir'in Anadolu gazetesi Masonluğu milliyet düşmanı olarak niteledi. Hizmet gazetesi kurumun insanlığa hizmet verdiğini belirten bir yazıyla cevap verdi. Mahmut Esat, Masonluğun milliyetçi düşmanı ve beynelmilelci olduğunu ekleyip, "insanlık, ırk, dil, din gözetmeksizin kardeşlik" gibi ifadelerin aldatmaca olduğunu vurguladı. Buna Büyük Üstat Mim Kemal'in Hizmet ve Son Posta'da çıkan savunma yazısı yer aldı. Hizmet gazetesindeki bir yazıda "Masonluk için önce CHP'nin dibini kazımak gerektiği" öne sürüldü. Tartışma Mahmut Esat'ın "köpekleri uluyor" deyimlerine kadar vardı. CHP Genel Sekreteri Recep Peker'in kurumu emperyalizm ajanı ilan eden konferansı kamuoyuna yansıdı. Masonlar'dan, "kendisi Adliye Bakanı iken neden önlem almadı" sorusu geldi ve tartışma bitti. Hükümet bundan hoşlanmamıştı.

1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Milli Görüşçü değilim
 Nevruz'da provokasyon
 Sivas'ta kurtarma çalışmaları durdu
 Şampiyonluk ipini kim göğüsleyecek?
 Topal Osman heykeli kayıp
 Mustafa Ekmekçi ödülü Umur Talu'ya
ERDAL ŞAFAK
Özel polis
Bu hafta güvenlik alanında...
ÖMER LÜTFİ METE
'Rum devletini tanimayirum da'
17 Aralık Brüksel...
UMUR TALU
İmparatorun yatak odası (1)
Müsaadenizle,...
ERGUN BABAHAN
Yasa tamam... Ya adalet
Türkiye-AB ilişkilerinde...
MEHMET ALTAN
Dolmabahçe Sarayı'nda...
Türkiye Büyük Millet Meclisi...
Ortadoğu'da işgali Rakan bitirecek
Aya, Zeyn, Celile, Rakan... Onlar Ortadoğu'nun ilk önemli çizgi...
Türkler, satılık kiliseyi alıp cami yapacak
İsveç'te devlet ile kilisenin birbirinden ayrılmasından sonra artan...
Nefes Nefese: 4-2
Nefes Nefese: 4-2
G.Saray 2-0 öne geçti; havalandı. Skor 2-2 oldu; telaşlandı. İkinci...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu