kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

'Rum devletini tanimayirum da'

17 Aralık Brüksel zirvesinde müzakere tarihi alabilmek için Kıbrıs'ta tek meşru devlet olarak Rum yönetimini tanıma sözü vermemizle yeni bir aşamaya giren müzmin sorun için, gülünç diplomatik merhemler kullanıyoruz.
Bilindiği gibi, Türkiye -bulunduğu sürecin gereği olarak- bütün yeni AB üyelerini içine alacak şekilde Ankara Anlaşması'nı güncellemek zorunda. Fakat bu güncelleme yapıldığı zaman Türkiye kendini inkar edecek, 'Kıbrıs adası üzerinde askeri işgali sürdüren ülke' suçlamasını benimsemiş olacak. Hükümete sorarsanız öyle olmayacak; zira yaraya sürülecek diplomatik merhem tedarik edilmiş:
- 3 Ekim'de müzakerelere başlamak için Ankara Anlaşması'nı güncellemeyi 'mektup' formülüyle çözeceğiz. Buna göre, AB'ye verilecek mektup, 'Türkiye'nin anlaşmayı imzalamadan önce, imzalayacağına dair bir ön bildiri' kabul edilecek. Fakat aynı zamanda da bunun Rum Kesimi'ni tanıma anlamına gelmediği duyurulacak.
Oldu da bitti maşallah.
İşin öz Türkçesini belirlemeden önce yakın geçmişe bir bakalım:
Bu açmaza 17 Aralık'ta değil, çok daha önce, 57. Hükümet marifetiyle, üstelik dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in muhalefetine rağmen gelmiştik. Helsinki Zirvesi sırasında; dönem başkanı Finlandiya başbakanının geçersiz güvencesine dayanan Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz üçlüsünün onayı ile Türkiye zaten Rum tarafını fiilen Kıbrıs'ın tek meşru devleti olarak benimsemişti. Rum devletini AB üyesi yapan anlaşmayla ilgili çekincemizi kaldırmanın bir anlamı da buydu. Açıkçası; şimdiki hükümet Ankara Anlaşması'nı güncelleyip Kıbrıs Rum devletini tanıyarak 'milli intihar deneyi'ne katıldığı an tek faili olmayacak. Bir önceki iktidar ile şimdiki iktidar, tarihe, söz konusu bu cürümün ortak failleri olarak geçeceklerdir.
Şimdi olayın son aşaması ile ilgili öz Türkçe teşhisi belirlemek üzere Ankara'nın 'lisan-ı hal'ini okuyalım:
- Ey AB cenapları, tamam, ben Rum tarafını Kıbrıs'ın tek ve meşru devleti olarak onaylamak anlamına gelecek şekilde Ankara Anlaşması'nı güncelleyeyim. Varsın bu onaylama ile kendimi de Kıbrıs'ta işgalci konumuna düşüreyim. Yalnız, birlikte öyle bir numara geliştirelim ki, ben bununla halka dönüp 'Rumları tanımadım' diyebileyim.
Fikrimce olayın özü budur.
Daha öncesi de olmakla beraber, esas 57. Hükümet'le başlayan süreçte şimdiki iktidarın pekiştirmesi sonucu Ankara bindiği dalı kesmiştir.
Ne var ki, burada sanki aynı kelimenin iki ayrı anlamı üzerinde tartışma yaşanıyormuş gibi gülünç bir oyun seyredeceğiz.
Rumlar 'Türkiye' bizi tanıdı diye göbek atacak.
Ankara 'tanımadık' diyecek.
Birileri itiraz edecek:
- Öyle diyorsunuz ama Rumlar bayram ediyor.
Ankara 'Canım bırakın kendi kamuoylarını tatmin için öyle söylesinler' diye olayı soğutmaya çalışacak.
Aynı şekilde Rum hükümetine de 'Türkiye tanımadık diyor' şeklinde itirazlar yükselecek. Onlar da aynen Ankara'nın dediğini söyleyecek:
- Canım bırakın, Türk hükümeti kendi kamuoyunu böyle yatıştırsın.
Bu hikaye, bir dostumun yaşadığı 'Temel fıkrası' türünden kavgayı çağrıştırıyor:
Dostum askerliği sırasında vatani görevinin yanında fahri olarak alayın camisinde de imamlık yapmaktadır. Bir gün kendine göre durduk yerdealay komutanından ağır bir hakaret görünce çok içerler. Cuma günü gelince de hutbeyi okurken kendince hesabı keser:
- Herkes ölümü tadacaktır. O gün burada musalla taşına yatırıldığın zaman herkese aynı muamele yapılacaktır. İster albay ol, ister onbaşı, herkes için 'errr kişi' niyetine diye saf tutulacaktır.
Tabii cuma sonrası komutan kükrer:
- Vay, sen misin koca albaya 'er' diyen.
- Komutanım burada 'er' kelimesi erkek anlamındadır.
- Yok yok, sen bana hakaret etmek için 'er kişi' dedin.
Şimdi kim haklı? Alay komutanı mı, hutbeyi okuyan asker mi? Bütün mesele 'er' kelimesini hangi anlama aldığınızda.
Rumlarla ilgili meselede de bulduğumuz çözüm de biraz 'Temel işi' bir tanımama olacak. Türkiye Rum devleti ile davalı olarak yargıç önüne çıkınca 'ben oni tanimayirum' diyecek ve yakayı kurtaracak.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Medyatik Sevr'e bir adım kala   / 18-03-2005
 Erdoğan'ı eleştirmede ihlas ve iflas   / 17-03-2005
 Tıp Bayramı'nın ruhuna Okumuş   / 15-03-2005
 Şeyhin kerameti Stiglitz'ten menkul   / 14-03-2005
 'Karşı terör'ün keyfiliği   / 11-03-2005
 Ya Müslüman karşıtlığı   / 10-03-2005
 Yakovu'nun tokadı   / 08-03-2005
 'Pardon'   / 07-03-2005
 Sömürü denizi biterken   / 04-03-2005
 Enayilik ile üstünlük arasında   / 03-03-2005
ERDAL ŞAFAK
Özel polis
Bu hafta güvenlik alanında...
ÖMER LÜTFİ METE
'Rum devletini tanimayirum da'
17 Aralık Brüksel...
UMUR TALU
İmparatorun yatak odası (1)
Müsaadenizle,...
ERGUN BABAHAN
Yasa tamam... Ya adalet
Türkiye-AB ilişkilerinde...
MEHMET ALTAN
Dolmabahçe Sarayı'nda...
Türkiye Büyük Millet Meclisi...
Ortadoğu'da işgali Rakan bitirecek
Aya, Zeyn, Celile, Rakan... Onlar Ortadoğu'nun ilk önemli çizgi...
Türkler, satılık kiliseyi alıp cami yapacak
İsveç'te devlet ile kilisenin birbirinden ayrılmasından sonra artan...
Nefes Nefese: 4-2
Nefes Nefese: 4-2
G.Saray 2-0 öne geçti; havalandı. Skor 2-2 oldu; telaşlandı. İkinci...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu